Metin Özer
28 Şubat'ın boynuzlusu
Metin Özer 28 Şubat'ın farklı bir yönünü farklı bir dille kaleme aldı.
İşte o çok ilginç yazı..
28 Şubat darbesinin üzerinden tam 22 sene geçti.
Geçti geçmesine ama, bu hain girişimin zararları ve etkileri hala sürüyor.
Memleket bir türlü toparlanamıyor ise; bunun nedenlerin birisi, 22 sene önce yapılan bu büyük soygundur.
28 Şubat;
“BOYNUZLU”nun planladığı,
“FÖTRLÜ”nün tezgahladığı,
“KELKİTLİ’nin yellediği,
“FETÖ”nün desteklediği,
“AMERİKA”nın beslediği,
“TSK”nın bitirdiği,
Türkiye’yi hamuduyla götürme vurgununun kısaltılmış adıdır.
Bu darbenin Türkiye Cumhuriyeti’ne toplam maliyeti 100 milyar dolar civarında hesaplandı.
Bu rakamın 70 milyar dolarlık kısmı, sahipleri tarafından soyulan bankaların maliyetidir.
O dönemde toplam 25 banka, bizzat sahipleri tarafından içleri boşaltılarak batırıldı.
Bu öyle bir soygundu ki, emin olun dünyanın soygun oskarını alır.
Bankanın sahibi; kendi bankasını soyup, paraları yurt dışına kaçırdı. Ardından da kendisi kaçtı.
Bankadaki bu paralara kefil olan Türkiye Cumhuriyeti idi.
Öyle olunca; Devlet çalınan paraları mevduat sahiplerine tıkır tıkır ödedi.
Banka patronu kendi bankasını soyarken aslında devleti soydu.
Bunu şeytan bile akıl edemez.
Dünyada sahibi tarafından soyulan başka bir banka örneği yoktur.
Bu şekilde içi boşaltılan banka sayısı 25’di. Bunların 10’u medya patronlarına aitti.
25 bankanın 5'i tasfiye edilirken, 20’si TMSF’ye devredildi.
Bugün FETÖ’nün bütün ayakları kırılmadığı gibi, maalesef 28 Şubat’ın da bütün ayakları kırılmadı.
Kırılmadığı gibi bunlar mahkemeye bile çıkartılmadı.
Neydi bu ayaklar?
Bir kere 28 şubatın beynine dokunulmadı.
Kimdi 28 Şubat’ın başı?
28 Şubat’ın beyni, yani planlayıcısı ekonomik kartellerin baronlarıydı.
O baronların başı, adını çok bildiğiniz BOYNUZLU ve avanesiydi.
Sonra; 28 Şubat’ın tetikçilerine dokunulmadı.
Kimdi bu tetikçiler?
Bunlar da kartel medyasıydı.Kartel medyasının başı, KELKİTLİ’ydi.
Sonra 28 Şubat’ın siyasi ayağına dokunulmadı.
Kimdi 28 Şubat’ın siyasi ayağı?
Demirel ve askerin iktidara oturttuğu Mesut Yılmaz.
28 Şubat’ı yargılayan mahkeme; bu ayaklara dokunmadan, piyonlara yöneldi.
Kimdi 28 Şubat’ın piyonu?
Ekonomik kartelin ve siyasetçilerin kullandığı askerlerdi.
28 Şubat darbesi, asla ama asla irtica tehlikesi için yapılmadı.
Bu darbe; baronlara devleti soydurmak için yapıldı.
Vatanını çok sevdiklerini iddia eden enayi askerler, bu soyguna gözcülük yaptı.
Hırsızlarla kader birliği yapıp, ülkenin yağmalanmasını sağladılar.
Gözlerine irtica gözlüğü takılan askerler; gördükleri halüsinasyonla "dinciler devleti ele geçiriyor” diye görürken, dinsizler devletin paralarını çalıp kaçırıyordu.
Peki, 28 Şubat süreci ne zaman başladı?
28 Şubat süreci Erbakan’ın havuzuyla başladı.
Baronlar; REFAH-YOL hükumetinden önce farklı bakanlıklara taktıkları hortumlarla devleti soyuyorlardı.
Bunlar bakanlıkları adeta paylaşmışlardı.
Bir baronun çalıp çırptığı bakanlıklara diğer baronlar giremiyordu.
Devletin paralı bütün kurumları parsellenmişti.
Bu hırsızlık REFAH – YOL’un ilk aylarında da devam etti.
Erbakan baktı ki, bakanlıklarda sürekli kaçak var. O an tarihi bir karar aldı.
1996 yılında ekonomiye havuz sistemini getirdi.
Neydi havuz sistemi?
Havuz sistemi; Hazinenin gelir ve giderinin bir havuzda toplanarak, kaynakların doğru bir biçimde değerlendirilmesi şeklinde özetlenebilir.
REFAHYOL Hükümeti, kamu kurumlarının paralarını kamu bankalarında topladı.
Kamu kurumlarının özel bankalardan kredi almalarını yasakladı.
Kamu paralarının kamu bankalarında toplanmasını sağlayan bu sisteme, “havuz sistemi” denildi.
