Abdurrahman Dilipak
Seferberlik ilanı
Halep’in düşmesi ile bölgede yeni bir dönem, yeni bir süreç başlıyor. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve bu sürecin geri dönüşü de..
Bugün, düne göre bir dünya savaşına daha yakınız.
Bugün İran’ın Sünni dünyada bütün itibarının sıfırlandığı bir gündür..
El Bab, Rakka, bunlar diğerleri kadar önemli değil. Kıyamet Bağdat, Musul, Halep ve Şam’da kopacak..
Bölge tersine yeni bir Kerbela’yı yaşıyor bugün..
Erdoğan’ın son muhtarlara hitaben yaptığı konuşmanın satır başlarında önemli tesbitler, önemli uyarılar vardı.. “Hiçbir şehidimizin kanını yerde bırakmadık. Hiçbir ihaneti cezasız bırakmayacağız” diyor Cumhurbaşkanı. Geri adım yok. Kararlı ve cesur bir şekilde olayların üzerine gidilecek.. Bu mesaj muhtarların şahsında millete ve dünyaya verilen bir mesaj bu..
“Yaşadığımız dönem en az İstiklal Harbi kadar önemlidir, kritiktir” diyor Cumhurbaşkanı. Ve ekliyor; “Bugün adı konulmamış bir Sevr tehdidi ile karşı karşıyayız.”
Tahran, Yalta, Postdam, Sycos-Picot, Belfaur deklerasyonu, Ankara anlaşması, Lozan, Montreux, hepsi masada.. BM, AB, NATO.. Düne dair ne varsa her şey yeniden konuşulacak.. Daha insani, daha ahlaki, adalet, barış, özgürlük temelinde yeni bir dünyanın inşası için buna mecburuz..
Döndük geldik “Ya istiklal ya ölüm.” Zillet içinde yaşamaktansa şerefli bir ölüm! Kaldı ki, ecelimiz gelmeden bizi kim öldürebilir ki! Öldüren ve dirilten O’dur.. Dönüp geldiğimiz yer “Müdafaa-i hukuk”dur. Dönüp geldiğimiz yer “Kuvayı milliye” ruhudur..
“One minute” süreci devam ediyor. Devam eden süreç BOP değil “Rabia süreci”dir. Evet “yeni bir dünya mümkün”. Kavramları ve kurumları ile yeni bir dünya. Eski hal muhal, ya yeni hal, ya izmihlal! Medeniyetlerarası savaş ancak adaletle önlenir. Adalet yoksa barış teslimiyettir. Adalet yoksa barış da yok. Adalet ve barış yoksa hangi hürriyet güvende olabilir ki! “Tarihin sonu” mu demiştiniz. Yoksa bu bir tehdit mi idi.. Bizi kıyametle mi tehdit ediyorsunuz. Bilesiniz “Kıyamet olsa gelen, bağrımızda söndürürüz/ Bu yol ki, hak yoludur, dönmek bilmez yürürüz”
“Medeniyet denilen maskara mahluku görün / Tükürün maskeli vicdanına asrın tükürün” demokrasi, insan hakları, çevre, hukuk devleti, özgürlük, hepsi maskeymiş.. Makyajmış..
Erdoğan diyor ki, “Bugün hem bölgemiz hem ülkemiz üzerinde çok sinsi ve alçak oyunlar oynanıyor. Üst akıl dediğimiz şey her gün yeni şeytani planlarla ortaya çıkıyor. Şu gerçeğin farkındayız. Bu bir güç savaşıdır. Bu bir güç yarışıdır. Bizim insanımız zor oyunu bozar. Yaşadığımız bu dönem en az İstiklal harbi kadar zordur.”
Aslında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da teröre ilişkin 2017’nin ilk çeyreğine dikkat çekti, dahili bedhahlara karşı.. Erdoğan da dahili ve harici bedhahlardan söz ediyor ve bunlara karşı topyekûn bir hesaplaşmadan söz ediyorlar.. “Topyekûn savaş” tehdidine karşı ”topyekûn bir cevap” sözkonusu bugün..
Başkomutan teröre karşı topyekûn seferberlik ilan ediyor.. Buradan tüm vatandaşlarımıza sesleniyorum. Türkiye Cumhuriyeti devletinin başı olarak PKK’sı ile FETÖ’sü ile DAEŞ’i ile tüm terör örgütlerine karşı milli bir seferberlik ilan ediyorum.
Ve biz biliyoruz ki, terör belli güçlerin, tıpkı darbeler ve lokal savaşlar gibi asimetrik savaş aracı.. Başkomutan da biliyor ki, asıl tehdit kukladan değil, biyonik robotlardan değil, kuklacılardan geliyor.. Teröre silah, destek, para, eğitim, istihbarat sağlayan kimse onlar da bu suçun ortağıdır.. Bunu görelim..
Erdoğan diyor ki, “Bizim tek karış toprağımıza göz dikenlerin gözünü oymak bizim namus borcumuzdur. Ülkemizi viraneye çevirmek isteyenlere izin vermeyeceğiz. Halep’te bunu yaptılar ama bize karşı başaramayacaklar. Birileri sömürgecilik adına, petrol adına insanlığını kaybedebilir, biz kaybetmeyeceğiz. Biz vicdanımızın sesini dinlemeye devam edeceğiz.”“Bir damla kan, bir damla petrol” zihniyeti ile hareket edenlerin dayattığı sonuçlara sadakat bu cinayete ortak olmak demektir.
Erdoğan’ın bir teklifi var, “Milli ahid”. “Milli birlik” çağrısı yapıyor. Bu yeni bir “Misak-ı Milli” çağrısıdır aslında. Zira “Tefrika girmeden bir millete düşman giremez, toplu vurdukça yürekler, bunu top sindiremez”. Biz bütün dünya Müslümanları ile müttehid, yeryüzündeki bütün mazlumlar ve erdemli insanlarla müttefik olacağız. Değer üreten ve bizim bu misyonumuza karşı düşmanca davranmayan herkesle, bize düşmanlık yapmamaları kaydı ile nimet ve külfet dengesine dayalı itilaflar gerçekleştireceğiz.. Cumhurreisi Erdoğan bu konuda şu çağrıyı yapıyor cumhura: “Millet olarak yeni bir ahitleşmeye gitmemiz şart. Gün çatışma günü, husumet günü değildir. Eğer birliğimizi, beraberliğimizi güçlendirmezsek, hiç birimiz yarınlarımıza güvenle bakamayız. Hepimiz aynı gemideysek bu gemiye yapılan her saldırı hepimize yapılmıştır. Geldiğimiz noktada artık savunma durumunda değiliz, madem bize saldırılar yapılıyor bizim de misli ile cevap vermemiz gerekir. Mücadeleyi sadece güvenlik güçlerine bırakamayız. Milletçe cevap vermek zorundayız.”
Bugün yeni bir gün. Bu uyarıları not edin.. 2017 yeni bir başlangıç olacak.
Selâm ve dua ile..
NOT: Önceki günkü yazımda geçen “Kur’an halkaları” ifadesi aynı isimdeki dernek ya da sivil oluşumlarla ilgili değildir. Bu adı kullanan kriptolarla ilgilidir..