Fransızca'nın Anadolu lehçesi mi varmis? Olur mu öyle şey canım , o da nerden çıktı diyorsanız, yazıyı okuyun, düşünün ve siz karar verin. Var mıymış yok muymuş?
Geçenlerde bir diziye takıldım izliyorum (reklam olmasın diye elbette dizinin ve kanalın adını yazmıyacağım buraya) başrol oyuncu bostana gitmekten bahsetti..
Bostan; kavun, karpuz, acur, salatalık, bostan güzeli ve kabak gibi bostan ürünlerinin yetiştiği tarla ya da alana denir..
Bağ, bahçe, bostan ve tarlalarda yetişen, Anadolu'nun bağrında yaşayan herkes bunu bilir. Bu kısa hatırltamadan sonra kaldığımız yerden devam edelim.
Merakla bostana gittiklerinde neler toplayacaklar diye seyretmeye devam ettim. Fakat gördüm ki gittikleri yerde domates, biber, patlıcan, tere, maydanoz gibi bahçe ürünleri var ve onları topladılar, Bunların yetiştirildiği yerlere "BAHCE" denir "BOSTAN" değil.
O anda Türkçe'mizin gercek bir erezyona maruz kaldığını düşündüm.
Tabi Türkçe'yi katletmek için dört koldan saldırılan bir ülkede hayatında hiç bağa, bostana, bahçeye-tarlaya gitmeyen, manavdan aldıkları ürünlerin nerde ve nasıl yetiştiğini hiç görmeyen-bilmeyen birilerinin, bu ve benzeri dizilerde senaryo yazması sonucu böyle gafların olması gayet normal. Bu sistem içinde yetişen yapımcı, oyuncu ve yönetmenlerin de böyle gaflara ortak olmaları kaçınılmaz.
Lütfen güzel Türkçe'mizi koruyalım yoksa yakın zamanda Türkçe diye bir dil kalmayacak. Dili olmayanın kültürü de olmaz kimliği de!
Televizyonlarda, radyolarda ve yazılı basında çok sık karşılaştığımız, zorla Türkçe'mizin içine yerleştirilmeye çalışılan çok sayıda kelimeler var..
Tente, lansman, reel, dicital, kemikal, tape, operasyon, sorti, ambulans, polis, kominikasyon, fotokopi, ekzost, destinasyon, tıransfer, lokasyon vb, vb...
Kısa günde, günlük hayatımızda bunlara benzer yüzlerce kelime var, bunlar sadece bir kısmı.
Eminim bu kelimelerin Türkçe olduğunu düşünüyorsunuz. Çünkü hergun Türk televizyonlarında, radyolarında, dergi ve gazetelerinde çok sık kullanıldıkları için hepsi hayatımızın içinde. Öyle ki, yeni yetişen nesillerimiz de bunları sorgulamadan Türkçe zannedip rahatlıkla kullanıyorlar.
Bizler binlerce kilometre uzakta kültürümüzü koruyabilmek için, paramızdan, işimizden, zamanımızdan fedakarlıklar yaparak emek sarfederken, Türk televizyonlarında yabancı kelimelerin çok sık kullanılıyor olması ve bizlerin yaban ellerde kültürmüzü koruma uğrunda yaptığımız çalışmalara ragmen vatanseverligimizin ve milliyetciliğimizin, yabancı ülkede yaşıyor olmamızdan dolayı sorgulanıyor olması bizleri üzüyor. Üstüne bizim, çalışma ve faaliyetlerdeki azmimizi kırıyor maalesef.
Çok merak ediyorum, 'tente çöktü' diye haber yapan vatandaş neden 'çadır çöktü' demez?
Lansmana özel fiyatlarla diye başlayan reklamlarda neden tanıtıma özel diye reklam yapmazlar? Hem anlaşılır hem de cümleye ve kulağa hoş geliyor..
Reel rakamlardan bahseden iktisatcılar neden reel rakam yerine gerçek rakamlar demezler?
Dicital yerine Sayısal,
Kemikal yerine Kimyasal ya da Kimyevi,
Operasyon yerine Ameliyat,
Ambulans yerine Cankurtaran,
Polis yerine Zabıta,
Kominikasyon yerine İletişim,
Şovrum yerine Sergi Salonu,
Fotokopi yerine Çoğaltma,
Ekzost yerine Baca kullanmak çok mu zor? Nedir bu insanları Türkçe kelimeler kullanmaktan alıkoyan?
