BİLİM - TEKNOLOJİ
NASA profesörü: Mars'a harcanan parayla Dünya kurtarılır
NASA'daki çalışmalarıyla tanınan Dr. Jonathan Trent, Mars projeleri için harcanan parayla Dünya'nın yaşam dengesinin korunabileceğini savundu.
Sürdürülebilirlik, deniz mikrobiyolojisi, astrobiyoloji, tarım ve biyoteknoloji gibi alanlarda çok disiplinli çalışmalarıyla dünyada ses getiren, bir dönem NASA’nın Astrobiyoloji Kürsüsü Başkanlığını yapan Dr. Jonathan Trent, Boğaziçi Üniversitesi’nde "Dünya, Marsve OMEGA" başlıklı bir konuşma yaptı.
NASA'DA NANO TEKNOLOJİ VE ÇEVRE ÜZERİNE ÇALIŞTI
NASA’da Protein Nano Teknoloji Grubu ile Küresel Enerji ve Çevre Araştırmaları alanında çalışan Green Team’in de kurucusu olan Dr. Trent, aynı zamanda hem UC Santa Cruz'da, hem de Tokyo Üniversitesi Tarım ve Teknoloji Biyoteknoloji ve Yaşam Bilimleri Bölümü'nde Biyomoleküler Mühendislik Bölümü'nde Yardımcı Profesör olarak görev yapıyor.
"SU-ENERJİ-GIDA DÖNGÜSÜ BOZULDU"
Dr. Trent, 19 Aralık tarihinde Boğaziçi Lectures kapsamında verdiği konuşmada 7.4 milyarın insanın yaşadığı gezegenimizin iklim değişikliği, artan nüfus ve hızlı şehirleşme ile birlikte Su-Enerji-Gıda döngüsünün bozulduğuna ve kaynakların hızla tükendiğine dikkat çekti.
"200 YIL İÇİNDE EN ZENGİN PLATOLAR YOK OLACAK"
4.5 milyar yıl önce hayatın başladığı gezegenimizde, Homo Sapiens olarak adlandırılan insanoğlu türünün 200.000 bin yıldır var olduğunu anlatan Trent, insanoğlunun ömrünün 180.000 yıllık kısmında çoğunlukla avcılık ve toplayıcılıkla uğraştığını; insanoğlunun bilgisayar çağına henüz 70-80 yıl önce geçtiğini aktardı.
Jonathan Trent, endüstriyel çağa geçişle birlikte iklim değişikliği, nüfus artışı, köylerden şehirlere olan yoğun göçle yaşanan hızlı şehirleşme, yaşam biçimlerimiz gibi faktörlerin su, enerji ve gıda kaynaklarımızı yok etmekte olduğunun altını çizdi ve iklim değişikliğinin özellikle Tibet gibi dünyanın en verimli, sulak, gıda ve enerji açısından en zengin bölgelerini tehdit ettiğine işaret ederek göstergelere göre yaklaşık 200 sene içinde Tibet Platosu’nun yok olacağını söyledi.
"MARS'A HARCANAN PARA İLE DÜNYADAKİ SORUNLAR ÇÖZÜLEBİLİR"
2060 yılında çok daha kötümser bir tabloyla karşılaşacağımızı belirten Dr.Trent, bu süreçte NASA’nın çalışmaları başta olmak üzere insanoğlunun farklı gezegenlerde yeni bir hayat kurma arayışına girdiğini anlattı. Mars’ta yaşamı merak eden insanoğlu için bugün son derece astronomik geziler düzenlediğine işaret eden Jonathan Trent, NASA’nın Mars gezegeninde incelemelerde bulunan kaşif robotu Curiosity‘den gelen bulgulara bakıldığında Mars’ın -60 derecelere varan soğuk iklimi, kaya ve tozdan oluşan dış yüzeyiyle insan türünün yaşaması açısından uygun bir seçenek olmadığını belirtti. Mars yolculuklarına harcanan astronomik rakamlarla dünyanın artan sorunlarına farklı çözümler bulunabileceğine dikkat çeken Dr. Trent, bu kapsamda geliştirmiş olduğu OMEGA Küresel İnisiyatifi ve Economic Çiftlik adlı projelerinden bahsetti.
"TÜRKİYE, 'OMEGA' İÇİN İDEAL BİR COĞRAFYADA"
Dr. Trent, Türkiye’nin bereketli toprakları ve üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak OMEGA projesi için ideal bir konumda olduğundan da bahsederek, önümüzdeki süreçte Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü ile bu çerçevede ortak çalışmalar yapmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.
OMEGA PROJESİ NEDİR?
Dr. Jonathan Trent’in yürütücüsü olduğu OMEGA projesi, mikro algler’den (yosunlardan) bioyakıt ve gıda ürünü üretimi, karbondioksit yakalama ve atık su arıtımı çalışmalarını kapsıyor. OMEGA teknolojisi, kıyı şehirlerinde denizlere aktarılan atık suların bu teknoloji ile tekrar kullanımını sağlamayı amaçlıyor. Etanol elde etmek için yapılan mısır üretiminin tersine, OMEGA projesi doğal besin arzını tehdit etmiyor.
Alg üretimi, atık suyun temizlenmesi, karbon dioksitin depolanması ve bu yolla biyo yakıt üretimini hedefleyen OMEGA projesinde denizde foto-biyoreaktör adı verilen büyük boyutlardaki plastik tüpler kullanılıyor. Taze su depolanmış olan bu fotobiyo reaktörler atık su ortamında alg üretilmesini sağlıyor. Dünyada en hızlı üreyen bitki türleri arasında yer alan algler, güneş enerjisi, karbondioksit ve atık sudan birtakım besleyici maddeleri kullanarak biyoyakıta veya hayvan gıdasına dönüştürüyor. Algler atık suyu temizleyerek deniz suyu temizliğine de önemli katkı sağlıyor.