DÜNYA
2017'nin en büyük trajedisi: Arakan
Arakanlı Müslümanlar 2017'ye, 9 Ekim 2016'da sınır karakollarına saldırılar düzenlenmesinin ardından ordunun bölgede başlattığı operasyonların gölgesinde girdi.
Arakanlı Müslümanların yıllardır maruz kaldığı zulüm, 2017'de farklı bir boyut kazanarak binlercesinin yaşamını kaybetmesine, yüz binlercesinin de zorlu koşullar altında topraklarından kaçmasına neden oldu.
ARAKAN ZULMÜ KAYITLARDA
Arakanlı Müslümanlar, 2017'ye 9 Ekim 2016'da sınır karakollarına düzenlenen saldırıların ardından Myanmar ordusunun bölgede başlattığı operasyonların gölgesinde girdi.
Myanmar ordusu, 700 bin Arakanlı Müslümanı ülkeden çıkardı. Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) Örgütü, 14 Aralıkta yaptığı açıklamada Myanmar'da ordunun ağustosta operasyonlar başlattığı Arakan eyaletinde ilk bir ay içinde en az 6 bin 700 Müslümanın öldürüldüğüne inanıldığına işaret ediyor.
Myanmar Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığı'ndan sorumlu Devlet Bakanı Aung San Suu Çii'nin Ulusal Güvenlik Danışmanı Thaung Tun, 15 Şubat'ta Arakan'da istikrar sağlandığı için operasyonlara son verildiğini, sokağa çıkma yasağının kaldırıldığını, bölgede sadece polisin varlığının yeterli olacağını açıkladı. Söz konusu operasyonlarda on binlerce Arakanlı Müslüman, çevre ülkelere göç etmek zorunda kaldı.
ULUSLARARASI SORUŞTURMA
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi, 23 Mart'ta Myanmar'da Arakanlı Müslümanların maruz kaldığı cinayet, tecavüz, işkence ve keyfi tutuklamalar dahil insan hakkı ihlallerinin ortaya çıkarılması amacıyla "uluslararası bağımsız delil tespiti soruşturma misyonu" kurulmasına yönelik önergeyi kabul etti. Myanmar hükümeti ise BM İnsan Hakları Konseyi'nin, Arakanlı Müslümanların ülkede karşılaştığı insan hakkı ihlallerinin belirlenmesi amacıyla başlatmayı planladığı soruşturmaya karşı çıktı.
Arakan'daki operasyonlar bitmiş olsa da özellikle fanatik Budistler ve ordunun Müslümanlara yönelik ayrımcı tavrı zaman zaman gündeme geldi, bölgede Müslümanlar keyfi tutuklamalar ve saldırılara maruz kaldı.
AĞUSTOSTA ZİRVE
Eski Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kofi Annan öncülüğündeki Arakan Danışma Komisyonu, 24 Ağustos'da Arakanlı Müslümanlarla ilgili bir rapor sundu. Raporda, Arakan'da ekonomik kaynakların federal yönetim ile eyalet yönetimi arasında adil olarak paylaştırılması, topraklarına el konulan Arakanlılara tazminat ödenmesi, Arakanlı Müslümanlara vatandaşlık statüsü verilmesi gibi çağrılar yapıldı.
Arakanlı Müslümanların kendi topraklarında gördükleri zulüm, 25 Ağustos'ta bambaşka bir boyut kazanarak son dönemin en büyük insani krizlerinden birine dönüştü. Arakan'da Müslüman nüfusun yoğun olduğu Maungdaw'da en az 30 karakola düzenlenen eş zamanlı saldırılarda 1 asker, 10 güvenlik görevlisi, 1 göçmenlik yetkilisi ve 77 saldırganın öldürülmesinin ardından ordu söz konusu saldırıları gerekçe gösteren bölgede operasyon başlattı. Böylece Arakanlı Müslümanlar için de kabus günleri başlamış oldu.
MÜSLÜMANLAR YERLERİNDEN EDİLDİ
Müslüman dünyası 1 Eylül'deki Kurban Bayramı'na hazırlanırken Avrupa Rohingya Konseyi (ERC) Sözcüsü Anita Schug, 28 Ağustos'ta AA muhabirine yaptığı açıklamada son üç günde Myanmar ordusunun Arakan eyaletinde düzenlediği saldırılarda 2 ila 3 bin Müslüman'ın katledildiğini, 100 binden fazla Müslüman'ın da yerinden edildiğini açıkladı.
Müslümanların yoğunlukla yaşadığı Maungdaw, Buthidaung ve Rathidaung bölgelerindeki köyleri basan ordu ve fanatik Budistler, binlerce Arakanlı Müslüman'ı vahşice katlederken bölgeden kaçan Arakanlı Müslümanlar Bangladeş sınırına yığıldı. Bangladeş hükümeti önce Arakanlı Müslümanların ülkeye girmesini engellemeye çalışsa da durumun giderek vahamet kazanmasıyla sınırı açtı.
Arakanlı Müslümanlar kara sınırının yanı sıra iki ülkeyi birbirinden ayıran Naf Nehri ya da Bengal Körfezi üzerinden Bangladeş'e kaçış mücadelesi verdi. Bu esnada Arakanlı Müslümanlar günlerce aç, susuz, hasta halde dağlardan geçmek zorunda kaldı. Çok sayıda Arakanlı Müslüman, alabora olan tekneleri nedeniyle can verdi.
