

ABD ajanı Evanjelist papaz Brunson, siyasi ve askeri casusluk, FETÖ ve PKK terör örgütlerine üye olmamakla beraber örgüt adına suç işlediği gerekçesiyle 9 Aralık 2016 tarihinde tutuklanmıştı. Hakkında bu konularda hazırlanan iddianame İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilmişti. En son 18 Temmuz 2018 tarihli duruşmada tutukluğunun devamına karar verilmesine rağmen hastalığı gerekçesiyle ev hapsine alınmış hakkında yurt dışına çıkış yasağı getirilmişti.
Papaz Brunson’nun ev hapsine alınması karşısında ABD Dışişleri Bakanı Pompeo papazın serbest bırakılmasıyla ilgili Twitter’dan açıklama yaptı. Pompeo, “Türkiye’de Pastör Brunson’un hapishaneden ev hapsine taşınması ile ilgili geç kalınmış haberleri memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak bu yeterli değil. Brunson’a karşı inandırıcı bir kanıt görmedik.
Türk yetkililere bu davayı derhal adil bir şekilde çözmeleri için çağrıda bulunuyoruz” dedi. Bu sıra dışı gelişmenin ardından ekonomide dikkat çeken pozitif gelişmeler yaşandı. Rahibin adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasının hemen ardından dolar kurunda yüzde 1,12’lik bir düşüş yaşandı.
Piyasalar bu habere dikkat kesilmişken, Türk Hava Yolları’nın borsadaki hisseleri yüzde 14.40 değer kazandı. THY’de Ekim 2004’ten bu yana en büyük yükseliş kaydedilirken, Halkbank’ta da değer kazancı yüzde 16’yı aştı. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, ABD ve Çin arasında etkisi giderek artan ticaret savaşlarının gelecek yıl ve 2020 yılında Türkiye ekonomisine olumlu yansımasının olabileceği açıklamasını yaptı.
Evanjelist Protestan Papaz’ın cezaevinden çıkarılıp ev hapsine alınmasına rağmen Trump ve yardımcısı Mike Pence’nin ajan papaz Brunson’un serbest bırakılmadığı taktirde Türkiye’yi siyasi askeri ve ekonomik yaptırım uygulamakla tehdit etmeleri bu durumdan Dışişleri Bakanı Pompeo’yu ve Kongreyi bilgilendirmemeleri ABD’deki enteresan gelişmelerin bir devamı gibi görünürken diğer taraftan Brunson’un Siyonist Evanjelistler ve destekçileri açısından önemini de ortaya koymaktadır.
Zira ABD’de 6 Kasım 2018’deyapılacak Kongre ara seçimleri Başkan Trump ve Beyaz Saray ekibinin geleceğini çizecek. Kongre’de hem Senato hem de Temsilciler Meclisi’nde üstünlüğü bulunan Cumhuriyetçiler ve Trump’ın bu kez Demokratlar karşısında işleri zor gözüküyor.
Amerikan Kongresi 435 sandalyeli Temsilciler Meclisi ve 100 sandalyeli Senato’dan oluşuyor. Kongre seçimlerinde Temsilciler Meclisi’nin tamamı, Senato’da 33 koltuk yenilenecek. İstatistiklere göre Trump’ın destek oranı olan yüzde 38 ve bu rakam son 40 yılda bir başkanın ilk döneminde aldığı en düşük rakam. Köşeye sıkışan Trump’ın tek ümidinin Evanjelistlerin desteğini almak olduğu belirtiliyor.
Evanjelistler dünya çapında güçlü televizyonlardan, gazete ve yayınlardan, internet sitelerinden, video oyunlarından, sinema sektöründen ve kurgu-bilim romanlarından yararlanarak misyonerlik yapmaktadırlar. Bunun neticesinde Amerika’daki Evanjelist Protestanların sayısında ciddi bir artış gözlenmektedir. Evanjelistler 1987’de Protestan nüfusun yüzde 41’lik bir dilimini oluştururken, 2004’e gelindiğinde bu oran yüzde 54’e ulaşmıştır. Nüfusu 300 milyonu bulan Amerika’da Evanjelistlerin sayısı 100 milyonu aşmıştır.
Trump’n NATO liderler toplantısında Başkan Erdoğan ile verdiği samimi görüntülerden kısa bir süre sonra Evanjelist Papaz’ın serbest bırakılmaması durumunda Türkiye’yi yaptırımlarla tehdit etmesinin arkasında Başkan Yardımcısı Evanjelist Mike Pence mi var yoksa oy kaygısı ile mi hareket ediyor? Veya devlet içinde başka güç merkezleri mi Trump’ı kışkırtıyor? Hiçbiri değil. Trump’ın etrafını çevrelemiş ve kendisini yönlendiren Neocon-Evanjelik ve İslamofobik iki devlet dışı güç birliği bulunuyor.
Birincisi Neocon ve İslamofobların birlikte çalıştığı CSFB (Center for Security Policy) diğeri ise FDD (Foundation for the Defense of Democracies).
Burada Neoconlar lie Evanjelikler etkin. Bu iki örgütün CIA-Pentagon bağlantıları biliniyor. BAE Prensi Bin Zayed, danışmanı Muhammed Dahlan ve Washington Büyükelçisi Uteybe birlikte bölgeyi kaos, darbe politika ve stratejileriyle dizayn etmeye çalışıyorlar. Büyükelçi Uteybe, Washington DC’deki en etkili büyükelçi olarak tanımlanıyor.
ABD yönetimi ve düşünce kuruluşları ile çok iyi ilişkileri var. Özellikle Pentagon ile. Ayrıca Trump’ın damadı Kushner ile telefonda konuşacak kadar da yakın.
Uteybe, Kushner aracılığıyla Trump’a, diğer ilişkileriyle Pentagon’a ve medyaya ulaşarak bu kaos sürecini yürütüyorlardı. Uteybe’nin bir süre önce sızan e-maillerinde Washington merkezli Sarraf kumpasında bilirkişi olarak atanan FDD yetkilisi bazı isimlerin, Mısır’daki darbeye, 15 Temmuz’daki işgal ve darbe girişimine, Katar’daki ablukaya, Suriye’deki savaşa ve diğer tüm bölgesel meselelere dahli olduğu, fikirsel katkı sunduğu, strateji belirleyenlerden olduğu ve maddi destek sağladığı çok açık biliniyor.
28 Aralık’ta İran’da ekonomik taleplerle başlayan kısa zamanda birçok ile sıçrayan sokak terörü kısa sürede rejim karşıtı gösterilere dönüşmüştü. İran’a yönelik darbe senaryosu da FDD’de hazırlanmıştı.
Türkiye 18Temmuz’da olağanüstü hali sona erdirirken terör ve darbelere karşı ülkemizi 3 yıl boyunca koruyacak yasal önlemleri de alarak çıkarılan kanunlarla valilere geniş yetkiler vermişti. Haksız sayılmayız herhalde.