Abdurrahman Dilipak
Biz yarış bittikten sonra da koşan atlarız
Pazar günü İstanbul’daydım, Pazartesi günü İzmir’den Aydın üzerinden Nazilli’ye geçtim. Salı günü İstanbul’a gelip Niğde’ye gittim. Çarşamba günü Malatya TÜRGEV’deydim. Malatya’dan İstanbul’a uçtum ve aynı gün Erzurum’a gittim. Gece Erzurum’dan İstanbul’a döndüm. Yeni rotam Isparta idi. Cumartesi günü İstanbul’da Sirkeci tren istasyonunda dergi fuarında Sebilürreşad standında olacaktım. Pazar gündüz TÜGVA’da toplantım var. Gece de Akit TV’de programım var. Önümüzdeki 3 hafta da 10 ilde 20 kadar toplantım var. Ve 10’dan fazla TV programı.. Zaten Mayıs’ın son haftası Ramazan ve bu arada daha Ramazan programı netleşmedi.
Biz yarış bittikten sonra da koşan atlarız.
Aslında yarış devam ediyor ve ölene kadar, daha doğrusu kıyamete kadar da devam edecek.
Seyahatim sırasında Gezici’nin kamuoyu araştırma raporunu gözden geçirdim.. Hemen söylemeliyim AK Partide bir metal yorgunluğu var.. Yenilenmeye ve canlanmaya ihtiyacı var.. Erdoğan’ın partiye dönüşü bir cansuyu anlamı taşıyor.. Özellikle de gençlik, üniversite öğrencileri, 27 yaş altı sorunlu. 35 yaş altında HAYIR, EVET’ten fazla.. Referandum sürecindeki söylem bu kesimi harekete geçirmeye yetmiyor.
Sadece gençler değil emekli, esnaf, öğrenci, memur kesimde HAYIR’cılar EVET’çilerden fazla. Üniversite mezunlarının % 66’sı HAYIR’cı. İşsizler de HAYIR’cılar, terörle mücadele Türkiye’nin öncelikli konusu diyenler arasında da EVET’çiler fazla. EVET diyenlerin büyük çoğunluğu devletin gücü ve bekası için EVET demişler. HAYIR diyenler de HAYIR diyerek “Tek Adam”cılığa karşı çıktıklarını söylüyorlar. EVET’çiler dindar, HAYIR’cılar Atatürkçü-Laik olarak tanımlıyor kendini daha çok. Atatürkçülerin % 23’ü EVET derken, dindarların % 17’si HAYIR demiş.
AK Partililerin % 5.4’ü hayır derken CHP’lilerin % 4,5’i evet demiş. MHP’lilerin % 34’ü EVET’çi, % 51.9’u HAYIR’cı, % 14’ü kararsız. Solcular ve Kürt milliyetçileri çok büyük ölçüde HAYIR’cı.
Erdoğan’ı destekleyen AK Partililerin bir bölümü de HAYIR demiş. Bunlar bu yetkilerin Erdoğan sonrası başkalarının eline geçmemesini düşünmüşler.. Aslında madem toplumda % 50’yi buluyorlar, o zaman anayasayı da değiştirebilirler, başka şeyler de yapabilirler.. Ama anlaşılan bu propaganda toplumda etkili olmuş.
İlginç bir rakam daha vereyim. Daha önce, “Darbe olmasın, özgürlük, refah ve insan hakları” talepleri ile AB’ye % 74’e varan bir destek vardı. Bugün AB üyeliğine seçmenin % 55’i HAYIR diyor. Sebep çok açık. Teröre ve darbeye destek veren bir AB var. Ekonomiyi olumsuz yönde maniple ediyorlar. FETÖ, DEAŞ, PKK, PYD de destek veriyorlar. Böyle bir algı var. İslamofobik oldular. İsrail’i destekliyorlar, Kıbrıs konusunda Türkiye’nin karşısında yer alıyorlar. Gezi’cilere destek veriyorlar. Ermeni konusunda Türkiye’ye karşı tavır içindeler.
