Abdurrahman Dilipak
“Bay gaf” ya da güçsüzlüğün gücü adına
“Gaf”, “gafil olma hali”ni ifade eden bir kısaltma.. Sözlükte, “Yersiz, beceriksiz söz ya da davranış, pot, patavatsızlık” şeklinde anlaşılır. “Sürçü lisan etmek” şeklinde de tanımlanır. “Bay gaf” sürekli olarak benzer yanlışlar yapan birilerine yakıştırılan bir sıfat. Bugünkü haliyle tam da Kılıçdaroğlu’na yakışıyor.
Kılıçdaroğlu ironik bir liderlik hikayesine sahip.. Baykal Cumhurbaşkanı olacaktı, olamadı, cezalandırılacaktı, bileti kesildi, gitmesi gerekti. O gün için yerine bir isim bulunamadı. Aslında o koltuğa talip olan bir sürü kişi vardı. Ama kim gelse ona karşı olanlar partiden gidebilirdi. Ya da parti içinde çatışma ve ardından bölünme yaşanabilirdi. CHP’nin o gün için varlığını sürdürmesi gerekiyordu.
Parti içinde sosyolojik tabanı olmayan, kolay yönetilebilecek, görevden alındığında arkasından ağlayacak kimsenin olmadığı birini bulmak gerekiyordu. Kılıçdaroğlu adı zaten joker olarak çok önceden not edilmişti. Daha uygun biri bulunduğunda Kılıçdaroğlu kolaylıkla başka bir göreve yönlendirilebilirdi..
Baykal gitti, Kılıçdaroğlu geldi. Bir ara Mustafa Sarıgül adı öne çıktı ama, başlamadan bitti.
CHP gibi bir partiyi yönetmek hiç de kolay değil. Tek parti döneminin mirasına sahip çıkmak, resmi ideolojinin avukatlığını üstlenmek kolay değil. Bankası olan, değiştirmek zorunda olduğunuz anayasanın başlangıç bölümü kendi parti programına sadakat andı olan bir “Cumhuriyet Partisi”ni kim nasıl yönetecek. Sağcı mı solcu mu, Alevi mi, Sünni mi, liberal mi, ne idüğü belirsiz. Laikçi mi olacak, dindar mı?
Kılıçdaroğlu geçici olarak getirildi ama, güçsüzlüğü, tabansızlığı şansa dönüştü. Çünkü o makama kimse bulunamıyor. Kim gelirse gelsin, gidecek olanlar kalacak olanlardan fazla. Ama Kılıçdaroğlu orada durduğu sürece, bu fraksiyonların hepsi güç temerküzü sağlayıp, partiyi ele geçirme hayali ile orada duruyor. Kılıçdaroğlu da bu durumu kullanıyor, grubları birbirine karşı kullanarak nötralize ediyor. Güçsüzlüğünü güce dönüştürüyor.
Kılıçdaroğlu geçici protezdi, bu şekilde kalıcı oldu. Kılıçdaroğlu aslında güçsüzlüğünün farkında. Onun için tedirgin, kompleksli. Onun için sürekli hata yapıyor.
Aslında her sözüne dikkat etmesi gerek. Ne derse desin kendi tabanından, belli kesimden tepki alacak. O hassas dengeyi koruması gerek. En rahat hareket ettiği alan, topu taca atmak. İktidara yüklenerek şecaat arz etmek, seçmene selam göndermek istiyor ama, o zaman da kantarın topunu kaçırıyor. Aynı şeyleri söyleyince söz yalama oluyor, etkisini kaybediyor, o zaman her seferinde daha aşırı bir şeyler söyleme çabasında.
Ama bunu yaparken tedirgin. Çünkü toplumdan ve iktidar kesiminden anında cevap geliyor. Hukuk, tartışma ve alay konusu oluyor. Yani bu konuda da artık dibe vurdu.. Daha fazla söyleyecek, sözü kalmadı.
“Allah’tan korkmayan biz..” Tam da Cumhurbaşkanına hakaretlerin ardından bu gafı da yaptı. Yürüyen merdivene tersinden binmekten daha vahim bir hata bu.. Onu anlamaya çalışıyorum, kendini ağır bir stres altında hissediyor. Kendinden daha akıllı ve güçlü insanları yönetmenin güçlüğü altında eziliyor. Bir de her seçimden yenilerek çıksa da üst üste, ayak oyunları ile kongreyi kazanmanın kompleksi ile ruh hali, onu ezikliği yanında öfke kontrolü yapamaz hale getirebiliyor belki de.
Kılıçdaroğlu’nun ruh halinin bir psikolog tarafından analiz edilmesi gerekir.. Kılıçdaroğlu kontrol edemeyeceğini bildiği için kendinden daha akıllı ve daha güçlü isimleri kadrosunda görmek istemez. Onun için de CHP böyle güdük kalmaya mahkûm.. İlgezdi çapındakilerle daha uyumlu bir kadro oluşturur.
CHP’ye Kılıçdaroğlu, HDP’ye Demirtaş, MHP’ye Bahçeli yakışır. Dün Erdoğan’ı, bugün Davutoğlu’na yakıştıramayanlar, Kılıçdaroğlu’nu CHP’ye, Bahçeli’yi MHP’ye yakıştıranlardır.
Kılıçdaroğlu’nun gücü güçsüzlüğündedir.. O güçsüzlüğün gücü adına o makamda oturuyor.
Eski radyo ya da telsiz verici antenlerini düşünün. Temelsizdir, ama dörtbir yandan halatlar onu kendine doğru çekince o dimdik ayakta durur..
Kılıçdaroğlu’na teşekkür etmek gerek. Onun hezeyanlarına karşı sabırlı olalım, bu çok kolay olmasa da. O kadar genel başkan olunca, o partisini de kendine benzetti. CHP bundan sonra, bundan daha iyi olamaz. Mecburi istikamet yok olmak.. Kılıçdaroğlu da Bahçeli de genel başkanları oldukları partilerin tasfiye memurlarıdır. Durmak yok, yola devam.. Selâm ve dua ile..