İnsan hakları ve yardım kuruluşlarının Arakan'a erişimlerini engelleyen Myanmar hükümeti, Arakan'daki kamplarda yaşayan sivilleri de açlıkla karşı karşıya bıraktı.
TÜRKİYE YALNIZ BIRAKMADI
Arakanlı Müslümanların dramının duyulmaya başlanmasının ardından en büyük destek Türkiye'den geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 5 Eylül'de Arakan'daki katliam ve insani drama ilişkin Myanmar Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığı'ndan sorumlu Devlet Bakanı Suu Çii ile telefonda görüştü.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ve beraberindeki heyet, 7 Eylül'de Bangladeş'i ziyaret etti. Çavuşoğlu, ülkede birçok temasta bulundu.
Türkiye, 19 Eylül'deki BM Genel Kurul toplantısında konunun gündeme gelmesinde de etkin rol oynadı. Daha sonra Arakanlı Müslümanlar birçok kez kurulda gündeme gelse de kınama haricinde somut bir adım atılmadı.
Arakan eyaletinde Müslümanlara yönelik katliamlara sessiz kalan ve bunun için uluslararası toplumun tepkisini çeken Suu Çii, 19 Eylül'de yaptığı açıklamada, 5 Eylül'den bu yana Arakan'da operasyon düzenlenmediğini iddia etti ancak uluslararası insan hakları kuruluşları ve tanık ifadeleri operasyonların bu tarihten sonra da sürdüğüne işaret etti.
Arakan'da yaşananlara birçok ülkeden tepki geldi ve Myanmar hükümetine yetersiz miktarda da olsa baskı yapıldı.
Bangladeş yönetimi, Arakanlı Müslümanların topraklarına dönüşü için sık sık çağrılarda bulunuyordu. Bu kapsamda, Myanmar ve Bangladeş hükümetleri arasında 23 Kasım'da bir anlaşma imzalandığı duyuruldu.
Anlaşmaya göre, Myanmar'a dönmek isteyen kişiler Bangladeş'e geçmeden önce Myanmar'da yaşadıklarına dair belge sunmak zorunda ama 1982'de vatandaşlık hakları ellerinden alınan Arakanlı Müslümanların Myanmar'da kaydı bulunmuyor. Anlaşmada Bangladeş'e geçen Arakanlı Müslümanlara verdiği belgelerin de Myanmar hükümetinin "onay" sürecinden geçmesi gerektiği belirtiliyor.
Söz konusu anlaşma, uluslararası insan hakları savunucularının tepkisini çekti ve "Myanmar hükümeti uluslararası baskılardan kaçmaya çalışıyor" yorumlarına neden oldu.
PAPA ZULMÜ GÖZ ARDI ETTİ
Takvimler 28 Kasım'ı gösterdiğinde ise Katolik dünyasının ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus, Myanmar'ı ziyaret etti. Arakan eyaletinde yürütülen operasyonların başındaki isim olan General Min Aung Hlaing ve Myanmar Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığından Sorumlu Devlet Bakanı Suu Çii ile bir araya gelen Papa'nın Arakanlı Müslümanların yaşadığı zulüm ve insanlık dramına değinmemesi, uluslararası toplumda hayal kırıklığı yarattı.
Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) Örgütü, 14 Aralık'ta yaptığı açıklamada Myanmar'da ordunun ağustosta operasyonlar başlattığı Arakan eyaletinde ilk bir ay içinde en az 6 bin 700 Müslümanın öldürüldüğüne inanıldığına işaret etti.
BAŞBAKAN YILDIRIM'DAN SIĞINMACILARA ZİYARET
Başbakan Binali Yıldırım, resmi ziyaret için 18 Aralık'ta Bangladeş'e gitti. Başkent Dakka'da resmi temaslarda bulunan Yıldırım, 20 Aralık'ta Cox's Bazar'daki kamplarda kalan Arakanlı Müslümanları ziyaret etti. Kampta kendisini bekleyen Arakanlı mültecilerle kucaklaşan Yıldırım, Sağlık Bakanlığı tarafından kurulan ve inşası devam eden ağır iklim tipi sahra hastanesinde incelemelerde bulundu.
BM İnsan Hakları Myanmar Özel Raportörü Yanghee Lee, 20 Aralık'ta yaptığı açıklamada, ocak ayında Arakan'a bir ziyaret yapmayı planladığını ancak Myanmar hükümetinin kendisine ülkeye giriş izni vermediğini açıkladı.
BM'nin açıkladığı en son rakamlara göre, 25 Ağustos'tan bu yana 655 bin Arakanlı Müslüman Bangladeş'e geçti. Arakan'da 1970'lerde yaklaşık 2 milyon Müslüman'n yaşadığı tahmin edilirken, sistematik saldırılardan kaçış nedeniyle bu sayı 350 binin altına geriledi.
Öte yandan uluslararası insan hakları kuruluşlarının Arakan'dan aldığı uydu görüntülerine göre, bölgede Müslümanlara ait 350'den fazla köy kundaklandı.