Kulaklarınız artık aşina olmuştur, "bugün uçaklarımız 15 sorti yaptı" diyorlar. Bu nedir şimdi? Bunu gerçekten anlayan kaç kişi çıkar? Sorti nin Türkçesi yok mu kardeşim? Elbette var. Bütün kelimlerin Türkçesi var. Sorti nin Türkçe'si çıkış tır. Her kültürün her hangi bir eylemi anlatacak kendine has fiilleri vardır. Bizde uçakların "sorti" yapma eylemi çıkış olarak değil "kalkış" yada "uçuş" olarak anlatılır. Uygun olanı da budur. Yine uçakların uçuş istikametlerini "destinasyon" olarak ısrarla teleffuz etmeleri çok çirkin ve rahatsız edici.
Yukarıda sözü geçen kelimeler kısa günde sıkça kullanılan kelimeler olduğu için sadece birkaç tanesini yazdım. Bunları yüzlerle hatta binlerle çoğaltabiliriz. Maksadım bunları örnek mukabilinde sizlere hatırlatmak, hafızalarınızdaki yabancı kelimlerin Türkçe karşılıklarını kafa yormanızı sağlamak için yol göstermek, hatırlatmaktı.
Ortada Türkçe'mizi hedefe almış kirli bir oyun çarkı var. 500 kelimeyle günlük hayatını kolayca idame eden sıradan bir vatandaşımız dahi bunları kullanmaktan imtina ederken; okumuş, kendisini "AYDIN" olarak pazarlayanlar bu kirli çarkın neresindeler acaba?
Kelli felli okumuş yazarlar, analistler ve hatta milletin vekilleri TAPE lerden bahsediyorlar. Tapeler yerine kasetler ya da kayıtlar demeleri onların kimliğini mi zedeler merak ediyorum..
Düşünüyorum düşünüyorum, gerçekten elle tutulur bir sebep göremiyorum. Bu Türkçe'mize yapılmakta olan kasıtlı tahribatı önleyecek mutlaka bir kurum, kuruluş olmalı derken, 12 Temmuz 1932 yılında kurulmus olan Türk Dil Kurumu (TDK) geldi aklıma.. Sahi gerçekten bu kurum ne işe yarar, ne iş yapar? Maaş alıp yan gelip yatmak mıdır görevleri?Yoksa bu kurum, bürokraside ya da siyasette daha yüksek mercilere yükselebilmek için bir basamak olarak kullanılan zıplama alanı mıdır??
Bir yandan çağdaşlık söylemleriyle Mustafa Kemalin askerleriyiz diye ortalıkta fink atan, diğer yandan güzel Türkçe'mizi yabancı kelimelerle tahrip eden bu elitlerin yaptığı, Atatürk'ün anısına, şahsına ve amaçlarına hakaret değil midir?..
Ayrıca bütün bu saçmalıkları sadece yabancı sermaye ile çalışan basın yayın organlarında değil, ulusal yayın kurumumuz TRT ve kendilerini milli ve muhafazakar olduklarını iddia eden basın kuruluşlarında da duyuyor görüyoruz!
Eğer önlem alınmazsa yakın zamanda Türkçe dediğimiz lisan tamamen değişime uğrayacak ve Fransızca'nın Anadolu şivesi olarak tarih sayfalarına adını yazdıracaktır. Unutmayalım bir hadisi şerifte Allah Resulu (SAV) buyuruyor ki; Kim bir topluluğa benzemeye çalışırsa, o, onlardandır. Sosyal bütünlüğümüzün dağılması ve milli kültürümüzün bozulması başkalarına özentiyle başlar..
TDK (Türk Dil Kurumu)nun bir an önce çalışma başlatıp önlem almasını umutla bekliyorum.
Lütfen kullandığımız kelimeleri dikkatle seçelim, dikkatli kullanalım. Bir millet kültürünü en iyi kendi diliyle anlatabilir. Dilini koruyamayan bir milletin kültürünü ve kimliğini koruması da düşünülemez.
Güzel Türkçe'mizin bozulmaması dileklerimle sizleri selamlıyorum.
Allah Emanet.