Taha Kılınç
Zilhicce'nin fazileti
Kurban nisabına malik olanın zaruretsiz kurban kesmemesi günah olur. Kurban kesmesi vacibken, içindekilerin kurban kesmediği ev, inleyerek, sahibine beddua edip, (Kurban kesmediğin gibi Cenab-ı Allah sana iyilik yapmayı nasip etmesin!) der. O ev, o yıl belalara duçar kalır. Kurban kesenin evi ise memnun olur, sahibine hayır dua eder. Bu bakımdan kurban kesmeyi bir nimet bilmeli! Kurban kesen Müslüman, kendini Cehennemden azat etmiş olur.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Cimrilerin en kötüsü [vacib olduğu hâlde] kurban kesmeyendir.) [S.Ebediyye]
(Hâli vakti yerinde olup da kurban kesmeyen, namaz kıldığımız yere gelmesin!)[Hakim]
(Kurbanın postunun her kılına ve her parçasına bir sevab vardır.) [Hakim]
(Kurbanlarınız, semiz olsun. Onlar, Sıratta bineklerinizdir.) [Zâd-ül mukvin]
(Kurbanın derisindeki her tüy sayısınca size sevab vardır. Kanının her damlası kadar mükâfat vardır. O sizin mizanınıza konacaktır. Müjdeler olsun!) [İbni Mace]
(Kurbanlarınızı gönül hoşluğuyla kesin; çünkü hiçbir Müslüman yoktur ki, kurbanını kıbleye döndürüp kessin de, bunun kanı, boynuzu, yünü, her şeyi kıyamette kendi mizanına konan sevabı olmasın!) [Deylemi]
(Sevab umarak kurban kesen, Cehennemden korunur.) [Taberani]
(Kurban bayramında yapılan amellerden Allahü teâlâ katında kurban kesmekten daha kıymetlisi yoktur. Daha kanı yere düşmeden Allahü teâlâ, onu muhafaza eder. Onunla nefsinizi tezkiye edin, onu seve seve kesin!) [Tirmizi]
(Kurbanların en hayırlısı boynuzlu koçtur.) [İbni Mace]
(Ya Fatıma, kurbanının yere akacak ilk kan damlasıyla geçmiş günahların affedilir.) [İ. Hibban]
(Kesilen kurban, Kıyamette, etiyle, kanıyla 70 kat büyüyerek mizana konur.)[İsfehani]
“Allahü teâlânın yollarda gezen, zikir ehlini arayan melekleri vardır. Onlar, Allahü teâlâyı zikreden (anan) bir cemâat (topluluk) bulunca, birbirlerine, aradığımız işte buradadır, geliniz diye seslenirler. Melekler bu zikredenleri, dünyâ göğüne kadar kanatlarıyle çevrelerler. Allahü teâlâ, onların durumlarını meleklerden daha iyi bildiği halde, meleklere: Kullarım ne söylüyorlar, diye sorar. Melekler: Seni tesbih ve tenzîh ediyorlar, Allahü ekber diyerek seni ta’zim ediyorlar, sana hamd ve sena ediyorlar, derler. Allahü teâlâ: Bu kullarım beni gördüler mi ki, böyle beni tesbîh ve tekbir ediyorlar, buyurunca melekler: Hayır, vallahi seni görmezler, derler.Kullarım beni görseler ne yaparlar? Onlar seni görseler, ibâdet ve kullukları, ta’zîmleri, hamd etmeleri ve seni tesbih etmeleri daha çok olurdu. Kullarım benden ne diliyorlar? Cennet istiyorlar. Onlar Cenneti görmüşler mi? Hayır yâ Rabbî! Vallahi onlar asla Cenneti görmemişler. Cenneti görseler ne yaparlar? Cenneti görmüş olsalardı, ona karşı arzu ve istekleri daha çok olurdu. Bunlar Allahü teâlâya niçin sığınıyorlar? Cehennemden sığınıyorlar. Cehennemi görmüşler mi? Vallahi görmediler. Ya görselerdi? Eğer Cehennemi görselerdi, ondan daha fazla kaçar ve pek çok korkarlardı. Allahü teâlâ: Ey meleklerim, sizi şahit kılarım ki, zikir yerinde bulunanların günahlarını af ve mağfiret ettim, buyurur. Bunun üzerine melekler: Yâ Rabbî! Falanca, onlardan değildir. O zikir için değil, şahsî bir işinden dolayı gelmişti, derler. Allahü teâlâ: Onlar öyle olgun kimselerdir ki, onlarla beraber onlar şakî olmazlar, iyilerden olurlar, buyurur.”
Hasan-ı Basrî "radıyallahü anh" hazretleri buyurdular ki;
Kötü huylu olan kendine eziyet eder.
Hasan-ı Basrî'ye "radıyallahü anh" güzel ahlâktan sorulduğunda: "Güzel ahlâk; güler yüz, tatlı söz, iyilik yapmak ve kötülük etmemektir." buyurdu.