* Dünyada ve iç kamuoyunda politikaları sorgulanır hale gelen ve gitgide yalnızlaşan ABD, eşine nadir rastlanacak bir anlaşma ile İsrail’e 38 milyar dolarlık askeri yardım yapma kararı aldı.

* Yahudi para baronlarını yeniden yanına çekmek için İsrail’le alenen ‘haraç anlaşması’ imzalayan ABD’nin bu adımının arkasında, dış politika ve ekonomide yaşadığı hüsranların yattığı belirtiliyor.

Obama dönemi boyunca İsrail’in Yahudi yerleşim birimi inşasını eleştiren ABD, siyonist devletle askeri alanda çok tartışılacak bir anlaşma imzaladı. Anlaşmaya göre ABD, İsrail’e 10 yıl boyunca toplamda 38 milyar dolarlık askeri yardım yapacak. ‘Haraç anlaşması’ olarak adlandırılan bu hamle ile ABD’nin Yahudi para baronlarını yanına çekebilmeyi hedeflediği belirtiliyor. Denize düşen ve İsrail yılanına sarılan ABD’nin bu adımı, dış pollitika ve ekonomide yaşadığı hüsranları akıllara getiriyor. Askeri darbe ile deviremediği Türkiye’yi kaybeden, Ortadoğu’da kendisine rakip olarak gördüğü Rusya’nın gerisine düşen, petrol üretimi konusunda lider ülke olma vasfını Suudi Arabistan’a kaptıran ve ikili ilişkiler konusunda 88 yıldır sırt çevirdiği Küba’ya dahi muhtaç hale gelen ABD’nin, siyonist baronların desteğini alabilmek için İsrail’le haraç anlaşması imzalamak zorunda kalmasına giden ‘hüsran süreci’nin yapı taşları şöyle döşendi:

DARBE GİRİŞİMLERİ PÜSKÜRTÜLDÜ, TÜRKİYE’Yİ KAYBETTİLER

Barındırdığı yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle dünyanın cazibe merkezi olan Ortadoğu coğrafyasındaki egemen güç olma hedefinin önündeki en kritik engel olan Türkiye’ye, maşaları vasıtyasıyla diz çöktürmeyi hedefleyen ABD bariz şekilde ilk olarak, bölgedeki altın ticaretinde denklemleri bozan Halkbank’ı hedef aldı. FETÖ maşasını kullanan ABD, 17-25 Aralık darbe operasyonları vasıtasıyla Halkbank Müdürü Süleyman Aslan, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, AB Bakanı Egemen Bağış ve işadamı Reza Zerrab’a yönelik karakter suikasti düzenlenen operasyonlardan önemli bir sonuç alamadı. Bunun üzerine yine FETÖ maşasıyla 15 Temmuz’da askeri darbeye kalkışan ABD, bir kez daha Türkiye’den şamar yedi ve darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. ABD, darbede maşa olarak kullandığı FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’i Türkiye’ye iade etmemek için direnmeye devam ediyor. Bu nedenle halk ve devlet nezdinde öfke odağı haline gelen ABD, bölgenin kilit ülkesi Türkiye’yi büyük ölçüde kaybetmiş durumda.

PKK KORİDORU HAYALLERİ SUYA DÜŞTÜ

Suriye’de Beşşar Esed diktatörüne yönelik 2011’de başlayan direnişi bölge üzerindeki kirli emellerine alet eden ABD, Türkiye’nin en büyük güney komşusu olan Suriye’de PYD/PKK eliyle sınırlarımızı kuşatacak terör koridoru oluşturmayı hedefledi. Uzun sure bölgede teröristlere eğitim veren, havadan ve karadan destek sağlayarak ilerlemelerini sağlayan ABD, Türkiye’nin 24 Ağustos’ta başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı ile bozguna uğradı. Özgür Suriye Ordusu birlikleri ile önce Cerablus, ardından Çobanbey’in kontrolünü ele geçiren ve üçüncü hedef olarak El-Bab’a ilerleyen Türkiye, ABD’nin oluşturmak istediği PKK koridoruna ağır darbe indirdi.

RUSYA’YA BOYUN EĞDİLER

PKK kuşağı hedefi tutmayan ABD, bölgede Rusya’nın da gerisine düştü. Özellikle Ortadoğu’da egemen güç olarak rekabet halinde bulunduğu Rusya’nın politikalarını kabul etmek zorunda kalan ABD, Dışişleri Bakanı John Kerry’yi sık sık Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un ayağına yolluyor ve taviz üstüne taviz veriyor.

CONİ KÜBA’YA BİLE MUHTAÇ

Yıllardır İran’la da arası bozuk olan ABD, dış politikada yapayalnız kalması üzerine Küba’ya el açtı. 88 yıldır hiçbir ikili ilişki kurulmayan Küba’ya devlet başkanı düzeyinde ziyaret gerçekleştiren Amerika, Küba Devlet Başkanı Castro’nun ayağına kadar gitti. Dilek ve temenni paylaşımından öteye gitmeyen ziyaret, ABD’nin yalnızlığına çare olmadı.

ABD ARTIK PETROL DEVİ DEĞİL

‘Küresel eşkıya’ ABD, ekonomik olarak da gerileme dönemine girdi. Ekonomik gücünün en büyük unsuru olan petrol üretiminde dünya çapında liderliği kimseye kaptırmayan ABD, Ağustos 2016 verilerine gore bu tahttan indi. Uluslararası Enerji Ajansı’nın yayınladığı Petrol Piyasası Raporu’na gore ABD, toplam ham petrol ve petrol ürünleri üretimi günlük ortalamasında 12.6 milyon varile ulaşan Suudi Arabistan’ın gerisine düştü.

HER YOL BATIŞA ÇIKIYOR

Tüm bu gelişmeler üzerine tek çıkış kapısı olarak terör devleti İsrail’i gören ABD’nin, para baronu Rothschild ve Rockefeller aileleri gibi Yahudi para lobilerinin desteğini yeniden kazanmak için İsrail’le haraç anlaşması imzalamasının, gerileme sürecini duraklatmanın aksine daha da derinlik kazandırması bekleniyor.

Yeni Akit