Taha Kılınç
Dünya malı
Bir adam varmış. Hastalanınca oğlunu çağırmış, benim hayatım boyunca sakladığım, kıymet verdiğim şu çorabım var. Ben ölünce bu çorapları ayağıma giydirin, benimle beraber gömün. Eğer itiraz ederlerse, bu mektubu açın, demiş.
Vefat etmiş, çorapları hoca efendiye götürmüşler, efendim, ayaklarıma giydirin, beni çoraplarımla gömün diye babamın vasiyeti vardı, demiş. Hoca efendi, olmaz, demiş. Mektubu açmış, mektup şöyleymiş; Oğlum, görüyorsun, ben dünyanın en büyüklerine kavuştum; fakat şimdi eski bir çoraplarımı bile götüremiyorum. Eski çoraplarımı dahi olsa, yanıma vermiyorlar. Unutma ki, çok zengin olabilirsin; ama benim akıbetim seni bekliyor. Sakın ola ki, gönlünü verme! Peki, servet niyedir? Namaz, ibadettir, çalışmak ibadettir. Helalden kazanmak, sevaptır. Ama Allah yolunda harcamak kaydıyladır.
Nasihat, yönümüzü değiştirebilirse, insanı bir yere döndürebilirse, alan da, veren de, mutlu olur. Ama sadece üç-beş dakika zevkle geçirmek içinse, yanlıştır. Onun için, İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki; İlim, ibadet etmek içindir. Yoksa, bilmek için değildir.
Bâyezîd-i Bistâmî "kuddise sirruh" hazretleri talebesi Ebû Mûsâ'ya şöyle nasîhatta bulundu:
Sana, yaşadığın sürece tamâmen Allahü teâlâya yönelmeni, yüzünü hiçbir vakit O'ndan çevirmemeni tavsiye ederim. Şüphe yok ki O'na kavuşacak ve O'nun yüce huzûrunda duracaksınız. Ve sen bütün işlediklerinden sorumlu tutulacaksın.. Sakın gâfil olma. Gaflet uykusundan bir an önce kendini kurtar. Hiç kimseyi O'na tercih etme. Sana gelen belâlara sabret. Allahü teâlânın hükmüne ve kazâsına rızâ göster. Allahü teâlânın verdiğine kanâat et. Allahü teâlâya güven, vâdettiklerinin mutlaka yerine geleceğine inan. Hiç ölmeyecek ve hep diri olan Rabbine tevekkül eyle. Her işinde O'nun inayetini iste. O'nun emirlerine riâyet et. Hayatta olduğun müddetçe bu dediklerimi yapmaya çalış. Halkı bırakıp, Hakk'a yönel. İşini O'na ısmarla!..
Nasîhatlerin birincisi, Ehl-i sünnet âlimlerinin, kitâblarında bildirdiklerine göre, i'tikâdı düzeltmekdir. Bu âlimler, kitâblarında Eshâb-ı kirâmdan işitdiklerini bildirmişler, kendi kafalarından hiçbirşey yazmamışlardır. Cehennemden kurtulan, yalnız bu âlimlere tâbi' olanlardır. Allahü teâlâ, o büyük insanların çalışmalarına, bol bol mükâfât versin! Dört mezhebin ictihâd derecesine yükselmiş âlimlerine ve bunların yetişdirdikleri büyük âlimlere (Ehl-i sünnet) âlimi denir. İ'tikâdı (Îmânı) düzeltdikden sonra, islamiyete uymak, ya'nî fıkh kitâblarının bildirdiği ibâdetleri öğrenmek ve yapmak ve yasak etdiklerinden kaçınmak lâzımdır. Beş vakt namâzı, üşenmeden, gevşeklik yapmadan, şartlarına ve ta'dîl-i erkâna dikkat ederek kılmalıdır. Nisâb mikdârı malı ve parası olan, zekât vermelidir. İmâm-ı a'zam buyuruyor ki, (Kadınların süs olarak kullandıkları altın ve gümüşün de zekâtını vermek lâzımdır.)
***
(Zâdül-mukvîn) kitâbında diyor ki;
(Eski âlimler yazmış ki, beş şeyi yapmıyan, beş şeyden mahrûm olur:
1- Malının zekâtını vermeyen, malının hayrını görmez.
2- Uşrunu vermeyenin, tarlasında, kazancında bereket kalmaz.
3- Sadaka vermeyenin, vücûdünde sıhhat kalmaz.
4- Düâ etmeyen, arzûsuna kavuşamaz.
5- Namâz vakti gelince, kılmak istemeyen, son nefesde kelime-i şehâdet getiremez. Namâz kılmanın birinci vazîfe olduğuna inandığı hâlde, tenbellik ederek kılmıyan fâsıkdır... Sâliha kızın küfvü değildir. Ya'nî o kıza lâyık ve uygun değildir).
ZEKATLA İLGİLİ ÖZET BİLGİLER
1- Zekât nisâbı, yirmi miskal, yani 96 gr altın veya bu değerde para veya ticaret eşyasıdır.
2- Zekât nisâbına mâlik olan kimseye zengin denir.
3- Zekâta tâbi malların veya paranın, sene içindeki azalıp çoğalmasına itibar edilmez. Nisâba mâlik olduktan bir sene sonra elde kalan mal, nisâbı buluyorsa kırkta biri zekât olarak fakirlere verilir. Nisaptan aşağı ise verilmez.
4- Zekât, kârdan değil, ticaret malının veya paranın tamamından verilir.
5- Senetli ve senetsiz alacaklar nisap hesabına dâhil edilir. Alacaklar tahsil edildikten sonra zekâtları verilir; almadan da verilebilir.
6- Borçlar, mevcut paradan veya maldan çıkarılır. Geri kalanın zekâtı verilir.
7- Zekât; câmi, hayır kurumları, dernek... gibi yerlere verilmez.
8- Zekât, ticareti yapılan maldan verilir. Onun yerine başka maldan verilmez. Meselâ halıcı, gıda maddesi veremez. Bakkal da halı veremez.
9- Zekâtı, ticareti yapılan maldan vermek câiz olduğu gibi, değerini altın olarak da vermek câizdir.
10- Ticaret için olmayan evler, arsalar, vasıtalar, demirbaş eşyalar zekât nisâbına dâhil edilmez. (Redd-ül Muhtar; Hindiyye)
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
"Allahü teâlânın ihsân ettiği malın zekâtını vermeyenler, iyi ettiklerini, zengin kalacaklarını sanıyorlar. Hâlbuki, kendilerine kötülük yapmış oluyorlar. O malları, Cehennem'de azâb âleti olacak, yılan şeklinde boyunlarına sarılıp, baştan ayağa kadar, onları sokacaktır." (Âl-i İmrân sûresi: 108)
"Malı, parayı biriktirip, zekâtını, müslüman fakirlerine vermeyenlere çok acı azâbı müjdele! Zekâtı verilmeyen mallar, paralar, Cehennem ateşinde kızdırılıp, sâhiplerinin alınlarına, böğürlerine, sırtlarına mühür basar gibi bastırılacaktır." (Tevbe sûresi: 134, 135)
Akıllı olan ve büluğ çağına giren ve hür olan müslüman erkek ve kadının, zengin olup şartları bulununca, zekat vermeleri farzdır. (Halebî)