Abdurrahman Dilipak
15 Temmuz’a kaç gün kaldı!
Bugün 15 Mayıs. 15 Haziran ve 15 Temmuz.. Yani, 15 Temmuz’a tam 2 ay kalmış.
15 Temmuz’u anmaya hazır mıyız!
15 Temmuz’u anma günü bir matem şeklinde anlamalıyız. “Şehidlik” matem vesilesi değil “Şeb-i arus”tur.
İki ay gibi çok kısa bir zaman kaldı.
Herhalde Külliye’de bir tören yapılacaktır. Herhalde TBMM’de de bir türen düzenlenecektir. Genelkurmay’da da, Emniyet’te de.. Ve tabi Borsa’da, TÜRKSAT’ta, vurulan her yerde. Şehidler Köprüsü’nde de bir anma merasimi yapılacaktır.
Hükümet hazırlıklarını tamamladı mı?
AK Parti hazır mı? Belediyelerin sergi, konferans hazırlıkları tamam mı? 15 Temmuz için anıtlar dikilebilir, meydanlar düzenlenebilir, caddelere 15 Temmuz şehidlerinin adları verilebilir, öncekilere ilave olarak.
Ve tabi gazilerimizi de unutmamak gerek. Aslında onlar “yaşayan şehidler”. Onlar için ise bugün bir “şükran” günü olabilir.. O gün sadece darbeleri, darbecileri lanetleme günü değil, bir darbenin püskürtüldüğü bir kahramanlık günü olarak da anılmalıdır.
Böyle bir anma haftası için muhalefet hazır mı? STK’lar hazır mı?
Medya hazır mı? Özellikle de TRT ve AA.. Ve tabi özel kanallar. O günle ilgili belgeseller ne alemde, ya da kitapçıklar. Gazeteler ek, dergiler özel sayı yayınlayacaklar mı?
Esnaf vitrinlerini 15 Temmuz’a göre tematik şekilde düzenleyecek mi?
Mesela elçiliklerimiz, konsolosluklarımız ne düşünüyorlar. Yayın yapacaklar mı, toplantı düzenleyecekler mi, ziyarette bulunacaklar mı, sergiler, hatıra defterleri açacaklar mı?
O gece camilerden yine sala sesleri yükselecek mi? Sabah namazı buluşması ya da şehidler için camilerde Mevlid benzeri bir etkinlikte, eskiden olan “amin alayı” düzenlenebilir mi, mesela.
Tabi şehidlerin mezarları başında bir anma olacaktır.
Keşke şehidlikle, şahidlikle ilgili ayet mealleri hafta boyu billboardları süslese.
O gün üniversiteler ve okullar tatilde olacak ama, okullar kapanmadan bir yarışma açılabilir ve o gün dereceye girerler ödüllendirilebilir..
Yapılacak o kadar çok iş var ki, zaten arada bir de Ramazan var. Ramazan’da da bir şeyler yapmak gerek mutlaka. Her şehirde şehid ailelerini buluşturan iftarlar nasıl olur mesela! Zaten Ramazan’dan sonra da 15 Temmuz için iki hafta gibi bir zaman kalıyor. Herhalde anma bir günle geçiştirilmeyecektir. Ramazanla birlikte başlaması gerekir bu işin.
Keşke şehid olan her yerde, şehidlere saygı yürüyüşü düzenlense, şehir meydanında şehadetin gerçekleştiği yere ve şehidlerin evlerine ve orada dualar edilse.. Milletvekilleri de katılsalar bu yürüyüşlere, STK’lar da katılsa..
Dışişleri ve BYEGM, tüm dünyadan politikacıları, diplomatları, gazeteciler ve STK temsilcilerini davet etseler ve o hafta boyunca değişik dillerde konferanslar, paneller, sunumlar, geziler gerçekleştirilse..
Bir yandan şehidleri ansak, öte yandan terörü ve darbecileri lanetlesek.. Canlı yayın araçları ile törenler dünyaya duyurulsa. Bunun için tüm dünyada ve sosyal medyada şimdiden her dilden duyurular yapılmalı. İnternet siteleri oluşturulmalı aslında.. Hatta gönüllü grupları oluşturup şimdiden çalışmalara başlamalı.
Mesela sanal Türkiye haritası üzerinde o günlerde kimin elinde ne bilgi, belge, görüntü, ses kaydı varsa oraya bu verileri yükleseler. Ve herkes o gün yaşadıklarını oraya kaydetseler..
Adalet Bakanlığı o gün için FETÖ davalarını takip etmek üzere bir internet sitesi açıp, iddianameleri ve duruşma tutanaklarını oraya yüklese ne iyi eder. Zaman, mekan, tema, birey koordinatlarında arama yapılsa ve kişilerin o konularda tanıklıkları varsa, bir moderatörün denetiminden sonra onlar da o bilgilerini bu site üzerinden duyurabilseler..
O güne ilişkin Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, diğer siyasiler, Genelkurmay başkanı da herhalde bir şey söyleyecektir.
Meclis başkanı da konuşacaktır herhalde. Mecliste sergi de açılabilir, bir özel oturum da yapılabilir.. Hatta belediye meclisleri de özel oturumlar yapabilirler..
15 Temmuz’dan önce mutlaka, şu görevden alma ile ilgili itirazları inceleyecek kurul bir an önce çalışmaya başlamalı ve mutlaka haksız görevden alma ve gözaltılar sorununa bir çözüm getirilmeli. Ve tabi mutlaka, bu konuda kasıtlı sorumluluğu bulunanlar yargıda ya da idarede kim varsa tesbit edilip öncelikle ve ağır bir biçimde cezalandırılmalı..
Teftiş ve Disiplin Kurulunda görev yapan gizli FETÖ’cülerin mutlaka tesbit edilerek tasfiyesi gerekir.. FETÖ’cü olmayanları FETÖ’cülükle suçlayıp, FETÖ’cüleri onların yerine getirenler hakkında ağır yaptırımları olan acil işlemler yapılmalı.
Bir de şu “17-25’i milad kabul etme” konusunun istismarı üzerinde ciddiyet ve hassasiyetle durmak gerek. 17-25 öncesi aktif, tehlikeli, kripto bir takım FETÖ’cüler, bir anda kılık değiştirerek görevlerine daha aktif olarak devam ederken bu defa başka tarikat, grub ve cemiyetlerin adını kullanmaya başladılar. Ve bu kez, 17-25 Aralık’tan sonra gerçekten dönüş yapanları hedef alarak onları cezalandırmaya başladılar ve onların yerine kendi kadrolarını yerleştirdiler..
Bakın, bu oyunu çözmezseniz, bunlar milletin başına çorap örmeye devam edecekler. Bunlar hâlâ, siyaset, üst bürokrasi, medya ve sermaye içinde, sosyal medyada bir yerlerde görevlerini sürdürüyorlar. Kendilerini “Reisçi” gibi göstermek isteyenler farkedilince bu defa “Hocacı” oluveriyorlar. Bunlar kendi efendileri dışında kimseye hizmet etmezler.
15 Temmuz öncesi bu fitne, “sapla samanı birbirine karıştırma”, işi sulandırma gayreti içindekilerin mutlaka deşifre edilmesi ve öncelikle bunların tasfiye edilmesi gerekir.. Yoksa, bilesiniz ki, altı ay bir kış gidersiniz de bir arpa boyu bile yol alamazsınız.. Eliniz ayağınız boş değil ama tuttuğunuzda bir iş olmaz.
Selam ve dua ile..