Abdurrahman Dilipak
NOEL PARTİSİ
Aslında Hristiyan dünyası yeni yıl konusunda görüş birliği içinde değil. Gregoryen takvim aturel değil anlayacağınız. Hz. İsa’nın doğum gününü bu takvime göre tam hesaplamak mümkün değil. Biz günümüzü güneşe, ay ve yılımızı ay’a göre hesaplarız. Yıl, ay’ların toplamıdır. Kameri ve Şemsi takvimin her ikisi de bizim için muhteremdir ama tabii ki hangisini nerede kullanacağınızı bilirseniz. Kemalistler takvim “devrimi” ile doğru, dini, geleneksel olanı yasaklayıp, Vatikan’ın Gregoryen takvimini mecbur tuttu.
Ay ve güneş, Allah’ın iki ayetidir bizim için.. Bizde yeni gün gece 24.00’de değil, gün batımı ile başlar mesela. Gün bitince yeni gün başlar. Bir de bizim alaturka zamanımız vardı. Keşke Beştepe Camii’nde “ezani saat” dediğimiz alaturka saatimiz de sanal alemde çalışmaya başlasa. “Alaturka” dedim değil mi, kendi geçmişimizi bile Fransızca tanımlıyoruz. Doğrusu ne? Sadece saat. Ötekiler alafranga. Bizimki sadece saat. Saatin sıfır noktası ise 20. yy ortalarına kadar Ayasofya. Grewinch-GMT değil. Sıfır noktasını kim nasıl çaldı ve Ankara bu gaspa nasıl sessiz kaldı ve kendi çocuklarına kendi kültür mirasını değil de batının gaspını dayattı?
Amaan. Konum bu değil. Bu yılbaşında kimi yılbaşı balosuna hazırlanıyor, ama birileri de molotofkokteyli gibi bir Yılbaşı kokteyli hazırlıyor. Tüm dünyada büyük merkezlerde eğlence merkezleri diken üstünde.. Yılbaşı baloları, eğlenceleri, piyangosu, Hindisi ve Çam süsleme, Noel baba animasyonları ve market süslemeleri, kent dekorları bu sene daha sönük. Milletin eğlenecek mecali kalmadı.
Bu arada; bu yılbaşında Paralel çıkışlar artacak gibi.. Yılbaşı bahanesi ile birileri dışarı kaçacak. Ama gidecek yerleri kalmadı. ABD ve İngiltere onlar için artık eskisi kadar rahat değil. Fransa da öyle. Ama hem ABD, hem İngiltere, hem Fransa’nın etki alanı içinde 2 ülke var, Kanada ve Almanya.. Ama Almanya da fazla gözönünde.. Ver elini Kanada.. Başka gizlenecek yer kalmadı. Ne Afrika’da, ne Asya’da çok daha rahat değiller. Japonya’da, Çin’de, Hindistan’da ya da Avustralya’da da artık çok rahat değiller..
Kanada bunlar için şimdilik en uygun adres gibi. İsrail için de Kanada fiziki uzaklık dışında çok da uzak bir ülke değil.
Paralelcilerden sermaye sahibi olanlar için gitmek de zor, kalmak da.. Cemaatin malı sırtlarında bir kambur. Dün gurur duydukları işten bugün kurtulmak istiyorlar. Dün sırtlarını dayadıkları güç ve sermaye bugün başlarına bela oldu. Şimdi nakde dönüp, kaçmak ve nakitlerini başka ülkelere transfer etmeye çalışıyorlar. Kimi mal varlıklarını ve nakitlerini başkalarının üzerine aktarma derdinde.
Başka ülkelere para çıkartanlar yakında yağmurdan kaçarken doluya yakalandıklarını görecekler. Daha önce bu yoldan geçenlerin başına gelenler bunların da başına gelecek.. Ellerinde kalanları geri getirmeye çalışacaklar ama, geri getirmek kaçırmaktan daha zor. O dost sandıkları da, yarın dişlerini gösterdiklerinde bazı gerçekleri anlamak için çok geç kaldıklarını anlayacaklar ama son pişmanlık fayda vermeyecek..
Bunlar yeni İttihatçılar. Bunların kimi Enver, kimi Talat, kimi Cemal.. Kimi de Lawrance, kimi Hayim Nahum, Kimileri Emanuel Karasu. Kimi Alatini efendi, kimi Şimon Zwi ya da nam-ı diğer Şemsi efendi.
MHP kendi içindeki Tekin Alp’leri, Lazaro Francoları arıyor.
Yılbaşına oldukça hareketli giriyoruz. Paralelciler merakla ve heyecanla 2016’nın ilk 3 ayını bekliyorlar. Onların gaybi uzmanlarına göre Akdeniz, Karadeniz ve Ege’de sular bulanacak. Onlar da bulanık suda balık avlayacaklar. Suriye ve Irak havalisinde ise havalar sisli. Kurtlar ise puslu havayı severler..
Ocak, Şubat, Mart da geçecek, ama göreceksiniz kehanetleri yine tutmayacak, bu defa Eylül-Ekim diyecekler.. Görünen o ki her seferinde de onlar için gelecek günler geçen günleri aratacak.
Bugün Türkiye’nin 3 baş belası var. Üçünün de kökü dışarıda. 3’ünün de arkasında aynı güçler var. Derin devlet, Paralel devlet ve bunların taşeronu terör örgütü. Derin ve Paralel devlet aynı şeytani aklın eseri. Biri ile İslam’a karşı, ötekisi ile yandaş bir İslami görünümlü oluşumla aynı hedefe yürümek istiyordu. Ergenekon’un avukatlığını üstlenenler Ergenekon’un savcılığını üstlenenlerin Gezi’de ve seçimlerde olduğu gibi kucaklaşması boşuna değil.
Noel kutlamaları ile girmiştik söze. Bu yılbaşı gecesi, Digiturk platformunda, geçen yıl hikâyesini benim yazdığım Derviş Nikalaus belgeseli yayınlanacak. Birileri Derviş Nikalaus’u çalıp bir tüketim cinine, putuna çevirdi. Ona Nordik bir efsane ile ilgili geçmiş hikayesi uydurdular.. Derviş Nikalaus’u Demre’den kim çaldı derseniz, kemiklerini Bari’ye kaçıranlar İtalyan’dı, ama ruhunu Amerikalılar çaldı. Ona bir İskandinav geçmiş hikâyesi uydurdular. Noel Baba adını verdikleri dervişi size bir kola firması ile birlikte pazarladıklar. Yeni Noel Baba aslında kola yasağını delmek için uydurulmuş bir ajan karakterdi aslında.. İncil hafızı bir dervişten bir tüketim cini ürettiler.. Kolanın Noel Babası artık bir misyoner de değil. Ruhani görünümlü bir pagandan öte seküler, kutsal dışını kutsayan bir pazarlama ajanıdır. Dine karşı bir din misyoneridir.. Aman dikkat, birileri ılımlı İslam adına aslında İslam’ın içini boşaltmaya çalışıyor.
Selam ve dua ile.