Abdurrahman Dilipak
Tarihten bugüne, bugünden yarına!
Geçen gün Ankara’daydım, Sebilürreşad’ın 109. yıl kutlamalarına katıldım. Orada yaptığım konuşmanın kısa bir özetini yazmak istiyorum bugün.
Bir önceki devlet olarak 600 yıllık geçmişi olan bir ülkede 100 yıllık kaç marka var. Ziraat Bankası, Danıştay, Hacıbekir Lokumları, Vefa Bozası filan. Birilerinin bunun üzerinde düşünmesi gerek. Bu tarih düşmanlığın, geçmişler böyle bir kopuşun arkasında sebeb ve gerçekler iyi sorgulanmalı.
Tarih, övgü ya da sövgü kitabı değildir. Tarih bir bilgi ve tecrübeler birikimidir. Tarihe küfredilmez ve tarihle övünülmez. Bize düşen “kökü mazide olan ati olmak”tır.
Peygamberimiz Miladi 632’de vefat etmişti değil mi?.
Söğüt’te kurulan beyliği kuran Osman Gazi (Doğumu 1258 Söğüt) 1324’de vefat etti. Peygamberimizin vefatından 625 yıl sonra doğdu ve 691 yıl sonra da vefat etti..
Fatih Sultan Mehmet (30 Mart 1432’de Edirne’de doğdu, vefatı 3 Mayıs 1481, Hünkâr Çayırı, Gebze). 1453’de İstanbul’u fethetmişti.
Fatih İstanbul’u fethedene kadar Gazi geleneğini sürdürdü. Fetih sonrası bildiğimiz Osmanlı devletinin temelleri atılmaya başlandı. Fatih, Roma’nın tarihi mirasının İslam’la çelişmeyen bürokratik kısmını aynen aldı ve bunun tepesine, Hz. Ömer’in Kudüs’ün fethindeki Millet sistemini yerleştirdi. Böylece tarihi ve kültürel mirası çok zengin güçlü bir devletin temelleri atıldı. Yeni medeniyet “Hikmet mü’minin yitik medeniyetidir” anlayışı ile hareket ediyordu ve alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti olmanın verdiği sorumlulukla evrensel bir nizam inşa ediyordu. Değil mi ki, “Doğu da batı da Allah’ındır” ve biz mecazi anlamda “Allah’ın yeryüzündeki halifeleri”yiz! En başından beri “İla-yı Kelimetullah” için çıkılan yolda yeni bir evreye geçiliyordu.
Dikkat ederseniz, Osman Gazi’nin vefatından Fatih’in vefatına geçen süre 157 senedir.
Şöyle düşünelim: Fatih’in İstanbul’a fethine kadar geçen süre gazi geleneğinin devamıdır. Devletin başkenti belli olsa da saray ya da devletin yönetildiği mekân ve bürokrasi henüz oluşmamıştır.
Osmanlı’da son zamana kadar sancak devlete ya da orduya değil, camiye emanet edilmiştir. Bir vakıf medeniyeti söz konusudur. Ordu bile sivildir. Yargı sivildir. Fatih İstanbul’da 28 yıl yaşadı.
Devletin bütün müesseseleri ile oluşması, kanunların yapılması, sarayın teşkil edilmesi, bürokrasi ve hiyerarşinin düzenlenmesi Kanuni döneminde oldu. Osmanlı İmparatorluğu’nun 10. padişahı ve 89. halifesi olan I. Süleyman (Kanunî Sultan Süleyman) 6 Kasım 1494’de doğdu; 7 Eylül 1576’da Zigetvar’da vefat etti. 1512’de tahta geçti.
Yani fetihten 59 yıl sonra tahta geçti. Kanuni, Fatih’in vefatından 31 yıl sonra tahta oturdu.
İstanbul’un Fethi’nden 265 yıl sonra, Kanuni’nin tahta geçişinden 234 yıl sonra 1718’de Lale Devri başladı. Osmanlı medeniyetinin altın çağı 234 yıl sürdü.
Osmanlı zenginleri sömürge yolu ile zenginleşen batıyı kıskanmaya başladı. Fransa’dan mürebbiyeler getirmeye başladık. Artık “dünyadan kâm alma zamanı”ydı.
