Taha Kılınç
Müjdelenen şimdiki Müslümânlar..
Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" Eshâbına karşı buyurdu ki, (Siz, öyle bir zamânda geldiniz ki, Allahü teâlânın emrlerinin ve yasaklarının onda birini yapmaz iseniz, helâk olur, Cehenneme gidersiniz. Sizden sonra öyle müslümânlar gelecek ki, Allahü teâlânın emrlerinin ve yasaklarının onda birini yapabilseler, Cehennemden kurtulurlar). İşte bizim zamânımız, o zamândır ve müjdelenenler de şimdiki müslümânlardır...
İslâmiyyetin emrlerini bildirmek için, hârika işler yapmak, kerâmet sâhibi olmak şart değildir. Bilenlerin, bilmiyenlere öğretmeleri lâzımdır. Elimde gücüm, kuvvetim yokdu da, islâmiyyetin yasak etdiği şeylerin kötülüklerini söyliyemedim diyerek, özr ve bahâne ileri sürmek, kıyâmetde insanı azâbdan kurtaramıyacakdır. İnsanların en iyileri olan Peygamberler "aleyhimüssalevâtü vetteslîmât" islâmiyyetin emrlerini, yasaklarını bildirirlerdi. Ümmetleri mu'cize isteyince, (Mu'cizeleri, Allahü teâlâ yaratır. Bizim vazîfemiz Onun emrlerini bildirmekdir) buyururlardı. Allahü teâlâ dilerse, ümmetlere merhamet ederek, inanmaları, se'âdete kavuşmaları için, o ânda mu'cize yaratırdı. Her ne olursa olsun, islâmiyyeti bildirmek, gençlere öğretmek, fâidelerini açıklamak, düşmanların yalanlarını, iftirâlarını cevâblandırmak elbette lâzımdır. Bilenler, bildirmezlerse, cezâdan, azâbdan kurtulamıyacaklardır. Bu vazîfeyi yaparken, fitne çıkarmamağa, dikkat etmelidir. Dikkat ile çalışırken, kendine bir sıkıntı gelirse, bunu ni'met bilmelidir. Peygamberler "aleyhimüssalevâtü vetteslîmât" Allahü teâlânın emrlerini bildirirlerken, görmedikleri sıkıntılar, çekmedikleri işkenceler kalmadı. Onların en üstünü "aleyhim minessalevâti efdalühâ ve minettehıyyâti ekmelühâ" buyurdu ki, (Hiçbir Peygambere, benim çekdiğim eziyyet çekdirilmedi).
Bir gün Îsâ aleyhisselâm, havarileriyle birlikte giderken bir köye geldiler. Bir de baktılar ki, köyün ortasında bütün köylüler ölmüş. Hiç canlı yok. Îsâ aleyhisselâm demiş ki, bu bir gazabı ilâhîdir. Eğer hastalık olsa, bunlar tek tek ölürlerdi. Mâdem toptan öldüler, buraya bir musibet gelmiş. Dediler ki, yâ Nebiyallah, sen ölüleri bi iznillah dirilten bir nebisin, çağır birini de, sor bakalım ne yapmışlar. Tamam dedi, ey mevta gel buraya. Kalktı adam geldi. Otur bakalım. Dedi bu ne hâl? Dedi ki ya Nebiyallah, bu köy çok takva ehli, çok dindar, çok iyi ahlâk sahibi bir köydü.. Sonra bizim kalbimiz dünyaya yöneldi. Namazı terk ettik, orucu terk ettik, aklına ne gelirse hepsini bıraktık, yalnız parayı düşündük. Ve ektik biçtik, seninki daha çok, benimki daha çok, seninki daha fazla, benimki daha fazla, ne Allah kelâmı var, ne Peygamber. Âhıreti unuttuk, Allahı unuttuk, Peygamberi unuttuk, seni de unuttuk. Sonra? Hepimiz eğlenmek için, oynaşmak için buraya toplandık. Bir musibet geldi, hepimiz öldük. İşte Cenâb-ı Peygamber aleyhisselâm buyurdu ki, âhıret nimetini bırakıp da dünyaya tapanların, dünyadaki sonu bu. Âhırette hele! Onun için, Allah korusun, müminin târifi şu olmalıdır:
Kalbiyle âhırette, vücûduyla dünyada olmalıdır. Kalıbının dünyadan ayrılması uygun değil, çünkü çalışmak da bir ibâdettir, ama kalbi Allah demelidir. Kalbi, haram mı helal mi? demelidir. Kalbi âhıret demelidir. Çünkü âhıret bâkî, dünya fânî. Bugün var, yarın yok. Neyin varsa hepsi biter.
Bir niyet ile bütün dünya çalışmaları âhıret olur. Çünkü bu dünya fânî, yok olacak. Allahü teâlâ bizi niye dünyaya gönderdi o zaman? Sırf bir maksatla, o da şu: Ed dünya, mezraet-ül âhıreh. Ey kullarım, ben sizi, dünyaya âhıretinizi kazanmanız için gönderiyorum. Dünya, bir tarladır. Verdiğim tohumu ekin, bire yedi yüz alın. Ama o tohumu yemeyin. O insanın sağlığıdır, ilmidir, her türlü inancıdır, her türlü güzel ahlâkıdır.
Âhirette sana lâzım olacak şeye bugün (dünyâda) öncelik ver. Âhirette sana zarar verecek şeyi de terk et.
Dünyâda geçen günler rüyâ, geri kalan gelecek günler ve şeyler ise, arzu ve istekten ibârettir.
Öldüğünde sana fayda vermeyecek her işi terk et.. Böyle yaparsan, ne zaman ölürsen öl, zararda olmazsın.
Bir mümin kardeşine âit hoş olmayan bir iş duyarsan, birden yetmişe kadar özür kapısını araştır. Bulamazsan belki benim anlamadığım bir özür kapısı vardır de ve kapa.