Abdurrahman Dilipak
Operasyonların hangi merhalesindeyiz
On binlerin kimi görevden alındı, kimi gözaltına alındı ve tutuklandı. Bunlar arasında önemli insanlar da var. Ama bana kalırsa hâlâ bunların birçok önemli ismi dışarıda. Bazı önemli kripto isimler önemli mevkilerde pozisyonlarını koruyorlar.. Sermaye, siyaset, bürokrasi, STK, media, her yerde varlar yani.
Bu konuda ciddi bir bilgi kirliliği var. Bana kalırsa bu konuda düzenli bilgi verecek bir basın merkezine ihtiyaç var.. Mesela merak ediyorum, madem bu adamlar her şeyi planlamışlar, mesela Cumhurbaşkanı, Başbakan kim olacaktı. Ya da bakanlar kurulu kimlerden oluşacaktı.. Hani şu VIP denilen 1. Protokolde kimler olacaktı.. AYM, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay başkanları, Merkez Bankası başkanı, Borsa başkanı, TOBB başkanı kim olacaktı?.. BTK ya da TİB’in başına, MİT’in başına, EGM başına kim geçirilecekti..
Kaç ülke imamı, kaç il imamı yakalandı. Kaç belediye imamı tutuklandı.. Geride kalanlar kimler? Kaç kişiler, neredeler, kaçan kaç kişi ve hangi ülkedeler..
Parlamentoda kaç adamları var ve hangi partideler..
Biliyoruz, bunların bir kısmı kripto.. Bir kısmı profesyonel, çıkar ilişkisi olan insanlar, bir kısmı tehdit ve şantajla orada bulunuyor. Bunları ayrı kategoride değerlendirmek gerek. Bunlardan bir kısmı 17 Aralık’ta koptu. Bir kısmı 15 Temmuz’a kadar ki süreçte koptu. Bir kısmı 15 Temmuz’da. Bunları da ayırmak gerek. Bir kısmı 15 Temmuz’dan sonra kopmuş gibi gözüken takıyyeciler. Bir kısmı hâlâ örgüte bağlı. Onlara göre bütün bu olanlar Beştepe’de yazılan bir senaryo, kurgulanan bir komplo, oynanan bir tiyatro..
Hâlâ sureti haktan gözüktüğü halde, aslında, bakalım bu işin sonunda kim kazanacak diye zaman kazanmaya çalışan kişilerden oluşuyor. Kim kazanırsa onun yanına gidecekler. Bugün kazanan Erdoğan, ama “The cemaat” teslim bayrağını çekmiş değil. Onlar için daha önemli olan, FETÖ’yü destekleyen ülkelerin bundan sonra atacağı adım ve o adımın sonucunun ne olacağı.. ABD, AB, NATO’nun İsrail’in, Vatikan’ın hep birlikte yenilmesinin mümkün olmadığını düşünüyorlar..
Birileri Erdoğan ve AK Parti yanında duruyorsa, iktidar nimetlerinden yararlanmak içindir.. Korku ve çıkar faktörü, kariyer ve makam ihtirası onları bu şekilde davranmaya zorluyor. Hatta kıraldan fazla kıralcılık yapıyorlar.. Hiçbir şey oldukları halde, dini duyguları, ideolojik ve politik referansları sonuna kadar kullanıyorlar. Mesela “Kartal İmam-Hatipli” olmak, “Milli Görüşçü” olmak, falan tarikat, filan vakıfla bağınız ya da o çevrelerden yakın bir tanıdığınız.. Kendilerine itibar sağlayan her ne ise, onunla bir bağ buluyorlar.. Birçoğumuz da safça bu tuzaklara düşüyoruz.. Elbette buradan gelen güzel insanlar da olabilir, ama tek başına bunların yeterli olmadığı durumlar da vardır.. Her zaman, her kesimde iyi başlayıp kötü bitiren, kötü başlayıp iyi bitiren insanlar vardır.. Bizimkiler para, kadın ve makam konusunda test edilmemiş bir güvenilirliğe sahiptir.. Dağda keramet gösterenler, şehre inince başlıyor dizleri titremeye.
Sahi, mesela, darbe başarılmış olsaydı, mesela, Abdullah Gül, Ahmet Davudoğlu, Bülent Arınç, Babacan, Meral Akşener için nasıl bir rol düşünülüyordu. İçeri mi atılacaktı, yoksa siyasette onlar için düşünülen bir rol var mı idi.. Belki bu isimler fazla bir şey söylemeyecekler ama, bunların yakın çevresi hem darbe girişimi öncesi ve sonrası neredeydiler, ne yapıyorlardı, kimlerle görüştüler..
Bu olaydan aylar öncesi ABD ve batıdan çok sayıda akademisyen, STK temsilcisi, stratejist, gazeteci Ankara’ya, İstanbul’a gelmiş bir dizi görüşmeler yapmışlardı.. Bu gelenler kimlerdi, kimlerle görüştüler, ne konuştular..
Bakın, bir an önce bu konudaki gerçeklerin ortaya çıkması gerek. Yoksa ortalıkta dedikodu bitmeyecek. En basit söylenti, en tehlikeli gerçekten daha tahripkar olabilir..
Bana kalırsa mesela STK’lar, mesela SİAD’lar, sendikalar ve iş dünyası kendi içini temizlemek konusunda çok istekli değil. Çok yavaş davranıyorlar..
Hatta mesela AK Parti, Meclis’te ve yerel yönetimlerde, teşkilat bazında yeterli bir temizliğe gidebildi mi?
Üniversitelerde, TRT’de, en genel anlamda Media’da, finans dünyasında, bilgi teknolojileri alanında yeterli temizliğe gidilmedi.. Askeriye, polis ve yargıda bir hassasiyet sözkonusu. Ama mesela mali konularda, ekonomi, finans piyasasında, borsa da beklenen düzeyde bir arınma çabası gözükmüyor.. Daha geniş anlamda KİT’ler ve özerk kurumlarda ciddi bir sağırlık sözkonusu..
Yukarıda isimlerini verdiğim isimlere başkalarını da eklemek mümkün. Ama bu isimlerin, örgütün yapısı ve kendi çevresindeki isimlerin faaliyetleri konusundaki sessizlikleri de oldukça düşündürücü.. Bu kadar önemli ve sorumlu mevkilerde bulunanların, ben açıklanandan çok daha fazla bilgiye sahip olduklarını düşünüyorum.. Bunları, Beştepe, Çankaya, MİT, Emniyet ve savcılık makamına bilgi vermiş olmaları da mümkün, ama bu yönde bir bilgiye sahip değiliz. Çevrelerindeki isimlerin sessizlikleri de aynı şekilde dikkat çekici..
Süreç devam ediyoruz.. Bu aktüel gerçeklere takılıp kalmayalım. Asıl odaklanmamız gereken nokta, imtihan oluyoruz. Bütün bu olup bitenleri, gören, duyan, bilen bir Allah var.. Ve hüküm O’nundur.
Selâm ve dua ile..