Abdurrahman Dilipak
'Gece kulübüne saldırılabilir mi?' fetvası..
İnsanlar suçlu da olsalar, ancak cezası suçuna nisbetle olur. Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok eder. Bu saldırı bir cezaevine de yapılsa yine suç olurdu.. Yapılan cinayet olurdu ve bu saldırıyı lanetlemek gerekirdi..
Son saldırıda 39 kişi hayatını kaybetti, 65 kişi de yaralandı. Saldırgan Özbek ya da Kafkas kökenli bir DAEŞ militanı olma ihtimali baskın kanaat.
Saldırıda 11 Türk vatandaşı hayatını kaybetti. Yabancı sayısı 28. Türklerden hayatını kaybedenlerin yarısı çalışan ve güvenlik personeli. Hayatını kaybedenlerin 25’i erkek, 14’ü kadın.. Reina’nın müşterilerinin arasında 1. sırada Suudiler var. Saldırıda hayatını kaybedenlerden 7’si Suudi Arabistan vatandaşı.. 2. sırada Türkiye var. 11 kişiden 6’sı çalışan. Hayatını kaybeden müşterilerden 5’i yerli. Irak’tan 4 kişi var. 2’si Tunus’lu, 2’si Hindistan’dan gelmiş. Geri kalanlardan, 1’i Kanada, 1’i Suriye, 1’i İsrail ve 1’i Lübnan, 1’i Belçika uyruklu. Suudilerin çokluğu dikkat çekici.
Bu olayın altından öyle anlaşılıyor ki DAEŞ çıkacak. Birileri buradan yola çıkarak ABD’yi, biri de mütedeyyin kişileri suçlayacak. Yeni yıl kutlamalarını, Noel Baba üzerinden batılılaşmaya karşı çıkanlar üzerinden bu iş başka yerlere çekilmeye çalışılacak..
İslam’ın böyle bir durumda olaya bakışını özetleyen bir mesaj aldım, Ankara’daki bir dosttan bu olay vesilesi ile.
Mesaj şöyle:
Merhum Mısırlı meşhur alim Şaravi anlatıyor: Heyecanlı aşırı uçtaki gençlerden biriyle tartışıyordum. Sordum;
- İslam ülkelerinden birinde bir gece kulübünü havaya uçurmak, helal mi yoksa haram mı?
Genç;
- Elbetteki helal, onları öldürmek caizdir.
Şaravi;
- Onlar Allah’a karşı günah işlerken siz onları öldürürseniz, cennete mi yoksa cehenneme mi giderler?
- Tabiki cehenneme...
- Peki, şeytan onları nereye götürmek istiyor?
- Tabiki cehenneme.
- Öyleyse siz şeytanla aynı hedefi paylaşıyorsunuz. Onun da gayesi insanları cehenneme sokmak!
Şaravi o gence şu hadisi hatırlatır: Bir Yahudi cenazesi geçerken Resûlullah (sav) ağlamaya başlar. Derler ki;
- Seni ağlatan nedir, Yâ Resûlallah?
Der ki;
- Fırsatı kaçırdı, ateşe gidiyor.
Şaravi gence son olarak şöyle der:
- İnsanların hidayeti ve ateşten kurtulmaları için koşan Resûlullah (sav) ile aranızdaki farkı iyi düşünün. Siz bir vadide, sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) farklı bir vadide!!
Biz cehennem zebanisi değiliz..
Biz, “Bizi öldürmeye gelenler bizde dirilsin” diyeceğiz.. “Taif’e giden Peygamber”in ayak izlerinden yürüyeceğiz.. Hz. Yusuf gibi olacağız yeri geldiğinde..
Biz insanları bir “ateş çukuru”nun kenarından nasıl kurtarırız onun derdinde olacağız. Çünkü biz biliriz ki, cehennem ateşi, Esed’in ateşinden daha yakıcıdır! Elbette “zalimler için yaşasın cehennem”. Resulullah’tan daha merhametli değiliz ve olamayız!
Bizim merhametimiz gazabımızdan, sevgimiz nefretimizden büyük olacak.. Bu gibi durumlarda havf ile reca / korku ile umut arasında bir yerde duracağız.
Biz sadece terör kurbanlarının kurtuluşunu değil, aslında potansiyel teröristlerin bu bataklıkta cehenneme odun olmasını önlemek için onları Hakk’a çağıran sesin sahibi olmamız gerek..
BU OLAYLAR BUGÜNDEN YARINA DURMAYACAK. Bunu görelim.. Bu saldırılara teslim de olmayacağız. Olmamalıyız.. Öfkemiz aklımızı da zail etmeyecek..
Teröre karşı mücadelede istihbarat, kararlılık, cesaret önemli. Ve bu süreçte kendimizi dünyaya doğru ve zamanında anlatmamız gerek. Bu anlamda devletler, basın, STK’lara kendimizi, olup bitenleri doğru bir şekilde anlatmamız gerek. Bu anlamda karşımızda 150 ülkede örgütlü bir çete var.. Bu konuda namuslu insanların namussuzlardan daha akıllı ve hızlı bir şekilde hareket etmesi gerek. Basınımız, STK’lar, iş adamları herkes üzerine düşeni yapmalı.
Ben yine aynı şeyi söyleyeceğim. Bu süreçte tek gerçek var, o da imtihan olduğumuz.
Allah (cc) bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. Allah (cc), cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmeyecektir.
O iman edenler, sabredenleri, sabrı tavsiye edenler, yaptığı işi en iyi şekilde yapanları müjdelememizi istiyor. Bunun dışında kalanlar için hüsran var!
Ne zaman mı? Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın. Müjdeler olsun! O, servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirip çeviren diyor ki, “Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!”
Selam ve dua ile..