Taha Kılınç
Allah rızası için atılan adımlar
Allah rızası için atılan adımlar çok makbuldür. Melekler kanatlarını döşer. Cenab-ı Peygamber "aleyhissalatü vesselam" buyuruyor ki; Günahı büyük olanlar Allah yolunda yürüsünler. Hizmet etsinler, Allah için bir araya gelsinler. Eslem "radıyallahü anh" tâbiinden, yani Eshab-ı kiramı görmüş bir mübarek zat, buyuruyor ki; "Bir müslüman, Allahü teâlânın anıldığı yere, dağlar kadar günah ile girse, çıktığı zaman üzerinde zerre kadar bir günah kalmaz". Çünki dünyada ibadetten maksat, kalbi temizlemektir, beyni doldurmak değildir. Beyin, et parçasıdır. Beyindekiler unutulur, kalptekiler unutulmaz. Çünki Allahü teala kalbi ve beyni farklı yaratmış. Yani, ikisi birbirine bağlı değildir. Kalbi ve aklı farklı yaratmıştır. Onun için, akıl durur ama kalp devam eder. Bunun kaynağı muhabbettir, sevgidir. Onun için, ibadetden maksat kalbi temizlemekdir. Bu temizlenmediği müddetçe, yapılan ibadetler ancak bize şöhret getirir. Arkasından kibir getirir ve felaket gelir. Çünki asıl maksat olmamıştır. Peki, bu kalp nasıl temizlenecek? Bu kalp iki şekilde temizlenir. Bir, islamiyete uymak, yani ibadet, ikincisi de sohbet. İbadet; İlim, amel, ihlâsdır. İlim olmazsa ibadet olmaz. İbadet olmazsa hiçbir şeye yaramaz. İbadet var ihlâs yoksa yine bir şeye yaramaz. Dolayısıyla, kalbin temizlenmesi için hem sahih olması lazım, hem de makbul olması lazım. Sahih olacak, bir de kabul olacak. Sahih olması için, emir ve yasaklara uymak lazımdır. Namazı emredildiği şekilde kılmak, tesbihi emredildiği şekilde çekmek lazımdır. Tamam, ibadet sahih, ama haram lokma yemişse, haramdan giyinmişse yine kabul olmaz. Makbul olması çok zor. Sahih oldu, ilim de var, ama elbisenin bir düğmesinin bir ipliği haram ise, kıldığı namaz kabul olmuyor. Hadis-i şerif var; Namaz kıldığı odada birparça iplik haramdan olsa, o odada kılınan namaz kabul olmuyor. Çünki o haram, zemzemin içine necaset damlamış gibi, berbat ediyor. Zemzem de olsa içilmez. Dolayısıyla, dinimizin aslı teberrîdir. Teberrî olmadıkca tevellî olmaz denir. Çünki, o uzaklaşmak oldukça yakınlaşma kendiliğinden oluyor. Yani, haramdan uzaklaşmak olunca, artık başka bir yere yaklaşmağa gerek yoktur. Çünki bir şey boşaltılınca, onun başka bir şeyle dolması lazım. Mesela, kâlb dünya sevgisinden boşaltılınca Allah sevgisi kendiliğinden dolar.
İbadet sahih oldu, yani ilim, amel, ihlâs var... Makbul de oldu… Bu birinci kısmıdır. Diğer kısmı ise, bir mürşid-i kâmili bulmak, onu sevmek ve onu sık sık hatırlamakdır. Buna rabıta diyorlar. Rabıtadan maksat, irtibat kurmaktır. İrtibat kurulduğu zaman, biz bilsek de bilmesek de, anlasak da anlamasak da feyz gelir. Feyz gelmesinden maksat, kalbin temizlenmeye başlaması demektir. Feyz gelmesinin alameti de, haramlardan soğumak, dünyadan soğumaktır. Haramlardan soğumadan Allaha kavuşmak olmaz. İkisi bir arada olmaz. Büyükler bu hale kavuşunca kendilerini hiç bilirlermiş, kendilerinden bir şey söylemezlermiş. Ben bilmem, hocam bilir derlermiş. Hocam ne derse onu söylerim derlermiş.
|
|
Abdülhakîm Arvâsî "rahmetullahi aleyh" hazretleri buyurdular ki;
Temiz ve yeni elbise giyiniz. Gittiğiniz yerlerde, ahlâkınızla, sözlerinizle, giyinişinizle İslâmın vekârını, kıymetini gösteriniz.
Gördüğünüz her musîbet ve felâket, kızgınlığın, zulüm ve haksızlık etmenin cezâsıdır.
İlim cehli izale eder, yok eder, ahmaklığı değil.
Cemiyetteki ruh hastalıklarının sebebi, îmân eksikliğidir.