Abdurrahman Dilipak
HAY ALLAH!
“Eski hamam eski tas”. “40 yıllık kâni, olur mu yani..”
“Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz”. “Olur böyle vakalar, Türk polisi yakalar”..
15 Temmuz sonrası Kılıçdaroğlu’ndaki “büyük değişim”e siz de şaşırmıştınız değil mi? Eski Kılıçdaroğlu gitmiş, yeni bir adam gelmişti.. Yeni bir CHP hayali konuşulmaya başlamıştı. Ama kandillere katran döktü geceler. Ne oldu ise, Pensilvanya nefesi mi, PKK büyüsü mü, DHKP-C ruhu mu bilinmez bir şeyler oldu ve beyefendi aslına rücu etti..
Yine yürüyen merdivene ters taraftan bindi..
CHP Genel Başkanı, ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu’nun Ahmet Hakan’la CNNTurk’deki diyaloğu muhteşemdi!?.
K.K.: Türkiye Ortadoğu bataklığına girmemeliydi. Şu an bile girdiği noktadan 10 yılda çıkamaz.
A.H.: Ama girilmeseydi güvenliğimiz tehlikedeydi!
K.K.: Tamam da biz girilmesin demedik ki!
…
K.K.: Önüne geleni FETÖ’cü diye alıyorlar. Danışmanımı da aldılar.
A.H.: Danışmanınız FETÖ’cü değil mi?
K.K.: Bilmiyorum olabilir..
Kim ne derse desin, Kılıçdaroğlu CHP’ye yakışıyor. “Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş”
…
Fazla söze ne hacet, “al sana diyalektik üstadı derya gibi, CHP’den Kılıçdaroğlu ve CNN’den Ahmet”.
•
Kemalgiller’den Yılmaz Özdil, Sözcü’de yazmış: “Bu topraklarda ilk rakı, bira ve şampanya fabrikalarını ve ilk kerhaneyi Abdulhamid kurdurmuştur.”
“Seyyar kapakçı Tayfun”, Twitter’den Özdil’i cevaplamış: “Eğer senin anlattıkların doğru olsaydı bütün okullarda heykelleri ve resimleri olurdu.”
O dönemdeki “Modern / Asri / Garbi” mekteplerinin hali pürmelalini öğrenmek isteyenler hem Osmanlı ve hem de Cumhuriyet dönemindeki büyük “dönüşüm”ün mimarlarından olan Rıza Nur’un “Hayat ve Hatırat”ını okuyabilirler..
Abdulhamid bu kötü gidişe dur demeye çalıştığı için cezalandırıldı. Hain ilan edildi. “Kızıl sultan” demelerinin sebebi de buydu! Yahudi lobisi de, Ermeni lobisi de, İngilizlerin, Fransızların peşine takılan, Amerikan mandalığına razı olanlar topyekûn Abdulhamid Hana saldırdılar.. Hâlâ da saldırmaya devam ediyorlar.
Perşembe akşamı Yıldız’da TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın himayelerinde “Abdulhamid” belgeselinin gösterimi vardı. O “camia”dan kimsecikler yoktu, muhalefetten de!
Abdulhamid’e yapılan iftiralara gelince, onun döneminde bazı haltların yenmiş olması, onun tarafından, onun rızası ile yapıldığı anlamına gelmez..
CHP aslında İttihat Terakkinin devamıdır.. Abdulhamid döneminde bu haltları yiyenler de İttihat Terakkicilerdir ki, padişahı Selanik’e Yahudi iş adamı Alatini Efendinin evine mecburi iskana tabi olarak sürgüne gönderenler de bunlardı.. Özdil’in dediklerini yapmayıp, tam tersini yaptığı için..
Hay Allah! Ya hu, sizin Füsun Erbulak, ergenlik çağındaki gençlerin bekâretinin devlet eli ile zail edilmesini savunmuyor mu idi ya da sizinMustafa Ekmekçi, okulda, yurtlarda, askeriyede ve kamu kurumlarında herkese zorunlu olarak domuz yedirilmesini savunmuyor mu idi.
CHP’nin tek parti dönemindeki eroin fabrikalarını, bira, likör, şarapfabrikalarını, askerde herkesin zorla sigaraya alıştırılmasını, “Moral gecesi” adı altında orduda yapılan rezaletleri, “Baldız türküleri”ni, “Milli Piyango”yu, “Cumhuriyet Baloları”, “Güzellik yarışmaları”nı unutmadık!
Erdoğan, Abdulhamid’e, CHP, PDY İttihat Terakki’ye çok benziyor.. İkisi de ilhamını aynı yerden alıyor. Biri dini, öteki laik kisveye bürünse de, aslında ikisi de çağdaş ve darbeci. İkisi de tek adamcı.. İkisi de devleti ele geçirerek toplumu dönüştürmek istiyor. İkisi de bunun için eğitimi önceliyor. İkisinin de yüzü batıya dönük.. Her ikisi ideolojik olarak çok farklı gibi gözükse de metodik açıdan birbirlerine çok benziyorlar.. “Tavşana kaç, tazıya tut” demek için, soğuk savaştaki sağ-sol gibi birbirini tamamlayan taraflara benziyorlar..
Birileri toplumu inanç, tarih ve geleneğinden, köklerinden kopartmak, onu kendisi yapan, ötekilerden ayırt eden, “alamet-i farika”sı olan ne varsa onu tahrip etmek isteyen bir “topyekûn savaş” cephesi ile karşı karşıyayız..
Bunların öfkeleri ve ihtirasları akıllarından büyük adamlar.. Siyasi emellerini bu lobilerin siyasi emelleri, şahsi çıkarlarını global sermayenin çıkarları ile tevhid eden bu adamların yapacakları fazla bir şey kalmadı.. Aslında her şeyi arkalarındaki güç yapıyordu. Kuklalar ve kuklacılar, dublörler ve suflörler, hepsi birden deşifre oldu.. İnsanlar oynanan kirli oyunun farkına vardılar.. Bu kirli oyunun aktörleri ve figüranları hep birlikte komik bir durumda düştüler..
Bunlar yarın öldüklerinde kefenlenip, çeneleri bağlanıp önümüze getirildiklerinde, “nasıl bilirdiniz” dendiğinde ne diyecekseniz, onu şimdiden düşünün..
Sahi, mesela Özdil’i nasıl bilirdiniz? Birileri bir dine inanmayabilir de, ölünce inanmadığı bir ahiret denen dünyaya giderken Müslümanlardan hüsnü şehadet beklemesi nasıl bir düşüncenin ürünü olabilir, bilmiyorum.. Siz cami avlusunda “Türkiye laiktir, laik kalacak, kahrolsun şeriat” diye slogan atmaya devam edin.. Herkesin yaptıklarının hesabının sorulduğu bir gün var, o gün görüşürüz. Selam ve dua ile..