1492’de Beni Ahmer Devleti’nin yıkılışı ile İspanya’daki 781 senelik İslâm egemenliği sona erdi.
Babür İmparatorluğu 1526 yılında Zahireddin Muhammed Babür tarafından Delhi’de kurulmuş, 1723’te Delhi ve Haydarabad şahlıkları olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
Varlığını 1858 yılına kadar devam ettirerek İngiliz sömürgeciliği neticesinde yıkılarak bugünün Hindistan devletinin alt yapısını teşkil etmiştir.
Kristof Colomb’un Amerika’ya yolculuğu 1492’dir. Ardından önce Amerika’nın ve Ardından Afrika’nın, daha sonra Asya’nın işgali gerçekleşecektir. Lale Devri ile fetret dönemi başladı.
Bazı tarihçiler 1299-1402’yi imparatorluk rüyası, 1402-1413’ü Teafiv-i Müluk 2. fetret devri, 1413-1520 arasını Cihan İmparatorluğu rüyasının hayata geçirilme hamlesi, diriliş 1520-1699 Şevket ve Azamet, Heybet 1699-1918 çözülme dönemi olarak görür, 1918 sonrası ise inkıraz dönemidir..
Ve 1839 Tanzimat. Osmanlı’nın “Glasnost ve Perestroyka”sı. Daha doğrusu bu Rusların Tanzimatıydı. İstanbul’un fethinden yaklaşık 400 yıl sonra başımıza bu felaket geldi. Devlet eliyle batılılaşma dönemi başladı. Halk bunun için 2. Mahmud’a “Gâvur Padişah” dedi. 1908’de İttihat Terakki belasına çattık. İttihatçılar 1912 yılında “Müslümanların halifesi”ni Selanik’e, Yahudi bir iş adamının evinde mecburi iskâna tabi tuttular. Bu tarih, sonun başlangıcı idi. Sonrasını biliyorsunuz. 1919, 1920, 1923 ve şimdi Cumhuriyetin 100. yılı, 2023’ü bekliyoruz.
Peygamberimizin vefatından Osman Gazi’nin vefatına 691 yıl vardı. Osman Gazi’den Fetih’e 157 yıl. Fetihten Kanuni’ye 31 yıl. Kanuni’den Lale Devri’ne 234 yıl. Lale Devri’nden Tanzimat’a 121 yıl. Tanzimat’tan İttihat Terakki’ye 74, İttihat Terakki’den Cumhuriyete 15 yıl. Ve 2023’de Cumhuriyet’in 100.yılı. Yani 1953, fethin 500. yılı olduğuna göre, takvimler 2023’ü gösterdiğinde fethin 570. yılı olacak. Osman Gazi’nin vefatından Fatih’in doğumuna geçen süre 138 sene idi. Yani fetihten sonra 2023 tam da 708 yıl yapar. Fetih sanki zamanın tam ortasında bir yerde.
Burada ilginç bir ayrıntı da, Sebilürreşad tam da Gaspıralı İsmail ve Yusuf Akçuralı’nın sözünü etttiği “3 tarzı siyaset” tartışmasının ortasında “İslamlaşma”yı temsil ediyor. Bu İslamlaşma, kavmiyetçiliğe şiddetle karşı olmakla birlikte ne kavim gerçeğini, ne de yenileşmeyi reddetmiyor, yani taklitçiliğe, başkalaşmaya karşı. Bu tartışmanın bu başlıkla sunulması yanlış aslında. Akif, Arnavut kökenli bir Müslümandır ve İstiklal Marşımızın şairidir. Batının bilim ve teknolojisine de karşı değildir. Çünkü “hikmet müminin yitik malıdır” ve nerede bulursa alır. Sonuçta “doğu da batı da Allah’ındır”.
Sebilürreşad dergisi, “Asrın idrakine İslam’ı söyletmek” için çıktığı yolda, geçen gün Ankara’da 109. yılını kutladı. Sebilürreşad, Osmanlı’nın yıkılışını ve Cumhuriyetin kuruluşunu gören 2 dünya savaşına şahidlik eden bir dergi.
Bu vesile ile dünden bugüne tarih içinde bir yolculuğa çıkalım istedim. Selam ve dua ile..