Türkiye'nin sıkıntılarını, üstesinden gelmek zorunda kaldığı tehditleri, ödemek zorunda kaldığı bedelleri sadece Türkiye'ye bakarak, sadece içeriye yoÄŸunlaÅŸarak, ülke içine hapsederekgöremezsiniz.Â
Verilen mücadeleyi, gösterilen direnci, karşımıza dikilen terör koalisyonunu, yeni Türkiye'nin kurucu aklının ve iradesininönündeki engelleri, bu tarih yapıcı rol ve öncülüğü tasfiye etmek için ardı ardına servis edilen çokuluslu saldırıları sadece Türkiye'nin zaaflarına indirgerseniz, zayıflığı gibi algılarsanız, içeride ve dışarıda bu yönde pazarlanan söylemlere teslim olursanız, zihinlerinizi ve düşüncelerinizi bu uÄŸursuz kampanyaya teslim ederseniz büyük bir yanılgı içine düşer, bu ülkeye haksızlık etmiÅŸ olur, tarihi kaçırırsınız.Â
Son üç yılda bir asra bedel geliÅŸmelere tanık olduk. Ãœlkenin siyasi tarihinde, toplumsal kimliÄŸinde, tarih bilincinde büyük deÄŸiÅŸimler, gelecek kavgasında şaşırtıcı, baÅŸ döndürücü bir hız, mücadele, hesaplaÅŸma yaÅŸadık. Bir yeniden diriliÅŸ, varoluÅŸÂ mücadelesine girdik. Biz ayaÄŸa kalktıkça başımıza vuran, sürekli yerde kalmamızı dayatan bir uluslararası irade ile mücadele ettik.Â
Bizi tarih dışına itmek istediler
20. Yüzyıl'ın baÅŸlarında dalga dalga topraklarımıza yayılan o saldırıların hemen aynısı 21. Yüzyıl'ın ilk çeyreÄŸinde yeniden baÅŸlatıldı. Irak'ta olanların, Suriye'de olanların, coÄŸrafyamıza yönelen güvenlik politikalarının, askeri müdahalelerin, iç savaÅŸ senaryolarının, etnik ve mezhep savaÅŸları projelerinin tamamı iÅŸte o büyük istilanın parçalarıydı.Â
Her savaÅŸ, her saldırı, tehditleri daha yakınımıza, Türkiye içlerine taşımanın provalarıydı. Öyle de oldu.. Türkiye'nin sınırlarını tartışmaya açmak istediler. Åžiddeti evlerimize, sokaklarımıza, ülkemizin ÅŸehirlerine yaymak istediler.Â
Ankara'nın merkezinde, Ä°stanbul BoÄŸaziçi'nde iÅŸgal ve iç savaÅŸ denemeleri yaptılar. Tanklarla, uçaklarla milletimize, ülkemize saldırdılar. Türkiye'nin büyük yürüyüşüne emek veren herkesi yok etmek istediler. Kurucu aklı, iradeyi, ona destek veren kitleleri tarih dışına itmek istediler.Â
Üç ülke de devre dışı bırakılacaktı
BeÅŸ yüz yıldır bizim olan Ä°stanbul'u Anadolu'dan koparmak için Endülüs'e yaptıklarının bir benzerini hayal ettiler. Birkaç yıla yüzyılların hesaplarını sığdırdılar. 15 Temmuz'u dar bir darbe senaryosu olarak algılayanların, 15 Temmuz sonrası için planlananların çok daha vahim olduÄŸunu bilmeleri gerekiyor.Â
Suriye-Irak sınırından saldırı için ortam hazırdı, terör güneyi zaten saldırılara hazır hale getirmiÅŸ, Suriye-Irak içlerindeki güçlere bu gizli görevlendirme zaten yapılmıştı. İran'la, iki ülkeyi de imha edecek bir savaşın altyapısı hazırlanmıştı. Rusya ile, açıktan çatışma ortamına zaten sürülmüştük. Senaryo ince ince planlanmıştı. Senaryonun hedefinde Türkiye kadar Ä°ran ve Rusya da vardı.Â
'Üçüncü Dünya Savaşı' 15 Temmuz'da başlayacaktı
15 Temmuz başarılsaydı muhtemelen o çok sözü edilen Üçüncü Dünya Savaşı'nın fitili ateşlenmiş olacaktı. Batı dünyası, kendi içindeki krizlere bakmadan, sorunlarla yüzleşmeden dünyayı ateşe verecek yangını Türkiye'den başlatmış olacaktı.
