Abdurrahman Dilipak
Bugün 21 Eylül, hicri yeni yıl
Hicri yeni yılımız mübarek olsun. Hayırlara vesile olsun inşallah. Dilerim gelecek günlerimiz geçen günlerimizi aratmaz. Servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirip çeviren, kuyudaki Yusuf’un Rabbi olan, kadir-i mutlak ve bir olan, kadere, rızka, ecele hükmeden Allah bizim ellerimizle zalimleri cezalandırır ve mazlumlara yardım eder.
Bugün 21 Eylül 2017 Perşembe. Kameri olarak 1 Muharrem 1439. Yani Hicri Yılbaşı.
Hicri takvimin aylarını bir daha okuyalım. Ezberleyelim isterseniz. Dikkat ederseniz bu ay isimlerinin 4’ü tekrarlanan isimlerle anılıyor. 7’si insan ismi. Tekrarlananların dışında sadece Zilkade ve Zilhicce insan adı olarak kullanılmıyor. 1-Muharrem (Haram kılınmış), 2- Safer (Sefer, yolculuk), 3-Rebiülevvel (İlkbahar), 4- Rebiülahir (Sonbahar), 5-Cemaziyelevvel (İlk çorak), 6- Cemaziyelahir (Son çorak), 7- Recep (Saygı, onur), 8- Şaban (Dağılmış, yayılmış), 9-Ramazan (Yanma, sıcak olma), 10- Şevval (Yükselmiş), 11-Zilkade(Barışı sahiplenen), 12- Zilhicce (Hacca sahiplenen).
Biliyor olmalısınız, mealen “Ay ve Güneş Allah’ın iki şeairidir” diye bir ayet var. Bizde, günlük ibadetler Güneş’e göre, aylık ve yıllık ibadetler Ay’a göre yapılır.
Osmanlı’da 3 takvim birden kullanılırdı. “Hicri”, “Rumi” ve “Miladi”. Tek Parti döneminde, CHP’nin “umdelerinden olan “6 Ok”taki Laiklik ilkesi bahane edilerek, “takvim inkılabı” ile Miladi takvime geçilmedi, “İslami olan” yasaklandı. Bunu bilerek CHP’ye oy verenlerin Hicri yeni yıllarını tabii ki tebrik etmiyorum. Ama onların bazıları yine de folklorik olarak “Muharrem orucu” tutacaklar. Ve yine biliyorum ki, “Hızır” ve “İlyas” aleyhisselamın buluştukları günü bir festival havasında kutlayacaklar ve “Hıdırellez” şenliklerinde “alambaç” yakacaklar!
Tabi bu ay yine Kerbela ile ilişkili bir ay. Aşura da yine bu ayla ilgidir. Aşura ile ilgili, insanlık tarihinde on önemli olaydan söz edilir.
Ve tabi her takvime göre, her dönümüne ilişkin istihraçlar, kehanetler gündeme gelir. Batıdaki kahinler kendileri için ürküntü veren kehanetlerde bulunuyorlar. Baba Vanga’nın 2016 sonrası için arkası arkasına gelecek kehanetlerde bulunuyordu. 2016’yı takip eden yıllarda çıkacak savaş yüzünden kuzey yarımküre için bir felaketten söz ediyordu. Bu kâhine göre savaştan canlı çıkan Hristiyanlar ise Müslümanlar tarafından başlatılacak kimyasal saldırıyla karşı karşıya kalacaklar. Bu kehaneti ciddiye alan birçok Avrupalı var. Bakmayın bunların laik, çağdaş olduklarına, kâhinlere ve kehanetlere, fala inanırlar. Avrupa’nın birçok şehrinde fal ve büyü merkezleri var. Falcıların, büyücülerin fuarları var. Her yılbaşında en çok satılan, okunan kitaplar bunlar. Ekim ayından sonra bütün batıdaki kitapçıların fallarında gelecek yılın kehanetleri ile ilgili kitaplar vitrinleri süsler.
