Abdurrahman Dilipak
Neden!
Hani, bir Türkiye futbol takımı Avrupa liglerinden birinde şampiyon olsa, her halde şehirlerde insanlar sokaklara dökülür.. Herkes bu başarıyı konuşur. Ama mesela Türk Dişhekimleri Birliği, Dünya Dişhekimleri Birliği’ne adaydı, bu konuda ABD ile yarışıyorduk kimin umurundaydı. 17-25 Eylül tarihleri arasında Bangkok’ta yapılan seçimde, ABD kazandı. Türkiye’nin adayı aynı zamanda ERO adayı olarak Prof. Dr. Taner Yücel idi.. Seçimi kaybettik ama, aday iki ülkeden biri Türkiye idi..
Peki bu süreçte basın nerede idi. STK’lar nerede idi.. Lobi yapabildik mi? 2 yıl sonrası için bir hazırlığımız var mı?
Diş hekimlerinden yola çıktık da, bir yandan bunlar olurken, öte yandan Tabibler Birliği, Türkiye gibi, bitkisel droglar açısından dünyanın en zengin ülkelerinden birinde, bitkisel ilaçlara karşı adeta savaş ilan ediyor.. Bitkisel ilaçda istismar var da, kimyasal ilaçda yok mu? Peki o konuda niye sesiniz çıkmıyor..
TDBD dergisinde Türkiye’den önemli bir haber daha yer alıyor. DTI Implant kurucusu dişhekimi Dr. Talat Buğur, “TÜBİTAK desteğiyle dünya devlerini yakaladık” diyor. Katma değeri yüksek bir alanda dünya devleri ile rekabet edebiliyor ve ürünümüzün %85’ini ihraç etmeyi hedefleyebiliyoruz. Peki bu kimin umurunda. TÜBİTAK Marmara Teknokent Genel Müdürü Dr. Orhan Çömlek katma değeri yüksek projelere destek verdiklerini söylüyor, ama ilmi, teknolojik başarıların toplumda destek ve heyecan uyandırmamasından herkes şikayetçi. Oysa istihdam ve zenginlik buradaki başarıda gizli.
Dün 1960’larda sahip olduğumuz tankların modernizasyonu için İsrail’e gönderdiğimiz tanklara ödediğimiz modernizasyon parasına biz bugün kendi tankımızı yapıyoruz ama kimsenin çok da umurunda değil sanki. 40 yıl sonra Avrupa’nın bugünkü seviyesine ulaşmayı hayal edenlere, vaad edenlere inat, bugün batı ile rekabet noktasına geldik, uzaya uydu gönderiyoruz, uçak yapıyoruz, hem de masonik çevrelerin, derin yapıların, paralel yapıların bütün engellemelerine rağmen kendi füzemizi, hava, deniz, kara kriptolarını yazdık. Elbette, düne göre daha ileride olsak da, daha gidecek uzun bir yolumuz var. Daha bugünden G20’deyiz, hedef G10..
Teröre karşı başarılı operasyonların arkasında yatan gerçek bu.
Birileri bu gerçekler karşısında paniklemiş bir durumda. “Hayır” diyebilen bir ülke istemiyorlar. Uluslararası sisteme müdahale eden bir Türkiye istemiyorlar. Bizim ucuz asker deposu, ucuz işgücü ülkesi, onlar için sıçrama tahtası, onlar için İslam dünyasına karşı Truva atı, sömürü düzeninin taşeronu olmamızı istiyorlar..
Sormak gerek, neden bu konular toplumsal ilgiden esirgeniyor.
Sormak gerek neden yerli bir otomobil markamız yok, Anadol’dan bu yana. Kaldı ki, o da bir illüzyondan ibaretti..
Erdoğan diyor ki, kim yapacaksa yerli otomobili, arsa vereceğiz, sermaye desteği, vergi muafiyeti de sağlayacağız. Kamunun araç alımlarında öncelik yerli üretimde olacak.. Ama kimse çıkıp o benim demiyor, diyemiyor, hiç düşündünüz mü, niçin?
Bakın Türkiye’de herkes otomobil üretiyor. Biz birkaç otomobilin bütün parçalarını fason olarak, üretebiliyoruz. Almanlar, Fransızlar, İtalyanlar için, Japonya, Kore için üretim yapıyoruz da niçin kendimiz için bir üretim yapamıyoruz. Elimizi tutan kim.
Havaalanı, liman, köprü, tünel, maden, enerji, ilaç konularında her adımda birileri önümüze çıkıyor.. Sadece yabancılar değil, onların yerli işbirlikçileri de karşı safta.
Marifet biraz da iltifata tabidir.. Futbola gösterilen ilginin onda biri bu işlere gösterilirse, futbol taraftarlığın onda biri, adalet, barış, özgürlük, bilim, sanat, kalkınma için gösterilirse, daha güzel günler için daha fazla umutlu olabiliriz.
Bilimde, sanatta, ticarette, teknolojideki başarılarımızın mutluluğunu paylaşma konusunda neden bu kadar ilgisiziz.. İş de aş da bu başarıda gizli, maaş bordrolarınıza eklenen promosyonlarda değil.. Unutmayalım, kederler paylaşıldıkça azalır ve mutluluklar paylaşıldıkça çoğalır.
Aslında spor yapılır.. Bugün bu işlere yapılan dev yatırımlar spora yatırım değil. Bizler; “faydasız ilimden Allah’a sığınırım” diyen bir Peygamberin ümmetiyiz. “Faydasız” malayani işlerden sakınalım diye, selâm ve dua ile.