Abdurrahman Dilipak
AK Parti’nin şansı, karşısındaki FETÖ-CHP bloku!
Bugün hesaplar, dengeler altüst oldu. Artık Afrin’i, Münbiç’i konuşmuyoruz. Gündem seçim. Gündem ittifaklar.
AK Parti’nin kuruluşunda, iktidara gelişinde başarısını etkileyen en büyük sebep belediyelerdi.
Dün bir yandan Erdoğan’ın mazlumiyeti gündemde idi, öte yandan Erdoğan’ın belediyelerdeki başarısı. Bugün ise her şey çok farklı.
Belediye temizlik işçileri, bir ara greve gitmişti, ben de dahil olmak üzere herkes, sokaklarımızdaki çöpleri kendimiz topladık.. Bir yandan da 28 Şubat’ın mazlumiyeti vardı. Tayyip Erdoğan’a, bir şiir okuduğu için hapis cezası verildi. Halkın genelinde, laikçi dayatmalara karşı bir öfke vardı. O tarihlerde de AK Parti’nin karşısında yine CHP vardı. Gırtlağına karşı yolsuzluğa batmış, partizanca davranışları ile halkı bezdirmiş bir CHP. Laikçi, darbeden yana tavırları ile dine ve dindarlara karşı tavırları ile öne çıkan bir CHP. Din irtica demekti, dindar da mürteci; bunlara göre.
Halk AK Parti’ye EVET derken, aslında dine ve dindarlara “evet” diyordu. Bu “evet” aynı zamanda dine karşı ve dindarlara karşı baskıcı politikaları ile öne çıkan CHP’ye HAYIR’dı.
İlk seçimde halkın teveccühü AK Parti’ye idi ama, Erdoğan’a siyasi yasak getirilmişti. Halk bir yerde kendi iradesi ürerine konulan ipoteğe HAYIR dedi.
AK Parti tabanını zayıflatmak için kurdurulan Cem Uzan’ın Genç Partisi, % 10’luk barajı aşamayınca, AK Parti aldığı oyun üzerinde bir güce, anayasal çoğunluğa ulaştı.
Sistemi elinde tutanların evdeki hesapları çarşıya uymadı.
AK Parti böyle doğdu, büyüdü ve bugünlere geldi. Tezkere krizi, e-Muhtıralar, kapatma davaları ile bugünlere gelindi.
15 Temmuz sonrası FETÖ ile hesaplaşma bütün şiddeti ile devam ediyor.
AB’de bir ve beraber olmak için yıllarımızı heder ettiğimiz müttefiklerimiz; PKK/PYD’nin, DHKP-C’nin, darbeci FETÖ’cülerin destekçisi ve koruyucusu çıktılar.
Şimdi önümüzde ilk olarak milletvekili seçimleri ve başkanlık seçimi, ardından 2019’da mahalli seçimler var.
Kamuoyu araştırmaları gösteriyor ki, barajı geçen sadece iki parti var: AK Parti ve CHP. MHP zaten AK Parti ile ittifak yaptı. Geriye belirsizliğini koruyan iki parti; HDP ve İyi Parti kalıyor.
Görünen o ki, FETÖ’cülükle damgalanan bir parti ve politikacının artık bu memlekette siyasi anlamda ciddi bir varlık göstermesi mümkün değil.
AK Parti bu seçimleri kazanmak zorunda. Bunun için de metal yorgunluğundan kurtulması gerek.
AK Parti yeni bir halkla ilişkiler dili geliştirmek zorunda. Medya ile ilişkisini, STK’lar ile ilişkisini yeniden gözden geçirmek zorunda. Sermaye çevreleri ile ilişkisini yeniden gözden geçirmek zorunda.
Bu günlere kolay gelinmedi. Küçük hesaplar uğruna büyük felaketlere kapı aralanabilir.. Önümüzdeki seçimde, başkanlık sorun değil de, milletvekili seçimi “çantada keklik” değil. İyi bir strateji ve iyi bir kadro ile bu badireyi aşabilirsiniz. Kesinlikle milletvekili profilinin iyileştirilmesi ve büyük ölçüde yenilenmesi gerek. Parti vitrininin de yenilenmesi gerek.. Bugün için AK Partinin en büyük şansı, karşısında bir CHP ve FETÖ bloku olması. Seçmen buna kolay kolay razı olmaz.
AK Parti kendi gücü, kabiliyeti ile hakettiği yere gelmeli. Başkalarının zaafları üzerinden kendine iktidar devşirmemeli.
Bakanlar da değişmeli, parti kademeleri de. Bürokrasi de değişmeli, yerel yönetim de. Ciddi bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç var..
Bürokrasiyi küçülteceğiz dedik, büyütüyoruz.. Bu kadar çok memur ne yapacak! Nereye kadar.. Sermaye-siyaset-bürokrat ilişkisine bir düzen vermek gerek. Siyasetin finansmanı ciddi bir sorun. Sivil-siyaset dengesi ciddi bir sorun. Okullar, yükseköğrenim sorunu henüz çözülemedi. Ciddi bir ahlak krizi yaşıyoruz. Medeniyet konusunda kendi kavram ve kurumlarımız anlama ve yaşamada ciddi sorunlarımız var. Dışarıdan hâlâ eğitim modelleri ithal etme peşindeyiz. Kendi sanatımızın hali ortada. Düne göre daha iyi olmak yetmiyor. Devlet ve toplumun kurumsal alt yapısı ve üst yapısında bir denge yoksa bu işler uzun ömürlü olmaz.
Erdoğan her konuda çok öne çıkıyor. Erdoğan Türkiye’nin paratoneri oldu sanki. Birileri bütün planlarının onun geleceği üzerine inşa ediyor. Onun için de bütün tehditler ona yöneliyor.
Görünen o ki, Erdoğan düşerse AK Parti de düşer. Allah esirgesin, sebepler dünyasında bakarsanız, belki Türkiye düşer. Türkiye düşerse İslam dünyası, İslam dünyası da düşerse, vahşi Kapitalizmin ocağına düşersiniz. Suriyelilerin başına gelen, sizin de başınıza gelebilir o zaman. Belki de FETÖ’cülerin, PYD’lilerin, CHP’nin eline kalırsınız. Karar sizin! Selam ve dua ile..