Taha Kılınç
Bayram hazırlığı..
-- Bayram günü şunları yapmak sünnettir:
1-Erken kalkmak.
2-Gusül abdesti almak.
3-Misvâk kullanmak.
4-Güzel koku sürünmek.
5-Yeni ve temiz elbise giyinmek.
6-Namazdan önce tatlı yemek.
7-Yüzük takmak.
8-Câmiye erken gitmek.
9-Giderken tekbîr söylemek.
10-Müminlere selâm vermek.
11-Güler yüzlü olmak.
12-Müminlerle bayramlaşmak.
13-Fakirlere sadaka vermek.
14-Dargınları barıştırmak.
15-Akrabayı ziyâret etmek.
16-Din kardeşlerini ziyâret etmek.
17-Ziyârette hediye götürmek.
18-Kabirleri ziyâret etmek.
19-Misâfirlere ikram etmek.
20-Çok duâ ve tevbe etmek.
Ramazan gittiği için değil, günahlarımız affolduğu için, büyük sevap ve nimete kavuştuğumuz için bayram yapıyoruz.
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
"Bayram sabahı Müslümanlar, namaz için câmilerde toplanınca, Allahü teâlâ, meleklere; "İşini yapıp ikmal edenin karşılığı nedir?" diye sorar. Melekler de;"Ücretini vermektir." derler. Allahü teâlâ da;"Siz şahit olun ki, Ramazandaki oruçların ve namazların karşılığı olarak kullarıma kendi rızamı ve mağfiretimi verdim. Ey kullarım, bugün benden isteyin, izzet ve celâlim hakkı için istediklerinizi veririm." buyurur."
Peygamber efendimiz; "Ramazanın son günü Allahü teâlâ, oruç tutanları affeder."buyurunca, Eshâb-ı kirâm, (Yâ Resûlallah, o gün Kadir Gecesi mi?) diye suâl etti. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
"Bilmez misiniz ki, iş yapana, işi bitirince ücreti verilir."
Bu mükâfatları bilen bir Müslüman nasıl sevinmez ve bayram etmez ki? Bayram günleri sevinmek, neşelenmek gerekir.
Hadîs-i şerîfte; "Allahü teâlâ, Ramazanda dört sınıf insan hariç, herkesin günahlarını affeder. Bunlar; içki içmeye devam eden, ana-babasına âsi olan, sıla-i rahmi terkeden, mümin olmaktan ümidini kesendir." buyuruldu.
Eğer bunlar tevbe ederse, Allahü teâlâ günahlarını affeder.
|
--
Çok sevilen kimse, insanın kalbinden, hâtırından çıkmaz. Onun şekli, kalbine yerleşir. Feyz, kalbden kalbe gelen, insana Allahü teâlânın râzı olduğu şeyleri yapdıran nûrdur, bir kuvvetdir. Feyzler, Resûlullahın "aleyhisselâm" mubârek kalbinden yayılmakda, Evliyânın kalbleri vâsıtası ile, Evliyâyı çok seven kalblere gelmekdedir. Evliyânın kalbleri ayna gibidir. Bir aynadan fışkıran ışıklar, karşısındaki aynaya ve bundan da, bunun karşısındaki aynaya gelir. Böylece, Resûlullahın kalbinden fışkıran feyzler bizim zamânımızdaki Evliyânın kalblerine gelir. [Bir ayna gibidir. Aynaya gelen ışıklar ve karşısında bulunan cismler, karşı aynada görülür. Aynanın karşısında bulunan ikinci bir ayna ve bunun karşısındaki üçüncü aynada da görünürler. Resûlullahın "aleyhisselâm" mubârek kalbinden yayılan feyzler, ma'rifet nûrları da, bu kalbe bağlı olan kalblere gelir. Kalbleri bağlıyan bağ, muhabbetdir. Eshâb-ı kirâm, Resûlullahı çok sevdikleri için, bu nûrlara kavuşdular. Sevgi ne kadar çok olursa, gelen feyz de çok olur. Sevmek, inanıp ve işleri ve ahlâkı Onun gibi olmak demekdir. Eshâb-ı kirâmın kalblerine gelen feyzler, sonraki asrdaki gençlerin kalblerine de geldi. Bunların da islâmiyete uymaları kolay ve tatlı oldu. Her biri, birer Velî oldu. Uzak memleketde ve mezârda olan Velîden de feyzler yayılmakda, âşıklarının kalblerine gelmekde, kalbleri nûrlanmakdadır. Resûlullahın mubârek kalbinden yayılan feyzlere sonraki asrdaki âşıkların kalbleri de kavuşarak, zamânımızdaki Evliyânın kalblerine geliyor ve bunların kalblerinden, kendilerini sevenlerin kalblerine ve bu arada bizlere de geliyor.]