Abdurrahman Dilipak
Mehdi-Mesih tartışmalarına hazır olun!
Yeni bir haber: “Hz. İsa’nın mezarı Kudüs’te bulundu”. Arkeolog Aryeh Shimron, Kudüs’ün doğusunda 1980 yılında keşfedilen Talpiot Mezarlığı’nın Hz. İsa’ya ait olduğunu ileri sürdü. Arkeolog Shimron’a göre, Hz. İsa göğe de yükselmedi. İngiliz The Sun gazetesinde yer alan habere göre, Kudüs’ün doğusunda 1980 yılında ilk kez keşfedilen Talpiot Mezarlığı’nın Hz. İsa’ya ait olduğu iddia edildi. Bu mezarlıkta 9 kabir bulunduğu belirtiliyor. Mezarda bulunan kemikler üzerinde kimyasal bir yöntemle incelemelerde bulunduğunu belirten İsrailli arkeolog Aryeh Shimron, bu incelemeler sonucunda kabirlerin Hz. İsa’ya eşi Mary Magdelane ve oğlu Yehuda’ya ait olduğunu öne sürdü. Bu mezardaki kemik örneklerinin Hz. İsa’nın evlendiğini kanıtladığını ileri süren arkeolog Shimron, İncil’de belirtildiği gibi Hz. İsa’nın göğe yükselmediğini iddia etti. İsrailli arkeolog Aryeh Shimron’un bu iddiasının Hristiyanlık aleminde yeni bir tartışma yaratması da bekleniyor. İsrailli arkeolog Aryeh Shimron’a göre Hz. İsa ve ailesinin mezarı Kudüs›ün doğusundaki Talpiot Mezarlığı’nda bulunuyor. “Titanic” filminin yönetmeni James Cameron’da 2007 yılında çektiği belgeselde benzer bir iddiayı gündeme getirmişti. “Hz. İsa’nın Kayıp Mezarı” adlı belgeselde Hz İsa ve ailesinin kemiklerinin yer aldığı mezarlıkla ilgili iddialar dile getirilmişti.
İlk bakışta sıradan bir habere benziyor.. İşin içinde İsrail var, İngiltere var.Cameron Kanadalı. “Titanic”den başka, “Terminatör” ve “Avatar” filmlerinin de rejisörü.
Hz. İsa’dan söz ediliyorsa, işin içinde Meşiyah, Mesih ve Mehdi varsa, Vatikan ve İran da bu tartışmanın bir parçası olacaktır..
Tartışmanın öncelikli ana başlıkları belli. Hz. İsa göğe çekildi mi, çekilmedi mi? Yani dünyada bir mezarı var mı? Evlenmiş mi idi? Evlenmişse o kimdi, çocukları var mı idi?
Döndük mü yeniden Mary Magdalena hikâyelerine. Tapınak şövalyelerine, kutsal kâseye, Amerikalı yazar Dan Brown’un “Da Vinci Şifresi” adlı romanı, Kutsal Kâse hikâyelerine.
3 tane mukaddes emanet var. Biri; içinde Hz. Musa’nın asası ve vahiy tabletleri ile Hz. Süleyman’ın yüzüğü ve Hz. Davud’un kılıcı olan “emanet sandığı” ki kıyamete yakın bulunacak. Diğeri; Hristiyanların mukaddes emanetleri idi ki, bir kısmı Çemberlitaş’ın altında olduğu söylenir, bir kısmı Ayasofya’da idi, Ayasofya’nın altın çanı ile birlikte kayboldu. Üçüncüsü ise; Mudanya’da Triana arazilerindeki 3 manastırda gizli olduğu söylenen vahiy ruloları ve tabletleri ile ilgili.. Bizdeki mukaddes emanetler Mekke, Medine, Kudüs, Tuva, Tur-i Sina gibi mekanlar ve Topkapı Sarayı’ndaki Emaneti Mukaddese envanteri.. Orada Hz. İbrahim’in tenceresi, Hz. Peygamberin çarığı, Hz. Davud’un kılıcı ve Hz. Musa’nın asası da var.. Peki bunlarla birlikte aynı yerde olması gereken vahiy tabletleri, Hz. Süleyman’ın yüzüğü nerede?
