Abdurrahman Dilipak
NATO, FETÖ hakkında soruşturma açtı mı?
Son haberi biliyorsunuz: “Son dönemde yaşanan protestolarla dünya basınının gündeminden düşmeyen Venezuela ile ilgili çok çarpıcı bir açıklama geldi. CIA Direktörü Pompeo, ABD’nin Venezuela hükümetini devirmek üzere çalıştığını itiraf etti. Pompeo, konuya ilişkin açıklamasında CIA’nin bölgedeki kanlı müdahalelerine atıfta bulunarak dalga da geçti.”
İnternetten Nicolás Maduro’nun ABD’yi kızdıran konuşmasını bulup bir dinleyin.. Maduro darbe imasına karşı 15 Temmuz’a gönderme yaparak buna kalkışanların sonucuna katlanmak zorunda kalacağını söyledi.
Hawking diyor ki, “Uzaylılardan mesaj alırsanız cevap vermeyin. Onlar uzayda hareket edebilen varlıklar. Bilim ve teknoloji konusunda bizden daha ileriler. Bize barışçı davranmayacaklar. Beyaz adam Kızılderililerle tanışınca ne oldu hatırlayın. Aynı durumla karşılaşmak istemiyorsanız cevap vermeyin.”
Kendisi gibi düşünüyor ötekileri.. “Ben yaptım, bana da yaparlar korkusu” var. Bu korku bugün bizim için de geçerli. İşte “İslamofobi”nin arkasındaki şuuraltı bu.. “Onlar bizim yaptığımız gibi bize davranırlarsa bu bizim sonumuz olur”. “Medeniyetlerarası çatışma”, “tarihin sonu”, “kıyamet” “Siyasal İslam”, “şeriat”, “irtica”, “cihad” derken hep bu şekilde düşünüyorlar.
Ortada bastırılan bir darbe girişimi var. 15 Temmuz’da yapılan bu saldırı bir AB’ye aday üyesine, bir NATO üyesi ülkeye yapılmıştır. Peki, AB ve NATO üyesi ülkeler bu olayın üzerine gitme, soruşturma açma konusunda, yasama, yürütme ve yargıdan bir adım atıldı mı?
En azından bize yansıyan bir durum yok. Ama herkes biliyor ki; bu darbe girişiminde Türkiye’deki, Avrupa’daki, Kıbrıs’taki ve Akdeniz’deki NATO unsurları kullanıldı. NATO’da görevli FETÖ’cülerin himaye edildiklerini de biliyoruz. Türkiye’den kaçan FETÖ’cülerin, PKK’lılar, PYD’liler, DHKP-C’liler gibi himaye ve destek gördüklerini de biliyoruz.
ABD’nin, Irak ve Suriye’de PKK ve PYD’ye verdiği silahların PKK kamplarında ele geçirildiği de biliniyor.
Sahi Eşref Bitlis’in hayatını kaybetmesindeki sır ile ilgili o zaman konuşulanlar nelerdi?
Artık, ABD, NATO ve AB ülkelerinin bölgedeki terör örgütlerinin ve darbelerin arkasında oldukları herkesin bildiği bir “sır”!?
Daha vahim iddialar da var. Kaçaklar bu ülkelerin diplomatik merkezlerinde gizleniyor ve diplomatik araçları ile taşınıyorlar. Yani hırsız içeride. Hırsız içeride iken kapıyı kilitlemenin bir faydası yok.
Mesela şu haberi nasıl okumalıyız: “Turkish Heritage Organization Başkanı Ali Çınar, FETÖ’nün ABD’deki faaliyetlerine ilişkin, ‘FETÖ şu anda 10-15 milyon dolarlık bir halkla ilişkiler çalışması yapıyor. ABD›de sözleşmeli (charter) okullarından yıllık gelirleri 729 milyon dolar. 26 eyalette okulları var. 140’ın üzerinde okulu yönetiyorlar. 80 binin üzerinden Amerikalı öğrenci buralarda eğitim alıyor’ dedi.” Türkiye’ye 300 milyon dolar vermek için bizi 3 ay oyalayan ABD’nin, eğitim bahanesi ile FETÖ’ye yılda 729 milyon dolar hibe etmesinin bir açıklaması olmalı.
Türkiye bu konuları en üst seviyede ilgili hükümetlere, yasama, yürütme, yargı, STK ve medyaya duyurdu, ama kimsenin kılı kıpırdamıyor. Gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar. Utanmıyorlar da! Rezaleti görmezden gelmeleri yetmiyormuş gibi, bizi eleştiriyorlar.
İşte batı bu! Hukuk devleti, insanlar hakları, demokrasi filan ne oldu? Batılılar için bunların değeri, FETÖ’nün dilindeki “Hoşgörü” ve “diyalog” kadar bile bir değer taşımıyor.
Batılılar hadi suçluluk psikolojisi ile görmezden geliyorlar, ama hâlâ bu FETÖ denen ihanet şebekesinin peşinden gidenlere ne demeli!
Bir ülke halkının tamamı hain olamaz. Bana göre İsrail’de de, Kuzey Kore’de de akıl ve vicdan sahibi insanlar vardır. Peki, nasıl oluyor da, bu gerçekler karşısında batı STK’sı, medyası nasıl bu kadar sessiz olabiliyor. Düşünüyorum da, korkuyor olabilirler. Ya da FETÖ’ye inananların bunca gerçeğe rağmen bağlılıklarını sürdürmesi gibi bu insanlar hâlâ batının demokrasi ve insan hakları için mücadele ettiğini düşünüyor olabilirler.
Alman medyası ve batı medyasının FETÖ ve PKK gerçeği karşısında savruluşuna şahit oluyoruz. Geçmişte FETÖ’yü sert şekilde eleştiren Alman medyası, bugün örgüte açık destek veriyor. Bunun bir açıklaması olmalı!
Tamam, batıda bu kirli oyuna bulaşmamış, her iş adamı, her STK, her basın mensubu, bu kirli oyuna karşı çıkan her politikacı ile bir sorunumuz yok. Bu içeride de böyle, dışarıda da..
Mesela neden Avrupa Parlamentosu, ulusal parlamentolar, yerel parlamentolar bu konuyu gündemlerine almazlar, gündem dışı bir konuşma yapılmaz.
Aslında BM, Güvenlik Konseyi, İnsan Hakları Komiserliği, Genel Sekreterlik, Genel Kurulun bu konuyu gündemine alması gerek.
Öte yandan; düşünüyorum da, mesela İslam Konferansı neden bu konuyu gündemine almaz? İsrail’in Mescid-i Aksa’ya saldırısı konusunda bile bu kadar geç tepki verirken, 15 Temmuz’u niye gündemine alsın ki! İslam Konferansı böyle ise, ötekilerden niye daha fazlasını bekleyelim ki!
Batılılar F. Gülen’i suçlamıyorlar, çünkü onu suçlarlarsa ona destek verenler de suçlu duruma düşecekler. Onun için arsızca, yüzsüzce eleştiriler karşısında sırıtıyorlar.
Hadi bunlar siyasi örgütler. Peki, Vatikan niye susar. Aslında gerçek şu: Vatikan’da siyaset dinden önce gelir. Biz bunu P2 olayında bütün çıplaklığı ile gördük. Vatikan’da artık dinden çok, para ve siyaset konuşuluyor olsa gerekir.
Selam ve dua ile.