Taha Kılınç
İMANLA GİTMEK İÇİN..
Bağdat evliyâsından Câfer-i Huldî "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin kabr-i şerîfi Bağdat'tadır. Sevdiği bir genç vardı.
Bir gün bu zâta geldi.
Ve sordu ki:
"Efendim, dünyadan imanla gitmek için ne yapmak lâzımdır?"
Büyük zât cevâben;
"Bunun için, son nefeste 'Allah' demelidir" buyurdu.
Genç;
"Peki efendim" dedi.
Ve ayrıldı huzurdan.
Birkaç adım gitmişti ki, seslendi arkasından:
"Anladın mı dediğimi?"
"Anladım efendim."
"Ne anladın?"
"İmanla gidebilmek için son söz Allah olmalıdır."
"Peki, ne zaman Allah diyeceksin oğlum?"
"Son nefeste diyeceğim efendim."
"Son nefes ne zamandır?"
"Bilmem, Allah bilir efendim."
"Şu anda da gelebilir mi?"
"Elbette efendim."
Buyurdu ki:
"Evlâdım! 'Son nefes belli değil' diyorsun, öyleyse şimdiden Allah desene. Niçin 'son nefesi' bekliyorsun?" buyurdu
Genç, arz etti:
"Ama hocam, ben henüz çok gencim, yaşlı değilim."
Büyük velî;
"Ecel, genç ihtiyar tanır mı oğlum? Bâzen öyle âni gelir ki, bir kez bile Allah demeye fırsat bulamazsın. En iyisi, Allah demeye şimdiden başla" buyurdu...
-- İngilizler, yüzyıllardır İslâm memleketlerini kana boyamakla kalmamış, İskoç masonları, binlerce Müslümanı ve din adamlarını aldatarak, mason yapmış, insanlığa yardım, kardeşlik gibi laflarla, seve seve dinden çıkmalarına, mürted olmalarına sebep olmuştur.
İslâmiyeti büsbütün yok etmek için, bu masonları maşa olarak kullanmışlardır. Böylece, Mustafa Reşit Paşa, Ali Paşa, Fuat Paşa, Midhat Paşa, Talat Paşa, Cemal Paşa ve Enver Paşa gibi masonları, İslâm devletlerinin yıkılmalarında kullanıldıkları gibi, Cemâleddîn-i Efgânî ve Muhammed Abduh gibi masonlar ve yetiştirdikleri çömezler de, İslâm bilgilerini bozmaya, yok etmeye alet olmuşlardır.
Bu mason din adamlarının yazdıkları yüzlerce yıkıcı, bozucu din kitapları arasında Mısrlı Reşid Rızânın Muhâverât kitabı, Arabiden çeşitli dillere tercüme edilerek, İslâm memleketlerine dağıtılmakta, Müslümanların dinlerini ve imanlarını bozmaya çalışmaktadırlar. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okumamış, anlayamamış bazı din adamlarının da bu akıntıya kapılarak felakete sürüklendikleri ve başkalarının da felaketlerine sebep oldukları acı, acı görülmektedir.
Mısırlı Reşid Rızâ'nın Muhâverât kitabında, Ehl-i sünnetin dört mezhebine çatılmakta, İslâm bilgilerinin dört kaynağından biri olan İcmâ'-ı ümmet inkâr edilmekte, “herkes; Kitaptan, Sünnetten kendi anladığına göre amel etmeli” denilmektedir. Böylece, İslâm bilgilerini kökünden yıkmaya çalışmaktadır. Ehl-i sünnet âlimlerinden Abdülganî Nablüsî'nin (Hulâsat-üt-tahkîk fî-beyân-ı hükm-ittaklîd vettelfîk), Yusuf-i Nebhânî'nin (Huccetullahi alel'âlemîn), Muhammed Hayât Sindînin (Gâyet-üt-tahkîk) ve Muhammed Abdürrahmân Silhetî'nin (Seyf-ül-ebrâr) kitapları, böyle bozuk kitaplara ve konuşanlara cevap vermektedir.
Din adamı görünerek yapılan din düşmanlığı
Cemâleddîn-i Efgânî'nin, din adamı perdesi altında, İslamı içeriden yıkma propagandalarına aldananların en meşhuru Muhammed Abduh'tur.
Cemâleddîn-i Efgânî, Paris'te ve Londra'da masonların yardımı ile mecmua [dergi] çıkardı. 1886'da İran'a geldi, orada da rahat durmadı. Zincirlere bağlanarak Osmanlı hududuna bırakıldı. Bağdat'a, sonra da Londra'ya gitti. Tekrar İstanbul'a geldi. Burada da İran'daki Behâîler ile iş birliği yaparak, dini siyasete âlet etti.
Cemâleddîn-i Efgânî'nin, din adamı perdesi altında, İslamı içeriden yıkma propagandalarına aldananların en meşhuru Muhammed Abduh'tur. Abduh, İslam âlimlerinin büyüklüğünü ve üstünlüklerini anlayamayan bir din adamıdır. 1849'da Mısır'da doğdu ve 1905'te orada vefat etti. Bir müddet Beyrut'ta bulundu. Oradan Paris'e gitti. Burada Cemâleddîn-i Efgânî'nin, masonlar tarafından çizilen çalışmalarına katıldı. (El-urvet-ül-Vüskâ) mecmuasını çıkardılar. Beyrut'a ve Mısır'a gelerek Paris'teki mason locasının kararlarını tatbik etmeye çalıştı. İngilizlerin yardımı ile Kahire müftüsü oldu. Ehl-i sünnete saldırmaya başladı.
İlk iş olarak, Câmi'-ül Ezher medresesi ders programlarını bozmaya, gençlere kıymetli bilgilerin okutulmasını önlemeye başladı. Üniversite kısmındaki dersleri kaldırdı. Lise ve orta kısımdaki kitaplar, yüksek sınıflarda okutuldu. Bir taraftan ilmi kaldırırken, diğer taraftan İslam âlimlerini kötüleyerek, bu âlimlerin fen bilgilerine mani olduklarını, bu bilgileri İslama sokacağını iddia etti.
Londra'da, bir papaza yazdığı mektupta, (İslamiyet ve Hristiyanlık gibi iki büyük dînin el ele vererek kucaklaşmasını beklerim. O zaman, Tevrat ve İncil ve Kur'ân birbirlerini destekleyen kitaplar olarak her yerde okunur ve her milletçe saygı görür) demiştir. Müslümanların Tevrat ve İncil okuyacakları zamanı beklemekte olduğunu ifade etmiştir.
Câmi'ül-Ezher'in müdürü (Şaltut) ile yaptığı Kur'ân-ı kerîm tefsîrinde, banka faizinin meşru olduğuna fetva vermiştir. Daha sonra Müslümanların ağır baskıları karşısında, bu fetvasından rücu eder görünmüştür.
Beyrut'taki mason locasının başkanı Hannâ Ebû Râşid, [m. 1961]'de yayınladığı (Dâire-tül-me'ârif-il-masoniyye) kitabının 197.sayfasında (Cemâleddîn-i Efgânî, Mısır'da mason locası reisi idi. Âlimlerden ve devlet adamlarından üç yüze yakın üyesi vardı. Ondan sonra, imam üstad Muhammed Abduh reis oldu. Abduh, büyük bir mason idi. Bunun, masonluk ruhunu Arap memleketlerine yaydığını kimse inkâr edemez) demektedir...