Abdurrahman Dilipak
Bekliyorlardı ki..
Şu günlerde başka şeyler bekliyordu birileri.. Erdoğan, Davudoğlu kaçsın, bazı politikacılar, işadamları, gazeteciler, hakimler, savcılar, emniyet müdürleri, subaylar tutuklansın.
Kime niyet, kime kısmet.. “Hocaefendi” AK Parti ile yollarını ayıralıdan beri bir haller oldu, kehanetlerinin hiçbiri tutmuyor.
Çoğu kimse farkında değil ama, artık Paralelin merkezi Pensilvanya değil, Toronto.. Hocaefendi gözetim altında. Yakında deport ederlerse şaşmam..
Hocaefendinin diyalog kuracak kimsesi kalmadı. Hoşgörüsü filan da bitti.. Kolu kanadı kırıldı. Küfürbaz biri oldu çıktı. Çevresine hakaretler yağdırıyor. Sadece Erdoğan’a değil, yakın çevresine, hatta senaristine bile. Graham Fuller’e, garantörüne, sponsoruna yani..
5. Parti hikayeleri ne oldu.. Harcadıkları o milyonlarca dolar.. Kime dokunurlarsa adamlar çarpılıyor. O uğursuzluk onlara da bulaşıyor. Ne Kılıçdaroğlu kaldı, ne Bahçeli, ne de Demirtaş.. Hatta Kamalak, Destici, diğer ufaklıkları saymıyorum bile.. Gül’ü de karanlık emellerine alet etmek için az çaba göstermediler. Adamın çevresini kuşatıp, götürme hayali kuruyorlardı ama Allah korudu.. Evdeki hesapları çarşıya uymadı.
Diktatör, hırsız filan her şey dediler, demedikleri ne kaldı. Axel, RTL, Murdoch, CNN, BBC, AFP hepsi devredeydi.. Uluslararası derecelendirme kuruluşlarını, kredi fonlarını da ikna etmişlerdi. Leş kargaları yağmaya hazırlanıyordu ama olmadı. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Sonuç ortada. Bu kirli oyuna alet olan Mediacılar süklüm püklüm. İşadamları korku ve panik içinde..
Onlara göre, şu günlerde Erdoğan ile ilgili Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne dava açılması gerekirdi.. En azından soruşturma açılacağı haberinin manşetlere çıkması gerekecekti.. Kredi notumuz düşürülüp, ekonomik kriz, siyasi kriz ve terörle birlikte hayatı yaşanmaz kılacak, G 20 listesinden çıkarılacağımız manşetlerde yazılacaktı.
Ve tabii, birçok ülke, hükümet ve devlet başkanı G20 zirvesine katılmayacaktı. Ondan sonra da zaten yeni bir süreç başlayacaktı. Vatandaş sandıkta bu kirli ve karanlık oyunları bir hamlede tersine çevirdi. Bu arada bu uluslararası çevrelerin, ihanet çetelerinin karanlık planları deşifre oldu. Şimdi paniklediler.. Zaten sonuç belli olunca, terör ve paralel yapıya yönelik operasyonlar, hız kesmedi, daha da arttı. Daha da artacak.. Ak Parti’nin zaten başından beri sayısal bir üstünlüğü vardı, psikolojik üstünlüğü de vardı. Şimdi bu daha da güç kazandı. Karşı tarafta ise tam bir panik havası hakim.. Belirsizlik ve tedirgin bekleyiş sona erdi.. Öyle anlaşılıyor ki, yabancılar da yenilecek ata oynamak istemiyorlar. Hatta kendilerine yanlış bilgi veren, hayali taahhütlerde bulunan, kendilerini kötü bir şekilde iç politik hesaplaşmada kullanan işbirlikçilerini bu sonuçtan dolayı suçluyorlar. Kendilerinin kullanılmış olduğunu düşünüyorlar..
Şimdi sırada meclisin açılması, yemin töreni, başkanın seçilmesi, meclisin çalışmalarına başlaması arkasından görevlendirme, hükümetin teşkili, hükümet programının okunup güvenoylamasının yapılması var. Hemen ardından bürokraside bir dizi atama yapılacak, bütçe müzakereleri başlayacak. 2016’ya dolu dizgin gireceğiz..
