Abdurrahman Dilipak
Haydi Bismillah!
19-20 Şubat’ta 1. Cemre havaya düştü..
2. Cemre 26-27 Şubat’ta Su’ya, 3. Cemre ise Toprak’a 5-6 Mart’ta düşecek.. Toprak uyanacak. Kuru dallara su yürüyecek ve tabiat canlanacak.. Hadi biz de canlanalım biraz.
CHP’nin kampanyasının omurgası belli oldu: Atatürk’te olmayan yetkileri Erdoğan’a verdirmeyiz..
CHP hata yapıyor. Referandum kampanyasını Mustafa Kamal üzerinden sürdürmeye kalkıyor. Bunun kendisine bir faydası olmadığı gibi Mustafa Kamal’ı tartışmanın merkezine çeker..
Ne yani, bugünkü statü ne, “sınırsız ve sorumsuz bir Cumhurbaşkanı” değil mi? Mustafa Kamal “Tek adam” değil mi, İsmet paşa “2. Adam, ebedi milli şef” değil mi?
Gazi Mustafa Kamal paşa hazretleri 1922’de (Bakınız Nutuk /Türk Devrim Tarihi Enstitüsü 9. Baskı MEB Basımevi 1969 Cilt 2, Sayfa 690-691) Konu hilafet, zatı şahaneleri şöyle buyurur: “…Mesele zaten emrivaki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu behemehal olacaktır. Burada içtima edenler, meclis ve herkes meseleyi tabii görürse fikrimde muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usulü dairesinde ifade olunacaktır, fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir.”
Buyurun efendim.. Devir tek parti devri. Devir açık oy-gizli tasnif devri. Bütün adaylar tek adam tarafından belirleniyor.. Seçmenler tek partinin oy kullanma izni verdiği kişilerden oluşuyor. Muhalefet diye bir şey yok ki, fikir özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, basın özgürlüğü yok ki, farklı bir şey söyleyesin. İstiklal mahkemesi var. Siyasi muhalefet hıyaneti vataniyeden itlaf ediliyor. Avukatı yok, savcısı yok, temyizi yok öyle bir mahkemede yargılanıyorsunuz. Tabii hakim ilkesi yok. Usul ve esas itibarı ile uymak zorunda olduğu bir yasa yok, verdiği karar kanun sayılan bir mahkemede yargılanıyorsunuz..
Meclis desen, asıl sorun söz dinlemezsen kelleyi boynunun üzerinde tutma meselesi.. Kanunlar gerekçesiz olarak meclise geliyor, müzakeresiz olarak oybirliği ile kabul ediliyor. Kanun da kanun olsa, batıdan tercüme ediyorlar, acele ile tercümelerdeki yanlışlıklar tashih edilmeden olduğu gibi yasalaşıyor..
Uğur Mumcu’ya göre, “Türk milleti, İsviçre medeni kanununa göre evlenen, Alman ceza muhakemeleri usulüne göre yargılanan, İtalya ceza yasasına göre cezalandırılan, Fransız idare hukukuna göre idare edilen ve İslam hukukuna göre gömülen kişidir.” Bu durum Mustafa Kamal, İnönü ve CHP zihniyetinin özetidir.
Bunu mu savunuyor, örnek gösteriyorsunuz Allah aşkına..
Gerçeğin yarısını gizleyip, yarısını bağlamından kopartarak abartılı bir şekilde gündem oluşturmaya çalışanların niyetleri açık. Hani derler ya, “arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” diye. CHP’nin sağında FETÖ, solunda HDP/PKK/PYD var.. Önlerinde AB, arkalarında, HDP/PKK ve PYD’nin arkasında duran ABD ve İsrail’in şahinleri var.
Hadi “Türkün yeni Amentüsü”nü okuyun. Behçet Kemal Çağlar’ın “Yeni Mevlid“ini okuyun.. Sizi kurtarmaya SP yetmez. Ama SP’yi kutlamak gerek. Bu referandumun bir kazanımı oldu, Kılıçdaroğlu da Erbakan’ı anma toplantısına katıldı! Bir; Çevik Bir, bir de Erkaya’nın hanımı eksikti davetliler arasında! Sahi Aydın Doğan ve Vural Savaş da olmalı idi. Hoş, zaten Şevket Kazan 28 Şubat duruşmasına katılıp, gözyaşları içinde, “Ordumuzla aramızda bir ihtilaf yoktu” dedikten ve davacı olmadığını söyledikten sonra bu gelinen noktada ben bir gariplik görmüyorum.. Aradan 20 yıl geçmiş, muhterem unutmuş olabilir. Yoksa biz korkulu bir rüya gördük herhalde!? Keşke 28 Şubat davası sanıkları da davet edilselerdi, Çetin Doğan, Hurşit Tolon, Osman Özbek paşa da mesela.. Ama hepsini birden Kılıçdaroğlu tek başına temsile yeter diye düşünmüş olabilirler.. Bir de “Hocaefendi”ye de bir davetiye gönderselerdi ve o da Pensilvanya’dan bir mesaj göndererek katılsaydı, tam olurdu.
Kim bilir, bu buluşma ilk seçimde CHP-SP işbirliği için bir vesile oluşturabilir. Geçen seçimde bu iş pişirilmişti aslında, geç kaldılar. O açıdan bu buluşma sürpriz değil.
Sahi, asıl konumuza dönelim, Almanca “Ulu önder” ne demekti! Ya da İngilizce “Tek adam” ne demek?! Cumhuriyetlerde “Tek adam” olur mu?
Referandum kampanyasına FETÖ mağduriyet edebiyatı ile giriyor ve bir de demokrasi, basın özgürlüğü, diktatörlük sloganları ile. Sahi Gülen örgütte tek adam değil mi! Ama o kutsal değil mi? CHP’lilerin laiklik anlayışı açısından bu durum sorun oluşturmuyor mu? Amerikancı HDP halkların özgürlüğü ve demokrasi bayrağına sarılacak!
Bu şartlarda en kötü durumda olan CHP. Güya laik, güya diktatörlüğe karşı amma, “Kainat imamı” ile kol kola. PKK’nin siyasi kanadı ile el ele. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” diye sormazlar mı adama.. Peki, Cumhuriyetçilik, Halkçılık, İnkılabçılık, Milliyetçilik, Laiklik gibi niteliklerinize ne oldu. Bir de siz devletçiydiniz değil mi? Bu devlet düşmanları ile işiniz ne?
Önce bunun cevabını verin. Selâm ve dua ile.