Bu öyle bir hesaptı ki, bir hareketle birden fazla ülke savaÅŸa sürüklenecek, belki yüzlerce yeni örgüt ortaya çıkacak, bütün coÄŸrafyayı kasıp kavuracak, sonsuz çatışmalar Rusya'dan, Pakistan'dan, Ä°ran'dan Yemen'e, Suudi Arabistan'a, Orta ve Kuzey Afrika'ya kadar yıldırım hızıyla yayılacaktı.Â
15 Temmuz'un bu yönü hiç anlaşılamadı, tartışılmadı. Bu nasıl bir senaryoydu, nasıl bir plandı, nasıl bir hesaptı, coğrafyayı ve dünyayı nerelere sürüklemek istiyorlardı, neden ABD'den hemen bütün Avrupa ülkelerine kadar herkes destekledi, neden bu ülkeler Gülen ve teröristlerine bu kadar sahip çıktı, hâlâ yeterince sorgulanamadı.
O gece aslında bir tarih değişti
Mesele Gülen ve çetesi deÄŸildi. Bütün Batı dünyasının bir örgütün arkasında hizalanması diye bir gerçek yoktu. FETÖ'ye, PKK'ya, diÄŸer bütün örgütlere verdikleri bu destek, onları öncü kuvvetler gibi ülkelerimize, topraklarımıza, insanlarımıza saldırtmaları o büyük hesabın ürünüydü. Onlar birer tetikçiydi, silahtı, kurÅŸundu ve bu silahları kurÅŸunları bitene kadar kullanacaklardı.Â
Bu yüzden 15 Temmuz saldırıları Birinci Dünya Savaşı'ndan sonraki ikinci büyük saldırı dalgasıdır. Yüz yıl sonra Türkiye'ye, coÄŸrafyayı paramparça edecek, savuracak, etnik ve mezhep savaÅŸlarına boÄŸacak ve belki bir yüzyılını daha yok edecek saldırının ilanıydı.Â
Bu yüzden 15 Temmuz direnişi tarih değiştiren bir mücadeledir. Sadece Türkiye tarihinde değil, insanlık tarihinde de derin izlerbırakacaktır. Bir gecede dünya tarihinin en büyük kaos senaryolarından biri boşa çıkarılmıştı. Milletlerin ve ülkelerin de kaderi vardır. Bize bu kader yazılmıştır. O gece ilahi kader tecelli etmiş, yüzbinler sokaklara akmış, dünya tarihinde görülmemiş bir sahne ortaya çıkmıştır. Milletimiz aslında bir dünya savaşının başlatılmasına dair o büyük planı bozmuştur.
Dünyanın bütün fay hatları hareketlendi
Siz siz olun, Türkiye'nin bu mücadelesini küçümsemeye, sulandırmaya kalkanların yeni yeni operasyonlarına kulak asmayın hatta onların alnını karışlayın. Siz siz olun, sanki böyle bir ÅŸey olmamış gibi, meseleyi Türkiye'nin beceriksizliÄŸiymiÅŸ gibi, içerideki dar-küçük kavgalarının ortaya çıkardığı sorunlarmış gibi, hak-hukuk meselesiymiÅŸ gibi, kötü yönetim kriziymiÅŸ gibi gösterenlerin sesini duymayın.Â
Gezi olaylarından bu yana yaÅŸadığımız bütün geliÅŸmeler birer çokuluslu müdahale iken, Türkiye'ye açıktan saldırı iken, Türkiye'yi devirerek bütün coÄŸrafyayı lime lime etme planının ürünüyken bu saldırıların kaynağını Türkiye içinde aramak tam bir körlüktür.Â
Biraz tarihe bakan, biraz geçmiÅŸi kurcalayan herkes, dünyanın nasıl bir hesaplaÅŸma içine girdiÄŸini, eski dosyaların açıldığını, bazı ülkelerin emperyal geçmiÅŸlerini bugüne taşıdığını, bazı ülkelerin kendini korumak için savunma kalkanlarını güçlendirdiÄŸini, geleceÄŸin dünyasını ÅŸekillendirmeye ÅŸartlanan Batı dünyasının yeryüzünün bütün bölgelerine müdahale ettiÄŸini, dünyadaki bütün fay hatlarının hareketlendiÄŸini görecektir.Â
Artık küçük hesapları, sığ tartışmaları bırakalım..
