Abdurrahman Dilipak
DAEŞ’ten petrol alan kim?
Tam anlamı ile, Putin şecaat arzedeyim derken sirkatin söyledi. DAEŞ konusunda suçüstü oldu. Hem Türkmenleri vuruyor, hem angajman kurallarını bile bile sınır ihlali yapıyor, daha sonra da gidip PYD’ye silah desteği sağlıyor.
Rusların 3 kanaldan DAEŞ üzerinden petrol aldığı ortaya çıktı. Esed ve 2 Rus..
Bu iş biraz Bahçeli’nin Meral Akşener’i Paralel yapıyla ilişkilendirmesine benziyor. Öyle idi ise ve bunu biliyor idi isen daha önce bu hatun kişiyi niye belli görevlere getirdin. Ya da madem Paralele karşı idin, Ekmel İhsanoğlu’na Cumhurbaşkanlığı için niye destek verdin, onu kadrona aldın, Meclis başkanı yapmak istedin. Adama sormazlar mı, bu ne perhiz ve bu ne lahana turşusu diye. Putin’in DAEŞ ile Türkiye’yi irtibatlandırma çabaları da buna döndü. Türkiye’yi suçlamak isterken, Paralelin ipine tutundu ve sonuçta kendi kazdığı kuyuya düştü.
Paralelciler ve İsrail bir yalan uydurdu ve sonra bu yalana kendileri de inandılar, şimdi başkalarını inandırmaya çalışıyorlar.. Öfkesi aklından büyük adamların gelip takılıp düşecekleri çukur burası. Putin bu işte karizmayı, kendi içinde ve dışında fena çizdirdi.. Herkes her haltı yiyor, ama birileri faturayı Türkiye’ye kesmek istiyor. Kendi gözlerindeki merteği görmüyorlar, bizim gözümüzde çöp arıyorlar..
Putin, Paralelin elinde patlayan bir komplodan medet umar duruma düştü. Başkalarının daha önce defalarca çiğnediği bir sakızı çiğniyor.. Kendi yaptıklarını gizlemek için, en iyi müdafaa taarruzdur mantığı ile hareket ediyor..
Putin girdiği yoldan zor geri döner. Bu noktada geri de dönse, ileri de gitse kaybedecek.. Bu gerilim politikasını daha fazla sürdüremez. Sonunda bu iş bir yerden patlar ve bunun faturasını da kendileri ödemek zorunda kalabilirler..
Rusya bugün düne göre, kendi içinde, bölgede, uluslararası arenada, daha güçlü ve daha saygın değil. Keskin sirke küpüne zarar verdi ve evde yapılan hesaplar çarşıya uymadı. Hatta bu komik iddialar dönüp sahibini vurdu. ABD ve Avrupalı şahinlerin, İsrail’in komplolarının içini boşaltması açısından da aslında farklı bir etkiye sahip..
Türkiye, Kerkük ve Kürt bölgesindeki kuyulardan çıkan petrolü almak zorunda, ama bu baskılar nedeni ile alması gereken petrolün ancak onda birini alabiliyor.. Yoksa bu petrol ya boru hattı ile DAEŞ’e gidecek ya da kendiliğinden çıkan bölgelerde toprağa akarak çevre felaketine sebep olacak ya da petrol kuyuları kapatılacak.. Türkiye bu petrolü alarak aslında, karşılığında mamul petrol gönderiyor, ama sürekli alacaklı kalıyor, yani bu girişimi ile Kürt bölgesindeki insanların insani ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Buna Türkiye’den çok, onlar muhtaç.
Dikkat ediyorsanız, koalisyona bağlı güçler, Rusya filan, DAEŞ’in Musul’daki varlığına karşı seslerini çıkartmıyorlar.. Biz daha önce Kerkük’te vardık. Şimdi, hemen Musul’un çevresindeki Peşmergelerin kontrolünde bölgesindeki ortak askeri tesiste biz varız. Bizim oradaki hareketlerimizi bir çok ülke uydudan izliyor. Bölgeden Türkiye’ye taşınan, taşınması gereken petrol öyle 40-50 TIR’lık bir hadise değil. Belki günde 1000-1500 TIR’ın her gün gidip gelmesi gerek. Bu, gizli bir operasyon filan da değil. Birileri bu tartışmalarla bu işi engellemeye, sabote etmeye, bu tartışma ile Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışan birileri var. Aslında bu yaygara ile Türkiye yanında Irak Kürdistanını boğmaya çalışırken, suret-i haktan gözükürken, DAEŞ’e dolaylı destek vermiş oluyorlar..
Bakın, Avrupalılar, Amerikalılar, Ruslar, İran, herkes orada. Askerleri de var, silahları da. Bölgede kendi yandaşlarına silah ve mühimmat desteği de sağlıyorlar, kimsenin gıkı çıkmıyor, ama herkes Türkiye girmesin, Türkiye silah sokmasın, Türkmenlere mühimmat vermesin diye ne lazımsa yapıyor. Paralel yapı, muhalefet, MİT TIR’ları hikâyesine bakın. Kimsenin ötekilere sesi çıkmıyor. Sahi kim bunlar, kimin hesabına böyle hareket ediyorlar..
Rusya binlerce km. uzaktan gelip, burnumuzun dibindeki Bayırbucak Türkmenlerini bombalayacak, sınır ihlali yapacak, ama bizden kimse sesini çıkartmayacak öyle mi.. Aynı şey Rusların başına gelseydi ya da gelirse o zaman nasıl davranırlardı ya da davranacaklar. Herhalde “dün dündür, bugün bugün” derler o zaman, Demirel gibi..
Rusya’nın yaptığı ne uluslar arsı hukuka uygun, ne siyaset ahlakına, çifte standartlı, tutarsız, kendi içinde çelişkili, mantık dışı. Zaten Esed’in yanında yer alması da, Tartus’tan kaynaklanan zorunluluk dışında akıl ve ahlak dışı.
Hani derler ya, “ne kendi eyledi rahat, ne aleme verdi huzur”. Putin kendini de, ülkesini de, bölgeyi de, dünyayı da ateşe sürükleme gayretinde.. Batılı ülkeler de masum değil. Onlar da Rusya’yı bu cehenneme çekip boğmak istiyorlar. Birileri bu mayınlı tarlada top oynama sevdasında.
Oynanan bir Rus ruleti.. Birileri ya bu tehlikeyi görüp, bu cehenneme sırtında bomba taşımaktan vazgeçecek ve bu ateşi söndürmeye çalışacak ya da bir canlı bomba gibi bu cehenneme kamikaze dalışı yapacak. Görünen köyün manzarası hiç hoş değil. Gelecek günler geçen günleri aratabilir ya da bakarsınız, gecenin en karanlık anı aydınlığa açılan bir kapıya dönüşür. Gün doğmadan neler doğar. Bakarsınız Hakk, şerleri hayreyler.. Bize şer gibi gelen şeyleri hayra tebdil eder. Görelim Mevlam neyler. Selam ve dua ile..