Abdurrahman Dilipak
Sıcağı sıcağına..
Şimdi hemen kollar sıvanmalı ve kazanılan büyük başarının kalıcı hale gelmesi için çalışmaya başlanmalıdır.
Şunu görelim, bu iktidarın en büyük eksikliği ciddi ve tutarlı bir muhalefete sahip olmaması. Mevcut muhalefet, muhalefet yapmak için muhalefet yapan, iktidarın her dediğine karşı çıkan bir baş belası.
Bu seçimde SP’nin oylarının üçte ikisi AK Parti’ye gitti. MHP’nin oylarının üçte biri AK Parti’ye gitti. HDP’nin oylarının dörtte biri AK Parti’ye gitti. CHP oyunu ve milletvekili sayısını az miktarda artırsa da, bugün seçim olsa CHP’den en az 2 puan AK Parti’ye gider..
Bu seçim sürecinde yaşanan, söylenen, yazılan o kadar çok şey oldu ki, gençler ve insanlar ilk kez sahip oldukları, kaybedecekleri şeyler hakkında bilgi sahibi oldular.. Yani süreç çok açıklayıcı ve öğretici oldu.
Bu sonuçlar; İslam coğrafyasında ve mazlum milletler coğrafyasında inanılmaz bir sevinç ve coşku patlamasına sebeb oldu.
Şimdi ilk yapılması gereken içeride ciddi bir arınma ve hemen ardından yeniden yapılanma.. Hedef büyütülmesi gerek. Herkesin bu süreçte yerini belirlemesi gerek.
Vaatler hızla yerine getirilip yeni ufuklara yelken açmak gerek.
Bu sonucu hazırlayan seçmen profilinin iyi incelenmesi gerek.. Bunların kalıcı hale getirilmesi ve bu profilin ciddi anlamda rehabilite edilmesi gerek.. Bu insanlara siyasi bir şuur kazandırılması gerek. Eğer bu anlamda bir şuur toplumda hayat bulmazsa bu oylar geldiği gibi gider de..
Bu başarıyı küçük hesaplara feda etmemek gerek.. Birileri bu başarıyı kişisel rant ve itibar hesaplarına kurban etmek isteyecektir. Birileri kraldan fazla kralcı kesilecektir. Bunlara dikkat etmek gerek. Birileri bu başarının sebebinin kendisi olduğunu söyleyecek, diyet isteyecektir. Birileri bu gücü başkasına kaptırmak istemeyecektir. Onun için kadrolaşma adı altında derin hesaplar içine girecektir.. Yani şeytan boş durmayacak..
Bu başarıyı birileri kendine maletmemeli. Karun kıssasına bakmak gerek.. Bu; Allah’ın bir nimeti, bir ikramdır. Bir lütuftur. Bu konuda eğer şükrünüzü eda etmezseniz, insanlığa borcunuzu ödemez iseniz bu başarı tersine dönebilir. Yani rey kimsenin tapulu malı değil.
Başından beri AK Parti’nin psikolojik bir üstünlüğü vardı. Bugün bu güven düne göre çok daha yüksek. Bugün seçimi yenileyin, AK Parti çok rahat bir şekilde % 50’yi geçer.
AK Parti’nin fabrika ayarlarına değil, geçen zamandaki tecrübelerden de yararlanarak, gelecek için, iki gününü birbirine eş kılmadan yeniden yapılandırması gerekir. Hedef büyütmesi gerekir..
Galiplere tevazu gerekir.. Kararlılık ve cesaret gerekir.
AK Parti gençlik konusuna özel ve ayrı bir ağırlık vermesi gerek. Üniversitelerde etkin olmak gerek. Baro, oda, birlik gibi meslek örgütlerindeki başarısızlığın arkasında bu konudaki yetersizlik sözkonusu.. Sosyal medyada etkin kesim bu kesim.. Yaşlı nüfus azalırken bu kesim artıyor.. Bu kesimin daha çok sesi çıkıyor ve aktif, daha etkili.. Gençlik bir destek unsuru değil. 18 yaşındaki gençler oy kullanıyor artık.
Kadınların da siyasetteki rolünü yeniden tanımlamak gerek. Sivil alanın ve siyasal alanın iyi tanımlanması ve arasındaki ilişkinin de yeniden düzenlenmesi gerek.. Ekonomi ve politika arasındaki ilişkinin de yeniden gözden geçirilmesi gerek..
Bakın iktidar balı çok sinek toplar. Bunları toplamak kolay, ama dağıtmak zordur. Takva ve cemaatçilik onlar için makyaj malzemesidir. Kaz gelecek yerden tavuk esirgemeyen iyi gün dostlarına itibar etmeyesiniz sakın. Zirvede durmak, oraya tırmanmaktan daha zordur bazen..
Rakipleriniz köşeye sıkıştı. Korku ve panik içindeler, rekabeti düşmanlığa döndürebilirler. Daha da saldırganlaşabilirler.
Hepsinden önemlisi, Allah’a vereceğiniz hesabın düzgün olması. Zaferin yalnız Allah’tan olduğunu unutmamanız. Her külfetin bir nimeti olduğu gibi, her nimetin bir şükrü ve imtihanı olduğunu hiç aklımızdan çıkartmamamız gerek. Bunu unutursak, servet de, iktidar da, evlat da dua ile istenen belaya dönüşür.
Çevrenizdeki insanlara dikkat edin.. Dün iyi olanlar, bu güç ve servet karşısında dönüşebilir. Siyaset dönüştürür, önce de kendine sahip olanı dönüştürür. Kişi kendi nefsine de güvenmemeli. Siyaset güven değil, denetim temelli bir meslektir. Hz. Ali’nin makamının kapısı yoktu. Bunun mecazi anlamı, politikacı dediğin adam camdan evde oturuyor, yani açık ve şeffaf olması gerekir büyük ölçüde. Söz ve eylemlerinin denetlenebilir olması gerekir. Ben şimdiden bunları tekraren, bir kez daha hatırlatayım da..
Ve siz ey oy veren, vermeyen arkadaşlar, siz de gözünüzü açın ve yetkisini sizden alan ve size hesap veren, verecek olan bu içinizden birilerince yönetilen, “sizden olan” iktidara, vekaletlerine sadık kaldıkları sürece uyun. Masiyette zaten itaat yoktur. Kula kulluk da yoktur.
Bu arada; yeni yasama döneminin arefesinde, parlamentoda erkeklere el uzatmayan başı örtülü milletvekilini ve yargıda ilk başörtülü yargıcı kutluyorum ve kendilerini selamlıyorum.
Selam ve dua ile.