Artık küçük tartışmaların, çıkar kavgalarının, dar alanda kavgaların deÄŸil, büyük hesapların görüldüğü bir tarih dilimine geçtik. Bu yüzden Osmanlı tarihine bakmadan, Birinci Dünya Savaşı dönemini irdelemeden, Anadolu üzerinde düşünmeden, Ä°slam-Batı iliÅŸkilerini hakkıyla sorgulamadan, Türkiye'nin yeniden ayaÄŸa kalkmasının neleri deÄŸiÅŸtireceÄŸini sorgulamadan yaÅŸadıklarımızı anlama ÅŸansı kalmamıştır.Â
Günübirlik cümlelerin, sığ atışmaların, mahalle kavgalarının deÄŸil, ülkeler düzeyinde, bölgeler düzeyinde tartışmalara atılmanın zamanıdır. Büyük sözler söyleme, cesur cümleler kurma zamanıdır. 15 Temmuz'da, bir gecede Ä°stanbul'u bile tartışmaya açabilenlerin, Batı sistemi içine entegre olduÄŸuna inanılan Türkiye'yi gözden çıkarabilenlerin, bunu o gece açıktan ilan edenlerin daha neler yapabileceÄŸini, yapmak istediÄŸini iyi hesaplamak gerekmektedir.Â
Mezhep savaşı, coğrafyayı yok edecek nükleer tehdittir
Afganistan iÅŸgali ile Orta Asya'nın kapısını ele geçirenlerin, Irak iÅŸgaliyle Mezopotamya'nın kalbine yerleÅŸenlerin, yüzlerce örgütü kurup yöneterek coÄŸrafyamızı sonsuz öfkeye ve intikam duygusunaesir edenlerin daha neler yapabileceÄŸini, gözlerinin ne kadar dönmüş olabileceÄŸini hesaplamak zorundayız. Pakistan'dan Yemen'e kadar bütün bölgede mezhep savaÅŸları gibi bir nükleer gücü ellerine geçirenlerin, bu gücü bütün mezheplere karşı kullananların kurduÄŸu tuzaklara nasıl düşebildiÄŸimizi sorgulama vaktidir.Â
17-25 Aralık'tan bu yana Türkiye içinde yoÄŸunlaÅŸmamız bir zorunluluktu. Onlarca yıldır Türkiye içine yerleÅŸtirilen, yıllarca desteklenen ve büyütülen, ilk müdahale için uyutulan yapılar, çevreler, kiÅŸiler harekete geçirilmiÅŸ, Türkiye'nin mecbur bırakıldığı o dar alandan çıkışı engellenmeye çalışılmıştı. Dışarıdan ve içeriden aynı yapı, aynı güçler saldırıya geçmiÅŸti. Ülkenin ayakta durması, çok büyük mücadeleler vermesi gerekiyordu ve bu verildi. Hâlâ da mücadele devam ediyor. Ama Türkiye, içeriyi temizleyerek, o iÅŸgal artıklarını tasfiye ederek dış müdahale alanlarını büyük ölçüde kapattı, kapatmaya çalışıyor.Â
Onlar bizden daha büyük krizlere sürüklenecek..
Biraz kafamızı kaldırdığımızda meselenin sadece biz olmadığımızı anlayacağız. Avrupa'ya, Amerika'ya, Asya-Pasifik bölgesine baktığımızda dünyanın derin bir savrulmaya tutulduÄŸunu, uluslararası sistemin iflas ettiÄŸini, uluslararası sözleÅŸmelerin ve teamüllerin anlamsızlaÅŸtığını, siyasi ve ekonomik krizlerin bütün dünyayı yoklamaya baÅŸladığını, merkez güçler arasındaki örtülümücadelenin açık savaÅŸa dönüşmesine çok az kaldığını göreceÄŸiz.Â
Türkiye'ye, coÄŸrafyamıza ardı ardına müdahalelerde bulunanların bizden daha derin krizlere yuvarlanmak üzere olduklarını göreceÄŸiz. Onların agresiflikleri bu yüzden. Saldırganlıkları krizlerini baÅŸka ülkelere ihraç etme, ganimetten daha çok pay alarak kendini kurtarma derdinden.Â
Bu yüzden birkaç yıldır içeriye kapandık. Şimdi, ekonomik kriz senaryoları aynı çevreler tarafından servis edilirken, istihbari, askeri, etnik ve kültürel saldırılardan sonra ekonomiyi çökerterek teslim alma senaryosu uygulanırken dünyada neler olup bittiğine bakacak halimiz yok gibi. Ama öyle değil. Dünyanın bütün sorunları Türkiye'de değil. Çok daha büyük bir tehlike küresel ölçekte yayılıyor, büyüyor.
