Abdurrahman Dilipak
Kasaplık koyun olmak
PYD’liler de artık oynanan kirli oyunun farkına varırlar artık herhalde..
ABD bir yandan PYD’yi donatıyor, öte yandan PJAK’ı, yani PKK’nın İran ayağını silahlandırıyor.. ABD, PKK üzerinden bölgede Türkiye’ye, Arabistan’a ve İran’a karşı savaşa hazırlanıyor. Bu konuda HDP’den “çıt” yok..
Bu oyun göreceksiniz, ellerinde patlayacak. PYD’liler bu ihanet komplosunın koç başı olarak girdikleri tünelden çıkamayacaklar.. “Kırmızı fularlı kız” haberlerinin arkasındakilerin kirli planları şimdi daha iyi anlaşılıyor. Tabii PYD karargahındaki Amerikan bayrağı, ya da Amerikan askerinin omuzundaki PYD arması da..
ABD, bu kirli senaryoda kendi müttefiğine de ihanet etmiş oldu.. ABD İncirlik’te FETÖ’yle, PYD’yle de terörle işbirliği konusunda suçüstü oldu. ABD’nin bu hamlesi ile NATO fiilen bitmiştir.. Başta İngiltere olmak üzere, Almanya ve Fransa bu rezalete daha fazla sessiz kalamaz.. Bu kirli oyun ABD’nin “Arap NATO”su projesinin de sonu olur.
İçimizdeki FETÖ’cüler de bu süreçte, nasıl bir kirli oyuna alet edildiklerini belki bu süreçte daha iyi anlamış olacaklardır.
Biri sizi besliyorsa, unutmayın kesmek için besliyor olabilir. Koyun olmayın. Bu sözüm büyük işadamlarına.. Sizi tımar eden biri varsa, sırtınıza binmek istiyordur muhtemelen.
Kendi topraklarınızdaki kökünüzü yerinden oynatırlarsa başka yerlerde kök salmanıza izin vermezler.. Sizi sulayanlar budamasını da bilirler ve yemişlerinizi de onlar toplar. Daha önce bu konuda acı tecrübelere sahip olan işadamlarının başına gelenlerden niye ders almayız ki! Aynı çukura neden kör bir gidişle düşer insanlar..
Bazı politikacılar, bürokratlar ve işadamları kasabının bıçağını yalayan koyunlara benziyor..
PYD’ye niye silah verir Amerika ki! PYD’liler yaşasın diye değil, kendi orada varolmak için. Onları mayınlı bir tarlaya sürecektir. Onların kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üreteceklerdir.. Bizi bize kırdırmayı deneyeceklerdir, dün olduğu gibi.
“Şeytan sizi Allah’la aldatmasın” ikazını şimdi daha iyi anlıyor olmamız gerek. Onlara duymak istediğiniz şeyi söylüyorlar, sizi dua ile istediğiniz şeylere zehir katıp sunuyorlar size. Ve farkında olmadan kaçtığınızı sandığınız şeye doğru koşuyorsunuz belki de..
Unutmayın “Oltaya takılan balık yem istemez”. Peynir de delik de büyükse dikkat! Para büyük, ona ulaşmak kolay, kadın da güzelse hele! Birçok savunma sanayiine çalışan, ARGE yapan şirketimiz var, Ethic Hacker’larımız var ama bunları takip eden bir istihbaratımız yok. Bunlar ve ailelerinin yakın takibe alınması gerekir. Kendileri ya da yakın çevresini uyutup bütün bilgileri alabilirler. Aşk oyunları ile ya da sarhoş ederek bilgileri çalabilirler..
Bu kişilerin yakınları ve ekip arkadaşları aynı otelde bile kalmamalılar, aynı uçak ya da arabada yolculuk etmemeliler. Yurtiçi ve yurtdışı seyahatleri izlenmeli.