Bugün seçim olsa AK Parti tek başına % 49, CHP % 26, MHP ve HDP’nin % 1 ile % 10 gibi bir oy alması bekleniyor.
Meral Akşener’in ANAP’vari bir örgütlenme ile % 13’e varan bir oy alabileceği ifade ediliyor. Buna AK Partiden % 5, MHP’den % 6, FETÖ, CHP, HDP’den % 1-2 oy alabileceği değerlendiriliyor..
SP’nin kendi oy gücü yok, hatta tabanda HAYIR’cı olmalarına tepki var ama, SP’nin tavrı FETÖ’cülere yaramış. “Hocacılar” da bunu kullanmışlar. Birileri parti içinde “Reis’çi”, “Hoca’cı” diye hizip oluşturmak için çalışmış anlaşılan. Bu kesim de Reisin öne çıkmasını istemiyordu. Gelecek 10 yıla “Hoca”nın damgasını vuracağını zannediyorlardı. AK Parti içinde de kraldan fazla kralcılar var.. Aslında bunların bazılar Reis’çi, Hoca’cı filan da değil, öyle bir hava ile kendilerine bu tür oluşumların içinde bir yer bulma ve bu markayı kullanma gayreti içindeler.. Bunlar işadamları arasında da var, bürokraside de varlar. Parti içinde de varlar.. Bunlar sadece Reisçi, Hocacı filan da değiller, hemşehricilik de yapabilirler, tarikatçılık, mezhepçilik de yapabilirler.. Ne bileyim, imam hatipçilik de yapabilir ya da kendilerini bir başka şeye de nisbet edebilirler..
Arkadaşlar, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana zalime karşı olacağız, zalim hacımız, hocamız, babamız da olsa, mazlum düşmanımız da olsa. Bir topluluğa olan öfkemiz bizi onlar hakkında düşmanlığa sevketmeyecek.. İşi ehline vereceğiz, ehliyet ve liyakat imandan önce gelecek, tamam mı!
Bunlar Bakan, milletvekili, teşkilat yöneticisi, belediye başkanı, bürokrat, STK ve iş adamı çevresinde bir halka oluşturdular mı, her şey bunlardan sorulur, çeteleşirler.. Bu hep böyledir. Dün de böyleydi, bugün de böyle. Yarın da böyle olacak. Birileri bu yapılara katılacak, birileri de bunlara karşı çıkacak. Bu süreçte birileri kendi cennetine sırtında tuğla taşıyacak, birileri de kendi cehennemine sırtında odun taşıyacak..
Bakalım, aday belirlerken, adam alırken buna uyacak mıyız.
Bekliyoruz, kabinede de değişiklik olacak, mecliste de, teşkilatta da olacak, bürokraside de. Eğer milletin sesine kulak verecekseniz bu böyle. Siz bilirsiniz. Her şeyi gören duyan, bilen ve hüküm sahibi bir Allah var!
Referandum sonuçlarına ilişkin milletvekillerine sormak gerek. Kim ne diyecek bakalım! Bakanlara sormak lazım. Teşkilata sormak lazım. Yerel yönetimlere sormak lazım. STK’lara sormak lazım. Tarafsız gözlemcilere sormak gerek.. Sonra da bütün bu tesbitleri raporlamak lazım. İl ve ilçe bazında bakmak lazım bazı yerde milletvekili, bazı yerde yerel yönetim bazında bakmak gerek.. Bu işin üstü örtülmemeli. Herkes gerekirse özeleştiri yapmalı.. Yanlış yapanlardan da hesap sorulmalı.
Benden söylemesi. Yapmazlarsa ne olur? Ne olacak, sonuçta Allah’ın dediği olacak.. Yani herkes layık olduğu gibi idare olacak. O zaman ben derim ki; “Rabbim içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin! Biz zalimlerden olduk!” Selam ve dua ile..