1991 yılı..
Refah Partisi-Milliyetçi Çalışma Partisi (bugünkü MHP)-Islahatçı Demokrasi Partisi(bugünkü Millet Partisi)’nin seçim ittifakı yaptığı yıl..
Meslek hayatımın en hareketli yılları..
RP Muhabiri olarak gece-gündüz Balgat’taki genel merkezdeyiz..
Liste savaşları had safhada..
Rahmetli Erbakan, onca yoğunluğun arasında, zaman zaman kabuller de yapıyor..
RP Basın Müşaviri, şimdilerde Milli Gazete’de yazarlık yapan Abdulkadir Özkan ağabeyim..
Basın Odası kalabalık..
Abdulkadir Ağabey, dışarı çağırıyor beni..
Çıktığımızda ise;
-‘’Hocam seni çağırıyor..’’ diyor.
Gidiyoruz birlikte makama..
Elini öpüyorum.. Sadece üçümüz varız..
Başlıyor anlatmaya..
Davanın ilk günkü heyecanı yüzlerinde..
Adil Düzen..
İslam Birliği..
Adalet..
Milli Görüş’ü ve Milli Görüş’e dair ne varsa anlatıyor..
Bu, Milli Görüş geleneğini yaşayan bir ailenin en küçük çocuğu olarak bendenizin, Milli Görüş Lideri’nin ağzından davayı bizzat, yüzyüze ve özel olarak dinlediği ilk tecrübedir..
Sonrasında birkaç kez daha yaşanan güzel tecrübeler..
***
Rahmetli’den sonra çok fazla savruldu camia..
Recai Kutan’ın bilgeliği ile ötelenen savrulma, Kamalak ve şimdilerde de Karamollaoğlu ile zirve yaptı desek yeridir..
Detaylara gerek yok..
Zira konumuz başka..
Geçtiğimiz hafta Rahmetli Erbakan Hocam’ın 6. sene-i devriyesi idi..
Türkiye’de ve dünyanın muhtelif yerlerinde anma merasimleri tertiplendi. Sevenleri, merhum Hocam’ın Rahmet-i Rahman’a yürümesini hayırla ve dualarla yadetti.
Geçen hafta aynı zamanda; Kamalak’ın, zalim Beşar Esed’i ziyaretinden bu yana en çarpıcı fotoğraf da düştü ajanslara..
Yer: Ankara Meyra Palace Oteli
Konu: İlim, Fikir, Devlet ve Dava Adamı Prof. Dr. Necmettin Erbakan
Fotograftakiler: Recai Kutan, Mehmet Ali Şahin, Oğuzhan Asiltürk..
O da ne?..
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu..
Hemen yanında Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu..
Erbakan’ı anma toplantısına, bizzat Karamollaoğlu tarafından davet edilmiş..
Bir de, "Daveti alınca bir an için bile tereddüt etmedim" diyor muhterem..
***
SP'liler bunu bilerek ve isteyerek yapıyorlar..
Türkiye’nin 15 yılda geldiği refahın en güzide devşiricileri olmalarına rağmen hem de..
Bu, adeta bir strateji halini aldı bu güruhta..
AK Partilileri, ‘’işte AKP’liler’’ diye aşağılayıp, makam-mansıb ve dahi ihale devşirmeye gelince, ‘’eski dostlar’’ bestesine sarılanlar bunlar..
İşte burada film kopuyor..
Şu can alıcı soruların, artık açıkça ve yüksek sesle cevaplandırılması gerekiyor:
1-Milli Görüş Teşkilatı, Saadet Partisi’nin emrinde midir?
2-Saadet Partisi denince Milli Görüş’ü; Milli Görüş denince Saadet Partisi’ni mi anlamamız gerekir?
3-Milli Görüş Teşkilatları, neden AK Parti Teşkilatları ile birliktelik ilanında bulunmuyorlar?
4-Milli Görüş Teşkilatları’nın 16 Nisan Referandumu’nda kullanacakları oy nedir?
5-Milli Görüş Teşkilatları, aynı geleneğin içinden gelmelerine rağmen, Saadet Partisi’nin AK Parti ile ilgili politika ve söylemlerini tasvip ediyor mu?
Bu soruları çoğaltmak mümkün..
Milli Görüş yöneticilerinin, artık yol ayrımında olduklarını bilmeleri gerekir.
Bu referandum, asrın referandumudur.
Yemi buradan yiyip, SP’nin (dolaylı olarak da CHP’nin) kafesine yumurtlamayı bırakın artık..
Ümmetin makus talihinin yenileceği bu zorlu mücadele, sizin için de bir milad olsun..
Ya şimdi haykırın olması gerekeni..
Ya da…