Baba Vanga’ya göre 2018’de dünyanın yeni süper gücü Çin Cumhuriyeti olacak. Sömürenler sömürge haline gelecek. 2023’e yerkürenin yörüngesinde belli belirsiz bir değişiklik yaşanacak. 2026’da Avrupa nüfus olarak dağılma noktasına gelecek. Aslında Baba Vanga’nın kehanetine gerek yok, batı dağılma noktasına çoktan geldi bile. Aile çöktü. Gençliğin nereye savrulduğu belli değil.
Müslüman topluluklarda biliyorsunuz Mehdi-Mesih beklentisi çok yüksek. Zaten bu konu Şia’da iman vesilesi. Aslında bu konu farklı inanç ve geleneklerde de sözkonusu.
Mesela ebced değerine göre bazı ayetler 2017 yılı İsa (as)›ın yeryüzüne geleceği tarihe işaret ediyordu, ama olmadı.
Mesela, ayetlere dayalı ebced hesaplamasına göre İsra/7’deki “Eğer iyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz ve eğer kötülük ederseniz o da (kendi) aleyhinizedir. Sonunda vaat geldiği zaman (yine öyle kullar göndeririz ki) yüzlerinizi ‘kötü duruma soksunlar’ birincisinde ona girdikleri gibi mescid (Kudüs)’e girsinler ve ele geçirdiklerini ‘darmadağın edip mahvetsinler” şeklindeki ayet Kudüs’ün kurtuluşu için 2019’u işaret ettiği ileri sürülüyor.
Mesela Kehf/84’deki “Gerçekten biz ona yeryüzünde sapasağlam bir iktidar verdik” mealindeki ayetin 2019’u işaret ettiği belirtiliyor.
2018’i işaret ettiği söylenen bir ayetin (Enfal/18) meali ise şöyle: “İşte size böyle… Gerçekten Allah, kâfirlerin hileli-düzenlerini boşa çıkarıcıdır.” Tabi bütün bu hesaplamalarda esasen Hicri takvim kullanılıyor.
1439’un ebced karşılığı 17. O da eşittir 8. Bu da ebced hesabına göre, “yeni bir başlangıç için” 1440’ı beklemek gerektiğini gösteriyor. Yani yeni hicri yıl, geçen dönemin son yılı, geçiş yılı.
Tabi bundan herkes kendine göre bir sonuç çıkartıyor. FETÖ’cüler bazı işaretlerin kendileri ile ilgili olduğunu söylüyorlar bu arada.
1400’lü yıllar itibarı ile, toplamda “0” a eşitlenen 4 yıl geçmiş aradan. 1404, 1413, 1422 ve 1431, 1440. 1404 ve 1440 benzer rakamlardan oluşuyor. Ama “0” bu defa sona geliyor. Bu işlere meraklı olanlar için bütün bunların bir anlamı var.
Kimilerine göre bu işlerle uğraşmak cifir’dir. Kimilerine göre, evrenin sırrı burada gizlidir. “Havass” ilmi dedikleri bir ilimden söz ederler.
Bütün bunlar bizim için “muhkem bir bilgi” değil. Ama işin diğer önemli bir yanı, bunlara sanki nas gibi inanan ciddi bir toplum kesimi var. Bunların davranışları aslında süreci ciddi anlamda etkiliyor.
Bu istihraçlardan ilginç, zekice yorumlar çıkartanlar olduğu gibi, bu konularda yapılan yorumların birçoğunun gerçekleşmediği de çok açık..
Muhkem naslarla belirtilmiş bilgiler, ehliyet, liyakat, tecrübe, istişare ve şura ile varılan sonuçlar, ilim ve hikmetle elde edilen bilgi, diğer bilgilerden çok daha önemli, gerçekleşme ihtimali yüksek ve imtihan açısından daha doğru bir tercih olacaktır.
Gelişmelerin nasıl olacağına ilişkin merak, eğer bir imtihana hazırlık açısından ise ne ala, ama sadece tecessüs, bizi giderek Hannas’ın vesvesesine sürükleyebilir.. Sonuçta Allah tarafından resulü vasıtası ile bize gönderilen Kitap’ta bize açıkça bildirilenden sorumluyuz. İmtihan oluyoruz. Selam ve dua ile.