Abdurrahman Dilipak
Gülen’in özgül ağırlığı
Birileri bu yapıdan, yani FETÖ’den neden bir anda yakalarını kopartamıyorlar?
Sempatizanlar büyük ölçüde dağıldı. Bu yapının gücünden istifade etmek için gidenler de ortadan kayboldu. Ama birileri, sayıları giderek azalsa da hâlâ oradalar.. Bunun sebebi ne?
Önce insanlar buradan ayrılınca dinlerini kaybedeceklerini, “ilahi bir ceza”ya çarpıtılacaklarına inandırılmışlar.. Bir kısmı hipnotik etki altında. Büyülenmiş. Bütün bu olanlara bir anlam veremiyorlar.. Korkuyorlar. Mucizevi bir kurtuluş bekliyorlar..
Bir kısmı daha rasyonel düşünüyor.. Hoca efendinin sırtını ABD, İngiltere, İsrail ve Vatikan’a dayadığını, bütün bu güçlerin birden yenilgiye uğratılamayacağını, bunların başarısız olamayacağını düşünüyorlar. Zaten yıllardır bizde böyle bir şuuraltı oluşturuldu. ABD, İsrail, İngiltere ve Vatikan, Tapınakçılar yenilmez. Onların her şeyleri var, güçleri ile başedilmez. Dünyayı onlar yönetiyorlar. “Hocaefendi” de sırtını onlara dayadığına göre, o da yenilmez. Hatta Hocaefendi “Kâinat imamı” olarak onları da yöneten bir manevi liderlik konumunda bulunuyor..
Bir gün hocaefendinin dönüp geleceğini, hesap soracağını düşünüyorlar. Bundan korkuyorlar..
Bir kısım saftirikler, hocaefendinin kalpleri okuduğunu, akıldan geçenleri bildiğini düşünüyor, bir kısmı ise herkesi dinlettiğinin farkında.. CIA, MOSSAD, MI6, Tapınakçılar işin içinde ise, hoca efendiye karşı gelirse, bunları da karşısına almış olacağını, bunun da kendinin sonu olacağını düşünüyor..
Zaten kriptoları profesyoneller oltayı yutmuş. Bilirsiniz, “oltayı yutan balık yem istemez”. Sana sınav sorularını veren o, makamını ona borçlusun, iş adamı isen vergini, gümrükteki işlerini, yargıdaki davalarını, belediye ile hazine ile tüm problemlerini çözen o. Geriye ne kalıyor.. O ipini bırakırsa zaten bitmişsin.. Dün senin arkanda duranlar, maskelerini değiştirdiklerinde, bir anda senin celladın da olabilirler. Aslında sen de böyle bir oyunun figüranısın. Sen de hem ihya eden, hem kahredensin. İhya ettiğin kişinin celladı da olabilirsin..
Bu işler böyledir.. Potansiyel olarak hem katil, hem kurban oluyorsunuz.. Çift kişiliğiniz var. Mesela bir yandan diyalogcu, hoşgörü abidesi oluyorsunuz, öte yandan terör örgütleri ile kol kola girebiliyor, mafyalaşabiliyor, meclisi bombalayabiliyor, kumpas kurabiliyorsunuz..
Bakın her iki karakter de tek kişinin özelliği. Bu yapıyı anlamak için bunu bilmek gerekiyor..
“Ağlayan hoca” onu yakından tanıyanların anlattıklarına göre, aynı zamanda işkence edebilen, bağırıp çağıran, azarlayan, ağlatan biri..
Bunların gücünü daha önce de yazdım.. Arkalarında o ülkeler ve örgütler var. Aynı zamanda kendilerine inanan, medyumik bağlıları var. Yarım asırlık bir örgütten söz ediyoruz. Çeyrek asırdır dünyanın en büyük istihbarat örgütleri ile birlikte çalışıyorlar. Onlara destek veriyor ve onlardan destek alıyorlar. Onların bilgi ve tecrübelerinden yararlanıyorlar. Mesela Opus Dei’yi taklit ediyorlar.. ABD, İngiltere, İsrail ve Vatikan’ın istihbarat için, diğer ülkelere sızmak için kullandıkları Truva Atı bunların okul, şirket ve dernekleri. İç içe geçmiş bir yapı sözkonusu. Bu sebeble de kendilerinin yenilmez olduklarını ve çok güçlü olduklarını düşünüyorlardı.. Bir güç zehirlenmesine yakalanmışlardı.
Bunların kendi öz şakirtlerinin yanında, menfaat ilişkisi kurdukları çok sayıda ve her kesimden insanlar vardı. Bunların çoğu iş adamı, politikacı, bürokrat, serbest meslek sahibi insanlar. İçeride ve dışarıda, Ankara’ya, tapuya, gümrüğe, vergiye, basına, bankaya, belediyeye, sigortaya işi düşen herkesin yolu bunların evinin önünden geçiyordu ve herkes de bunlarla iş tutuyordu. WinWin/kazankazan. Al gülüm-ver gülüm.. Valiliğe işin düşse de, konsolosluklara işin düşse de, her kapıyı açan bir anahtardı bu FETÖ. Üstüne üstlük, promosyon olarak, devlet ve zenginlik yanında bir de cennet vadediyordu..
Herkes bu altın tas içinde sunulan zehirli bala koştu. Sağcı-solcu, Alevi-Sünni, laik-dindar, liberal, herkes.. Sınav sorularını çalıyorlar, kredi ve teşvik muslukları ellerinde, yargı desen emirlerinde.. Birçok kişi en azından bu yapı ile ters düşmek, bunları karşısına almak istemedi. Onlar da bu havayı kendi lehlerine iyi kullandılar.
Kendilerine yaklaşan herkesin oğlu, kızı, gelini, damadı, karısı, kayınbiraderi, kaynanası, kayınbabası herkesi ele geçirdiler.. Ve herkesi dinlediler. Dinledikten sonra ne hayal ediyorlarsa onu vadettiler, onu sundular, zaafları neyse onu kullandılar.. Kadın, kumar, kim neden anlarsa, kendilerinden uzaklaşmaya kalktığınızda ya da bunu hissettiklerinde hemen köpek dişlerini göstermeye başladılar. Şirketlerine maliyeciler, sigortacılar, belediyecileri gönderdiler.. Havuç ve sopa gösterip, “hangisini yemek istersin” dediler, bir bakıma.. Dünyalarını cehenneme çevireceklerini gösterdikleri gibi ahirete de hükmediyorlardı sanki. Zaten medya da ellerindeydi..
Birileri hâlâ bu örgütten korkuyor. Dönüp gelmeleri halinde intikam alacaklarını düşünüyorlar.. Bu örgütün arkasındaki güçlerden korkuyor kimi. Kimi kendileri hakkında örgütün elindeki bilgi, belge, arşiv ve kaset-maset türü şeylerin, örgütün dışarıdaki unsurları tarafından sosyal medya üzerinden sızdırılmasından korkuyorlar..
Bir de şu var: “Peki yarın Erdoğan giderse ne olacak. Bu iş tersine dönerse biz ortada kalırsak halimiz nice olur.” Birileri böyle düşünüyor.. Erdoğan sonrasını gündemde tutanlar, “Erdoğan ölecek-öldürülecek” diye söylenti yayanların asıl hedefleri de bu.. Oysa ecel gelmeden kim öldürülebilir ya da ölebilir ki! Allah bu zalimleri helak edecekse onun bu hükmünü kim hükümsüz kılabilir ki!
Evet, durum bu. Bugün de sizinle bu konuyu paylaşmak istedim. Selam ve dua ile..