Abdurrahman Dilipak
Yok canım, o kadar da değil!
Kötümserler ve iyimserler arasına sıkışıp kaldık. Ya hu, aslında bu işler hep böyledir. İyilikler ve kötü günler gece gündüz gibi birbirini izler. Mevsimler gibidir hayat..
Her şey hiçbir zaman yolunda gitmeyecektir, hiçbir şey hiçbir zaman hep kötü de olmayacaktır. Kimileri hep kötüleri görecek/gösterecek, kimileri hep iyileri..
Hani sabredenlerden, şükredenlerden olacaktık..
Her zengin iyi, her yoksul kötü de değildir. Ya da her zengin kötü, her yoksul iyi de değildir. Yoksulluk ya da zenginlik tek başına çok fazla bir şey ifade etmeyebilir. Her ikisi de bir afet ya da nimet olabilir..
Mallarımız, anlarımız, sevdiklerimiz bizim için bir fitne olabilir.. Allah bizi mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir.
Allah, Hz. Ali’ye ilim ve cesaret verdi. Ehl-i Beyt’in kaynağı oldu, ama Allah ona kamil bir iktidar vermedi. Hz. Ebu Zer’e ilim verdi ama servet vermedi. Hz. Süleyman’a servet ve iktidar verdi ama evlat vermedi.
Servete sahip olan o kadar çok zalim adam var ki. Ya da iktidar sahibi.. Servet ve iktidar bir kişide akıl ve imandan daha fazla ise o bir helak sebebidir.
İktidar sadece iktidar sahibinin akıl ve çabasının eseri değildir. Bir imtihan olarak değerlendirilmesi gerekir. Ya da bazen toplumun liyakati esas belirleyici bir rol oynayacaktır.
Kadere, rızka, ecele hükmeden Allah’tır. O kadir-i mutlaktır. Hz. Eyyub’un başına gelenler başlı başına ibret vesilesidir. Zamanının en zengin kişisi idi, sonra en yoksul kişisi oldu, ardından tekrar eski servetinin iki katı bir güç ve servetin sahibi oldu. Oysa o hep aynı kişi idi.
Hz. Nuh oğlunu, Hz. İbrahim babasını, Hz. Lut karısını kurtaramadı. Onlar, onlara laf anlatamadılar. Hz. Salih kavmini ikna edemedi. Ama Hz. İbrahim tek başına hidayete erdi. Firavunun sarayında bir Hz. Musa, bir Hz. Harun, bir Hz. Yuşa, bir Hz. Asiye vardı. Firavunun karısı bizim annemiz oldu.
Daha çocuk yaşta kuyuya atılan Yusuf, tuzlu su kuyusunda yalnız başına nasıl hak yoluna erdi dersiniz!
Bundan sonrası için her şeyin yolunda olduğuna inanmayın. “Yok canım o kadar da değil” deyin ve ekleyin “Görelim Mevlam neyler” deyin. Biri gelip size “her şey mahvoldu, gidişat felaket” der ise de inanmayın, yine aynı şekilde “yok canım, o kadar da değil” deyin ve ekleyin “görelim Mevlam neyler” deyin.. Her geceden sonra bir sabah vardır. Her sabahın da bir gecesi vardır.
Bazı şeyler vardır ki, bakarsınız dua ile istenen bir belaya dönüşmüş. Neyi ihtirasla isterseniz o sizin için bir imtihana dönüşebilir.. Hayırlısını isteyin. Dualarınızı ihtiraslarınızın ortağı yapmayın. Şu konuda ciddi bir sorunumuz var, bizi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi, kadir-i mutlak bir Allahımız var ve O bizim için hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeyde hayır murat etmiş olabilir. İtiraf edelim ki, biz bilmeyiz Allah bilir!
Allah’ı kıyamete ya da iktidara zorlamak ya da bu konuda engellemek mümkün değil. O “la yüs’el”dir. Musibetlere karşı sabredenlerden ve direnenlerden, nimetlere karşı şükredenlerden ve infak edenlerden, paylaşabilenlerden olabilecek miyiz..
Hep bizim hakkımızda olan şerlerin değişmesini istiyoruz, ama kendimizi bir değiştirmek konusunda pek istekli değiliz. Oysa Allah, biz kendimizi değiştirmeden, bizim hakkımızda olanı değiştirmeyecektir.
Bakın, her şey çok kötü iken bile, kurtuluşa erenlerden, her şey çok iyiyken bile kaybedenlerden olabiliriz. Allah bizim ellerimiz ile şerleri hayra çevirebilir.. Biz hep bizim için hayır, iyilik istiyoruz, niye başkalarının hayrına Allah’ın bizi vesile kılmasını istemiyoruz mesela.. Hayrun nas men yenfeun nas. İnsanların en hayırlısı, insanlara hayırlı olandır.
Bakın Allah bir iyilik murat etmişse, onu isterse kâfir biri eliyle de yapabilir. Yani bize muhtaç değil. Hatta birileri bize karşı komplo kurduğunu zannederken Allah onun bu gayretini bizim için hayra döndürebilir.
Dua edelim Allah (cc) gönlümüzü genişletsin, iç huzuru versin bize, anlayışımızı keskin, ifademizi güçlü kilsin. Bize hakkı hak, batılı batıl göstersin, bizi nimet verdiklerinin yoluna iletsin, gazaba uğrayanların değil.
Selam ve dua ile..