Kriz Türkiye'de değil, Batı'nın kendi içindedir
Kimsenin kimseye, hiçbir ülkenin bir başka ülkeye operasyon yapacak hali yok aslında. Her ülke kendi zaaf alanlarını daraltmaya, zayıflıklarını gidermeye, içeride yaşadığı krizleri yeni düşmanlar yeni korkular üreterek örtmeye ve ülke dışına, bölge dışına ihraç etmeye çalışıyor.
Biraz dikkatlice küresel ölçekte gerilim haritasına bakarsanız, bu merkezlerin, güçlerin kendilerinin operasyona açık hale geldiğini, birbirlerine müdahalelere başladıklarını, zayıflıklarının öne çıktığını, kırılganlıklarının daha hassas hale geldiğini göreceksiniz.
ABD ve Avrupa'yı ele geçirmek üzere olan faÅŸizm dalgalarıdünya için büyük tehdit oluÅŸturuyor evet ama kendileri için daha büyük tehditler içeriyor. Çok yakında bu ülkelerin ortak alanları daraltıp kendi ulusal hesaplarına yöneleceÄŸini, bunun da eskiden olduÄŸu gibi, yeni çatışma alanları oluÅŸturacağını, yeni dalga ekonomik krizlerin bu merkez ülkeleri vuracağını, güvenlik politikalarına, çatışma senaryolarına sarılacaklarını, içeride sosyal ayrışmaların derinleÅŸeceÄŸini hatta patlamalara yol açacağını söylemek sansasyonel bir düşünce deÄŸildir.Â
Yeni büyük savaş yine onların evinde patlar
Onlar yüzyıllardır sömürge paylaşımı için kendi alanlarında çok büyük savaÅŸlar verdi. Yine öyle olacak. Dünyayı paylaÅŸma hırsıyla her yeri talan edenlerin ganimet savaşı yine onların topraklarında büyük savaÅŸlara neden olacak. Bu bir temenni deÄŸildir. SessizliÄŸi takip edenler, Batı dünyasını dikkatli izleyenler, ortak ideallerin aşındığını, ayrışmaların baÅŸladığını göreceklerdir.Â
Türkiye elbette kendi mücadelesini verecektir. Tanklara karşı da ekonomik kriz operasyonlarına karşı da, bölgemizi saran mezhep savaÅŸları senaryosuna da direnecektir. Aslında biz, daha büyük krizlere erkenden hazırlanmaya baÅŸladık. Gezi olaylarından bu yana hazırlık yapıyoruz, direncimizi güçlendiriyoruz, onlarca yıldır bugünleri bekleyen içerideki istihbarat aparatlarını temizliyoruz.Â
Kritik eşiği aşmadan Türkiye'yi durdurmak!
Ne yaparlarsa yapsınlar, ne tür senaryolar uygularsa uygulasınlar, artık karşılarında zayıf bir ülke göremeyeceklerdir. Türkiye bu yönüyle birçok Avrupa ülkesinden çok daha güçlüdür, dayanıklıdır, geleceÄŸe hazırlıklıdır. En büyük savunma kalkanımız da, yüzlerce yıllık hesapları yeniden hatırlamamız olmuÅŸtur.Â
Siz siz olun, meselenin Türkiye içinde olmadığını, Türkiye'den kaynaklanmadığını, doÄŸrudan dışarıdan saldırılara direndiÄŸimizi bilin. İçeride kim bunun aksini söylüyorsa büyük oranda baÅŸka bir ajandanın, senaryonun pazarlamasını yapıyordur ve onlara çok dikkat edin. Ne büyük mücadele verdiÄŸimizi, bu mücadelenin bizi güçlendirdiÄŸini, geleceÄŸe hazırladığını bilin.Â
Yeni bir tarih yazılıyor ve biz bu tarihin kazananları olacağız. Onlar Türkiye'yi artık yönetemedikleri için saldırıyorlar. Bir süre sonra hiçbir şey yapamayacaklarını biliyorlar. O kritik eşiği aşmadan Türkiye'yi durdurmaya çalışıyorlar. Ama çok az zamanları kaldı. Eşik aşılmak üzere.. İşte o zaman yapabilecekleri hiçbir şey kalmayacak. Bizler onların krizlerini, açmazlarını, çaresizliklerini seyrediyor olacağız…
Sabır, kenetlenme, o büyük yürüyüşte adımları hızlandırma vaktidir!