Taha Kılınç
Kibir
Allah muhafaza etsin, çok eski zamanlarda yaşamış Haccac-ı zalim var, peki diyeni öldürüyor, hayır diyeni öldürüyor. Sağa bakanı öldürüyor, sola bakanı öldürüyor.
Zalim!
Onun da bir veziri var, felaket!
Felaket adamın veziri, felaket olur.
Vezir birgün bir yerden geçerken bir cübbe giymiş, beş metre. Arkasından sürükleniyormuş. Kibir! Kibrinden önüne bakamıyormuş.
Orada da mübarek bir zât oturmuş, bakmış bakmış, vah vah, sen bu gülüşünle, bu halinle, Cehenneme gidiyorsun, demiş.
-Sen benim kim olduğumu biliyor musun, demiş.
O da, bilmez olur muyum, demiş.
İhtiyar olduğu için başını hemen vurmamış, ben kimim, demiş.
-Sen başlangıçta bir damla suydun.. Öldüğün zaman mezara koyacaklar, fareler, köstebekler, yılanlar, çıyanlar, ganimet bulmuş gibi her tarafını parçalayacaklar. Her tarafın dökülecek, gözlerin akacak. Öğle bir hale geleceksin ki, kendin iğreneceksin. Şimdi bir bıçak alsam, karnını bir yarsam, bir kova pislik çıkacak. İşte sen osun, demiş..
Kılıca sarılacak ama, bu da doğru.
-Hoca, bana bunu söyleyecek erkek yok ama, sen beni mahv ettin. Öyle bir yerden yakaladın ki, itiraz edecek halim yok. Şimdi ben ne yapayım, demiş.
-At şunu sırtından, demiş..
Atmış.
-Adam gibi yürü, demiş.
Adam gibi yürümüş ve o şekilde yola gelmiş.
Velhasıl, kibirlinin hasmı, cenab-ı Haktır. Çünki, Allahü tealanın bir sıfatları, bir de zâtı, kendisi vardır. Bütün günahlara cenab-ı Hakkın sıfatları düşmandır; ama zâtı değildir.
Allah muhafaza etsin, zâtı düşman oldu mu, onu kimse kurtaramaz. Ne var ki, kibirliye karşı, cenab-ı Hak, zâtım düşmandır, buyuruyor. Malıyla, mülküyle, mevkisiyle kibirli olanlar, insanları hor görenler, insanları hafif, alçak görenler, cenab-ı Hakka şirk koşmuş oluyorlar. Bu, Sen, sen; ben, ben durumuna girer ki, Allah muhafaza etsin,
Peygamber efendimiz 'aleyhissalatü vesselam' buyuruyorlar ki; Kalbinde zerre kadar kibir olan, Cennete giremez.. Şekil itibariyle insan eğilip bükülebilir; ama on para etmez. Çünki Allah insanın şekline değil, kalbine, niyetine bakar. O kalp eğer kibir taşıyorsa, başkalarını hor görüyorsa, güme gitti.
ABDULLAH-I ENSÂRÎ "rahmetullahi aleyh" hazretleri buyurdular ki;
Dünyâ ne demektir biliyor musunuz? Gönlüne gelen ve seni Allahü teâlâdan uzaklaştıran her şey dünyâ demektir. Seni O'ndan başka bir şey ile meşgûl eden her şey de fitnedir. Bu kısa ömrü, Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeylere yaklaşmakla geçiren, O'ndan başka şeylerle meşgûl olan kimse, âhiretini harâb etmiş olur. Bu ise, akıl sâhiblerinin yapacağı şey değildir.
Sıdk ve muhabbetin alâmeti ahde vefâdır.
Hak teâlâya yakın olmayı istememek ve düşünmemek cinâyettir.
Kişinin sözü amelinden çok olursa noksandır. Ameli sözünden fazla olursa kemâldir.
Allahü teâlânın bir kulunu sevmediğinin alâmeti; o kulun, kendisine faydası olmayan boş şeylerle meşgûl olmasıdır.
Ümitsizlik, küfür içinde bir kapıdır. Allahü teâlânın rahmetinden ümidini kesmek küfürdür.