Hani deniyor ki, Mehdi geldiğinde elinde Hz. Davud’un kılıcı, Hz. Musa’nın mucizevi asası olacak, o İstanbul’da olduğu için İstanbul’un kurtarılması gerekecek bir yoruma göre.. Gülen İstanbul’a gelseydi, herhalde eline bu asayı alırdı. Kılıcı da alıp Cuma hutbesine çıkardı.. Aslında İstanbul 3 mukaddes emanetin de muhafızlığını üsleniyor. Yine 3 mukaddesin hizmetkârlığını..
İran şimdi yeni birleşik bir Şii ordusu kuruyor. Hatırlarsanız ABD Irak’a girerken Baba Bush, Amerika işgal ordularına “Mesih’in ordusu” adını vermişti. Yani “Haçlı ordusu” ya da “Christianity Army”..
PYD şemsiyesi altında aslında bir “Haçlı ordusu” gizleniyor. Laik batı,bölgede bir din savaşına hazırlanıyor. Sünni dünyada Melhame-i Kübra ya da Hristiyan dünyasında Armageddon, Yahudi geleneğinde kıyamet savaşı / Megiddo savaşı denilen savaş bekleniyor. Batılı kâhinler 2000’de 20 yıllık bir tarih öngörüyorlardı ve birilerinin bu kadar beklemeye tahammülü olmadığı için de “Tanrıyı kıyamete zorlamak”tan bahsediyorlardı..
Bir takım Siyonistler ve Evangelikler, özellikle Mesih’in dönüşü için Süleyman Mabedi’nin inşasına başlamak üzere Mescid-i Aksa’ya saldırabilirler. Zaten o zaman da kıyamet savaşı başlar..
Şimdilik Gülen’in Mesihlik iddia boşa çıkartıldı, ama İran, İsrail, Hristiyan dünyası ve istihbarat örgütleri hazır bekliyorlar.. Bu yıllarda bir Kripto,Amerikano, İngiliz Mehdi ya da Mesih benim için sürpriz olmaz..
İsrail merkezli bir Maria Magdalena tartışması ve Hz. İsa’nın mezarına ilişkin bir tartışma, bana kalırsa hiç de masum bir girişim değil.. Özellikle zamanlaması çok ilginç..
15 Temmuz’da global bir oyun bozuldu aslında. BOP ile birlikte düşünüldüğünde birkaç yıl içinde “Ortadoğu” dedikleri bölgede 2 düzine ülkenin rejim, sınır ve iktidar yapıları değiştirilecekti ve sonra sıra Afrika, Asya, Balkanlar, Kafkasya ile diğer dünya devletlerine gelecekti..
15 Temmuz direnişi ile çeyrek asırlık bir proje çöktü.. Yerine yeni konulan bir proje de yok. Tam da böyle bir zamanda tarih sahnesine yeniden bir aktör olarak Osmanlı’nın küllerinden dirilen Türkiye çıkıyor..
Mehdi-Mesih tartışmaları herkesin ihtiyad etmesi gereken bir konu.. Çok fazla İsrailiyat ve hurafenin olduğu bir alan bu.. Bu tartışma İslam, Yahudi ve Hristiyan toplumlarında farklı teolojik arka planlara sahip olduğu gibi, her üçü de kendi içinde çok farklı, radikal, uç noktalarda ayrılıklara sebeb olan bir konu..
Bu konuya inanıp inanmamak ayrı bir konu ama, konunun ciddiyeti tartışmasız.. Yahudilerin ve Hristiyanların kıyamet teolojisi bizim kıblemizle ilgili bir defa.. Sözü edilen savaş bizim ülkemizi ve bölgemizi içine alan bir bölge.. Ve bu rivayetlerin gerçek olup olmaması ayrı bir konu olmakla birlikte, bu rivayetlere inananların muhtemel davranış senaryoları açısından bizi yakından ilgilendirdiği de bir gerçek.. Allah bizleri kıyamet fitnesinden korusun.. Tabi Allah’ın koruması için cahiller ve zalimlerden olmamamız gerek. Değil mi ki, Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet etmeyecek. Bizim hidayetimiz amellerimizde gizlidir. Bunu da bir kenara not edelim.
Selam ve dua ile..