Ya bu noktaya gelmeyecektik, ya da, madem buraya geldik, oyunu kuralına göre oynamamız gerek.
Mesela neden hâlâ bir Milli Bilgi Bankamız yok.
Madem bu kadar altın, gümüş, elmas, para girişi var, neden bir serbest finans bölgemiz ve nitelikli kasalarımız yok..
Uluslararası aktör olarak tarih sahnesine çıkıyoruz ama bir Uluslararası Basın Merkezimiz de yok..
Hızınızı artırıyorsanız aracınız da, yol da şoför de güvenli olmalı. Bu anlamda oryantasyon, optimizasyon, senkranizasyon son derece önemli.
İhtimal, maliyet ve risk analizleri yeteri seviyede yapılıyor mu emin değilim. Süreçleri izleme, değerlendirme ve derecelendirme yapılıyor mu, bu verilerden yola çıkarak senaryolarımız ne durumda..
STK ve Media’daki durumumuzu söyleyeyim, kötü durumdayız.. İş dünyasında da rekabet içi işbirliği yok mesela.. Basın desen bir başka alem. Eskiden MÜSİAD’ın bir DUMAK’ı vardı, artık o da yok. Önümüzdeki günlerde MÜSİAD Kongresi yapılacak. İnşallah yeni bir yönetim gelir de bir restorasyon süreci başlatılır. Yoksa MÜSİAD gitti gider. IBF yeniden canlandırılır.
Esnafın hali ortada. İHA’ları geçin, şoförsüz otomobiller geliyor, taksiciler ne yapacaklarını düşünmüyorlar. Sahi taksiciler neden otomobil üretmeyi düşünmezler..
Çin’den evinize 1 dolarlık paket gönderiliyor. Yarın, geçin AVM’leri, süper marketi, bakkal kalmayacak. Peki niye bu duruma göre bir hazırlık yapmıyoruz.
Ev okulu, ev iş konusunda kılını kıpırdatan var mı?
STK’larımızın da kendilerine bir çekidüzen vermeleri gerek. Geçen gün STK’larla ilgili düşüncelerimi yazdım.
Geleneksel media çöküyor. Ulusal basında tiraj 3 milyon civarında. 300.000 civarında sadece iki gazete var. Üç gazete de 200.000 seviyesinde. 100.000 seviyesinde 10 gazete var. 10 tane 50.000, 18 tane 50.000’in altında gazete var.. Bu tirajlar da aslında gerçek değil.. Bu yıl sonuna kalmaz 3 milyonun altına düşer. Gazete ve dergiler internete kayıyor.
Önce başkaları yapacak, biz onlardan ithal edeceğiz! Bu kafayı bırakmamız gerek.. Başkalarının yaptığını yaparak belki onlara bağımlı olmayız ama onların peşinden koşmaya devam ederiz. Hiçbir zaman öne geçemeyiz.
Tabii onların her ürettiklerini biz de üretelim demiyorum. Bizim ne yapacağımıza kendimiz karar vermemiz gerekiyor. Özgün, alameti farikası olan bir şey yapmak istiyorsanız, buna mecbursunuz..
Celladımıza aşık olmaktan vazgeçmeliyiz. Yani kasabının bıçağını yalayan koyun gibi olmak akıllıca bir iş değil..
Dünyanın işleri ortalama bir insanın anlayışının çok ötesinde gerçekleşiyor. Bu konuda herkesin daha çok okuması ve düşünmesi gerekiyor. Dünya zor bir süreçten geçiyor ve bu işler bugünden yarına da düzeleceğe benzemiyor.. Uzun soluklu bir mücadeleye hazır olmalıyız. Özellikle harici güçler bölgemize karşı topyekûn bir saldırıya hazırlanıyorlar..
Kuşkusuz onların bir planı varsa Allah’ın da bir hükmü vardır ve galib olacak olan da O’nun hükmüdür.. Direnecek ve kazanacağız inşallah. Selâm ve dua ile..