Taha Kılınç
Ni'metlerin en kıymetlisi..
Allahü teâlânın ni'metlerinin en kıymetlisi, bütün emrlerinde kolaylık göstermesidir. İslâmiyyetin bütün isteklerinde tam kolaylık gözetilmişdir. Meselâ yirmidört sâat içinde, yalnız onyedi rek'at namâz kılmağı emr buyurmuşdur. Bunun hepsi, bir sâat sürmez. Bunu kılarken de, en kolay olanı okumağı kabûl etmekdedir. Ayakda kılamıyanın, oturarak kılmasına izn vermişdir.Oturarak kılamıyan, yatarak kılabilir. Rükü' ve secdeleri yapamıyan, îmâ ile, işâret ile kılabilir demişdir. Abdest almak için su kullanamıyana, toprak ile teyemmüm etmesine izn vermişdir.. Zekât için de, malın yalnız kırkda birini fakîrlere ayırmışdır. Bunu da, yalnız ticâret eşyâsından ve çayırda parasız otlıyan, dört ayaklı hayvanlardan emr etmişdir. Ömründe bir kerre hac etmeği farz etmişdir. Bu da yalnız, yol parası olanlara ve yol tehlikesiz olduğu zamân farz olmakdadır.
Sayılamıyacak kadar çok şeyleri halâl etmiş, izn vermişdir. Yiyecek, içecek ve kumaşlardan çoğunu mubâh etmiş, pekazını harâm kılmışdır. Harâm etmesi de, kullarının iyiliği için olmuşdur. Acı, zararlı, kötü olan şerâbı yasak etdi ise de, buna karşılık çeşid çeşid tatlı, güzel kokulu, fâideli şerbetleri mubâh etmişdir. Meyve suları, dârçın, karanfil ve çiçek suları hep halâldir. Bunların hepsi fâidelidir. Acı, yakıcı, keskin ve aklı giderici ve çok tehlikeli olan birşey, o güzel kokulu şerbetlere benzeyebilir mi? Onun harâm olması ve Allahü teâlânın beğenmemesi, bunların ise halâl olup, Allahü teâlânın râzı olması da ayrıca bir farkdır. İpekli kumaşlardan bir kısmını erkeklere harâm etmiş ise de, buna karşılık süslü, renkli sayısız kumaşları halâl eylemişdir. Yünlü kumaşların hepsi halâldir. Bunlar, ipekden katkat dahâ fâidelidir. Bununla berâber, ipekli kumaşları, kadınlara mubâh eylemişdir. Bunun fâidesi de, yine erkekleredir. Altın ve gümüş gibi zînet eşyâsını kadınlara mubâh etmesi de böyle olup, fâideleri, erkekleredir. İnsâfsız, taş yürekli bir kimse, bu kadar çok kolaylığı, güç ve ağır yük görürse, kalbinin bozuk olduğunu göstermiş olur. Rûhunun hasta olduğu, kafadan sakat olduğu anlaşılır. Birçok işler vardır ki, sağlam, normal insanlar bunları kolay yapdığı hâlde, hasta kimselere güç gelir. Kalbin hasta, bozuk olması demek, Peygamberlerin "aleyhimüsselâm" getirdikleri bilgilere, tâm inanmaması demekdir. İnanmaları, görünüşdedir. İçden inanmış değildir. Gönülden inanmanın alâmeti vardır. Bu alâmet, islâmiyyetin emrlerine sarılmakdır. İslâmiyyeti beğenmiyenlerin,ona uymak istemiyenlerin müslümân olduklarını söylemelerine inanılmaz. Bunlara (Münâfık) denir. Şûrâ sûresi, onüçüncü âyetinde meâlen, (Müşrikleri [ya'nî Allahdan başkasına tapınanları] îmâna, Allaha kulluğa çağırmaklığın, onlara ağır gelir. Bunun için sana düşman olurlar) buyuruldu. Allahü teâlâ, dilediğini kendine seçer. Onu istiyenlere, kendine kavuşduran yolu gösterir. Doğru yolda olanlara ve Muhammed aleyhisselâmın izinde gidenlere selâm olsun!
Dünyâya gönül kapdırmıyan, mal, mevkı', şöhret kazanmak, başa geçmek sevdâsında olmıyan din âlimleri, âhiret adamlarıdır.. Peygamberlerin "aleyhimüsselâm" vârisleri, vekîlleridir. Mahlûkların en iyisi bunlardır. Kıyâmet günü, bunların mürekkebi, Allahü teâlâ için cânını veren şehîdlerin kanı ile dartılacak ve mürekkeb, dahâ ağır gelecekdir. (Âlimlerin uykusu ibâdetdir) hadîs-i şerîfinde medh edilenler, bunlardır. Âhiretdeki sonsuz ni'metlerin güzelliğini anlıyan, dünyânın çirkinliğini ve kötülüğünü gören, âhiretin ebedî, dünyânın ise fânî, geçip tükenici olduğunu bilen onlardır. Bunun için kalıcı olmayan, çabuk değişen ve biten şeylere bakmayıp, bâkî olana, hiç bozulmıyan ve bitmiyen güzelliklere sarılmışlardır. Âhiretin büyüklüğünü anlıyabilmek, Allahü teâlânın sonsuz büyüklüğünü görebilmekle olur. Âhiretin büyüklüğünü anlıyan da, dünyâya hiç kıymet vermez. Çünki, dünyâ ile âhiret birbirinin zıddıdır. Birini sevindirirsen öteki incinir. Dünyâya kıymet veren, âhireti gücendirir. Dünyâyı beğenmiyen de, âhirete kıymet vermiş olur. Her ikisine birden kıymet vermek veyâ her ikisini aşağılamak olamaz. İki zıd şey bir araya getirilemez. [Ateş ile su bir arada bulundurulamaz.]