Abdurrahman Dilipak
Ankara, ah Ankara!
Gale Rabbiş rahli, sadri ve yessirli emri, vahlül ukdeten min lisani. Yefgahu, gavli.
Şimdi sabretmek gerek. Sabredenler, şükredenler, Şeytanın kışkırtmasına karşı direnenler kazanacak..
Beklenen oldu. Sürpriz yok. Kimse kavga gürültü beklemesin.
Tamam Esed-MOSSAD bastıracak. Paralel-PKK/PYD/HDP-DAEŞ bastıracak. Kurt dumanlı havayı sever. Bu fırsatı iyi değerlendirmeye çalışacaklardır. Ama göreceksiniz bekledikleri olmayacak..
Tamam Davudoğlu Başbakanlığa ve Genel Başkanlığa veda ediyor..
Yerine kimin geleceğine ilişkin bir sürü senaryo var.. Bu konuda bir sürpriz olmaz..
Bakarsınız Genel Başkan başka, Başbakan başka olur. Başkanlık sistemine geçilince kadar bu böyle devam edecek.
Ankara gündemi allak-bullak oldu. Herkes MHP’yi konuşurken, bugün gündem AK Parti. Yeni Başbakan belli olduktan sonra yeni Bakanlar Kurulu tartışılacak, Yeni Başkanlık Divanı, Yeni Bürokrasi, Yeni Hükümet Programı, belki teşkilatlarda yenilenmeye gidilecektir..
Paniğe gerek yok. Bu olanlar bazı şeylerin işareti olabilir ama sonuçta her topluluk layık olduğu gibi idare olunacak. Tencere yuvarlanacak kapağını bulacak. Siz kendinizden eminseniz paniğe gerek yok. Ya da Allah (cc) bizi mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir.. Bu bir başka kriter: Bize hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelende Allah hayır murat etmiş olabilir..
O zaman ne gam.
Bütün bu olanların tek bir anlamı var. Yönetenler ve yönetilenler imtihan oluyorlar.. Biz bu süreçte yaptıklarımız ya da yapmadıklarımızla ya kendi cennetimize sırtımızda tuğla taşıyor olacağız, ya da kendi cehennemimize sırtımızda odun taşıyor olacağız.. Yoksa kimsenin Allah’ı bir şeye mecbur edecek gücü yok.
Allah kendi iradesini gerçekleştirmek için bize muhtaç değildir. O, esbabını da halkeder.. Bizim buradaki hassasiyetimiz, bize zafer kazandıracak yönetici seçmek değil, Allah’ın rızasını kazanacak bir iş tercihte bulunmuş olmamızdır. Yani işi ehline verecek miyiz.. Yoksa dilerse Allah kafirler eliyle dahi iradesini gerçekleştirir. Allah kimseye muhtaç ve mecbur değildir..
İlahi rızaya bağlı kaldığınız, cahil ve zalimlerden olmadığınız sürece biri geldi diye kazanacak değilsiniz, biri olmadı diye de kaybedecek değilsiniz..
Birilerinin yapmak istediği gibi ne Tanrıyı kıyamete zorlayabilirsiniz, ne de Allah’ı size iktidar vermeye!
Bu yılbaşından beri bu konu konuşuluyordu. Ben de uyarıp durdum. Yerli ve yabancı bir sürü adam bu işi kaşıyıp duruyordu.. Mesela, bana göre kongre süreci aslında çok önceden başlamıştı..
Her kesimde kıraldan fazla kıralcılar var, onu görelim. Bundan sonra da birileri bu süreçte köşe kapmaya çalışacaktır.. Ya da birileri birilerini intikam almaya kışkırtacaktır.. Yani Şeytan boş durmayacaktır.. Ben Davudoğlu’nun böyle bir oyuna gelmeme konusunda hassasiyet göstereceğini, çok dikkatli olacağını düşünüyorum.. Birileri Davudoğlu çevresini kışkırtmak isteyecektir ve ben o Media’daki, bürokrasideki, siyasetteki, STK ve iş dünyasındaki birilerinin bu konuda Davudoğlu kadar dikkatli davranacaklarından çok da emin değilim.. Davudoğlu’nun bu kişileri de kontrol etmesi gerek..
Siyaset küskünlük yeri değildir.. Olan oldu.. Mahkeme kadıya mülk değildir.. Hizmet etmek için ille de bir makam sahibi olmak da gerekmiyor.. Herkese bu yolda yapacak o kadar çok iş var ki.. Davudoğlu’nun da, ben; gidip köşesine çekilip, oturacağını sanmıyorum.. Hatta daha saygın ve daha verimli yeni bir dönemin başlangıcı olabilir bu durum kendisi için.. Görelim Mevlam neyler.. Herkesin bir planı var, Ama Allah’ın da bir hükmü var, galib olacak olan O’nun hükmüdür.. Gale Rabbiş rahli, sadri..
Aynı durum Erdoğan çevresindeki bazıları için de geçerli.. Dışarıdan gelen tehditlerden çok içerideki bu kişilere dikkat etmek gerek..
Gündem yoğun ve sıcak. AB süreci, Suriye, Irak, MHP, HDP, terör, dokunulmazlıklar hepsi üst üste geldi. Paralel yapı durmuyor.. Anayasa, başkanlık sistemi yeni hükümetin daha ilk günden baş etmesi gereken sorunlar olarak öne çıkıyor.
Makam ve mevki peşinde koşanlara hatırlatalım: Siyaset ateşten gömlektir.. Ve eğer bu işi ihtirasla istiyorsanız, bu işten uzak durun, o zaman bu iş sizin için “Dua ile istenen bela”ya dönüşür.. Bilmediğiniz şeylerin peşine düşmeyin. Hayırlısını isteyin.. Kamu malı “yetim malı” sayılır. Eğer bu emanete hıyanet ederseniz namazlarınız, dualarınız, haccınız, kurbanınız da kabul edilmez.. “Yetim malı”na “yaklaşmayın” denir ilk olarak. Yaklaşacaksanız, ancak kamu yararına yaklaşabilirsiniz. İsterseniz bir gün hesaba çekileceğiniz kitabı açıp bakın..
Aman dikkat, fitne zamanlarında Şeytan fazla mesai (!) yapar..
Fitne zamanı! Nasıl mallarımız, canlarımız, sevdiklerimiz bizim için bir fitne ise, iktidar da, siyaset de fitnedir! Fitne ateşle imtihandır.. Altını cürufundan ayıran, taşı eriten zor bir imtihan..
Benden söylemesi. Yine de siz bilirsiniz.. Sonuçta başa gelen çekilir..
Ben “Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim.” Bu ezelden takdir edilen bir imtihandır. Beni sabredenlerden, şükredenlerden, direnenlerden bulacaksınız.. Bana sorarsanız layık olduğumuzdan çok daha iyi durumdayız.. Ben Allah’tan razıyım, yeter ki, O benden razı olsun. Beri gören, duyan, bilen, hüküm sahibi, kadiri mutlak / mutlak iktidar sahibi bir Allah var! Ne gam..
Selâm ve dua ile..