Terör ve paralel yapıya yönelik operasyon kapsam ve şiddetini artırarak devam edecek. Meclis açıldıktan sonra HDP’lilerin fezlekelerinin genel kurula gelmesi de sürpriz olmayacak.. Muhalefetteki kongre sürecine bağlı olarak, parlamentoda partilerin güç dengeleri de yeniden şekillenebilir, 5. Parti kehaneti de gerçek olabilir.
Bu arada bir yandan G20 konferansı yapılacak, öte yandan muhalefet partilerinin hemen hepsinde kongre sürecinde ciddi bir iç hesaplaşma yaşanacak. Tabanda bölünme, çatıda parçalanmalara sebeb olabilir..
G20 Türkiye’nin, Suriye ve bölge politikası açısından, aynı şekilde uluslararası düzen, para politikaları bakımından Türkiye’nin sesini dünyaya duyurmak için iyi bir fırsat olacaktır. Birçok devlet başkanı ile bir araya gelip, birçok konuda görüş alışverişi yapılacak.
Ankara’nın ilk icraatlarından biri de kuşkusuz, anayasa değişikliği ve buna bağlı olarak başkanlık sistemi ile ilgili olacak.. Muhalefet de şunu görecek. Şimdi sınırsız yetkilere sahip sorumsuz bir cumhurbaşkanı var. Peki, başkanlık sistemine geçip, başkanın yetkilerini tanımlayıp, onu icraatlarından dolayı sorumlu kılmak istemez misiniz.. Şu andaki statüsü anayasaya da yasalara da uygun. Zaten değiştirilmek istenen bu.. Bu ülkenin halkı silahlı darbecileri bile uzun süre başında tutmadı, hem bu adam değil mi “Mahkeme kadıya mülk değildir” diye 3 dönem kuralını getiren..
Ya hu, dönemi sonunda sandığa gidilmezse, gidilir, sonuçta halk “git” der bu adam gitmezse, söz, ben sizinle gelip Beştepe’de külliyeden ayrılması için gösteriye destek vereceğim..
Birileri Erdoğan ve Davudoğlu’na düşmanlığından dolayı öyle şeyler yapıyor ve söylüyorlar ki, biz onlara karşı bu kişileri ve iktidarı savunmaktan, içerideki bazı yanlışların üzerine gitmeye fırsat bulamıyoruz..
Bu iktidar iki bakımdan çok büyük bir şanssızlığa sahip. Biri böyle başbelası bir muhalefete sahip olması, ikincisi ciddi bir muhalefete sahip olmaması. Muhalefetsiz kalması. Muhalefet yok bugün. Bunların yaptığı, Gülen’in peşinde, yalan, iftira, hakaret, tehdit.. Başka yaptıkları, söyledikleri bir şey var mı? İktidarın her söylediğinin aksini söylemeyi marifet sayan bu adamlardan ne köy olur, ne de kasaba..
Size görünen köyden haber veriyorum, gelecek günler, geçen günlerinizi aratacak. Aklınızı başınıza almazsanız, her hamlenizde daha şiddetli bir cevap alacaksınız. Yanlışın neresinden dönerseniz orası kârdır. Yarın çok geç olabilir. Benden söylemesi. 17 Aralık öncesi yazdım ama o zaman iktidar çevresi komplo dedi, inanmadı, şimdi de size söylüyorum. Gelin vazgeçin, kendinize ve ülkenize zarar vermeyin, dünya ve ahiretinize yazık ediyorsunuz. AK Parti düşmanlığı kanınızı zehirlemiş. Bu oyun bitti. Bu yapı daha bir süre sürse de, eski hali ile, kadroları ile, aynı şekilde devam etmesi mümkün değil.. Bu uluslararası kirli oyuna daha fazla alet olmayın. Ama yine de siz bilirsiniz. Bekleyin ve görün. Selâm ve dua ile..