Bu sistem; baronların hortumlarına gelen suyu tamamen kesti.
“Sen misin suyumuzu kesen?”
Bu nidalarla toplanan 38 ekonomi baronu, REFAH-YOL’un ipini kesmek için harekete geçti.
Bunların başındaki BOYNUZLU, devletin başındaki FÖTRLÜYE gidip durumu anlattı:
- Baba; işlerimiz kesat, halimiz harap. Hoca'yı patlat.
Çankaya’nın tepesinde planlar kuruldu, pusular atıldı.
Boynuzlunun kontrolündeki Kartel medyası da suyu kesilenler arasındaydı.
Plan kısaca şöyleydi.
KELKİTLİ irtica ateşini YELLEYİP harlayacak, FÖTRLÜ ikide bir askeri dürtükleyecek, BOYNUZLU ‘vatan elden gidiyor’ deyip ağlayacak, AMERİKA, hükumeti“Ayağınızı denk alın” diye azarlayacak ve saftirik askerler silaha davranacak.
Bu aşağılık plan, hayret verici bir şekilde tıkır tıkır işledi.
Havuz sisteminden bir sene sonra, REFAH- Yol yıkıldı.
Ardından 40 haramiler devleti ele geçirdi.
MESUT’un Başbakanlığında; mutlu ve mesut olarak devleti soymaya başladılar.
Bizimkiler yerken Amerika durur mu?
Onlarda yemeğe DERWİSH'i yolladı.
Ekip halinde tıksırıncaya kadar yediler.
Öyle bir soydular ki; 2001 yılı Cumhuriyet tarihinin‘‘en derin kriz’’ yılı olarak tarihe geçti.
Ekonomi yüzde 8.5 küçülürken, Türkiye'nin Gayri Safi Milli Hasılası'da bu kriz yılında 201 milyar dolardan 150 milyar dolara indi.
Gecelik faizler ise yüzde 760'ı gördü.
20 Şubat'ta Hazine yüzde 144.2 faizle borçlandı.
Milli gelirimiz 51 milyar dolar azaldı.
Kişi başına gelirimiz 725 dolar geriledi.
20 banka, 125 bin iş yeri kapandı.1.5 milyon kişi işsiz kaldı.
Yüzde 30'lara düşen enflasyon yüzde 88'i aştı
Hazine'nin faiz ödemeleri yüzde 101 arttı.
Kriz öncesi 623 bin lira olan dolar, 1 milyon 225 bin liraya tırmandı.
İç borçlanmanın ortalama vadesi 410 günden 148 güne düştü.
Kredi kartlarında aylık faizler yüzde 60'lara kadar tırmandı.
Soygunun büyüklüğünü anlayın diye rakamları tek tek verdim.
Peki soygunculara ne oldu?
Bir şey olmadı.
Hiç birisine hesap sorulmadı.
Hatta namları aldı başını yürüdü.. İtibarları tavan yaptı..
Ha.. pardon, unuttum..
Bir tek 28 Şubat’ın ahmak askerlerine hesap soruldu.
Günümüzdeki FETÖ darbesinde sadece askere hesap sorulduğu gibi, 28 Şubat’ta da sap gibi ortada bırakılan bu enayiler, mahkemeye çıkartıldı.
28 Şubat’ın zulmüne uğrayan tesettürlü bacılar ve takkeli hacılar çaresiz kaldı. Hesabı ahirete bıraktı.
O soyguncuların büyük kısmı halen ülkenin saygın şahsiyetleri olarak, gerine gerine dolaşıyor.
FÖTRLÜ öldü.
Ölüsü; ‘Ülkesine yaptığı üstün hizmetler’ nedeniyle, DEVLET TÖRENİ ile gömüldü.
BOYNUZLU; Büyümeye devam etti.
KELKİTLİ; Özelleştirmelerden Petrol şirketi bile aldı.
FETÖ; Az kalsın memleketi ele geçirip, Amerika’ya satacaktı.
MESUT; Eski başbakan olarak protokoldeki yerini korudu.
AMERİKA; Hala ayar vermeye devam ediyor.
Olan, Rahmetli Erbakan’a bir de bu gariban millete oldu.
Zalimler domuz gibi semirmiş halde ortalıkda dolanırken, soyulan Mehmet’ler bir deri kemik ay başına çıkma hesabı yapıyor.
Tıpkı Nazım Hikmet’in ‘Memet’ şiirinde olduğu gibi..
Pozantıda bir dere içi, güneş yakıyor.
Gardıfen Kartallı Kazım bakıyor:
bir deri bir kemik Memet
düşmüş bıyıklar.
Memedin ayağında yarım çarıklar.
Memet yüzükoyun yatmış sayıklar.
Memet beygir fışkısından arpa ayıklar.
Arpayı götürüp derede yıkar.
Güneşte kurutup yiyecek Memet.
Dağ taş Memet dolu, dağ taş sevkiyat.
Ölüm Allahın emri, açlık olmasa fakat.
Memetçik, memet,
Memetçik, Memet.
Arpayı en fazla bir avuç verir
beygir fışkısında yoktur merhamet.
METİN ÖZER