Bilindiği gibi 28 Şubat davasının duruşma savcısı birkaç gün önce açıkladığı mütalaasında 60 sanık hakkında darbe suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemişti. 28 Şubat darbe sürecinde askerler kadar sivillerin de darbede önemli roller üstlendiği günümüzde tüm gerçekliğiyle ortada duruyor.
BÇG üzerinden darbenin askeri ayağına en ağır cezalar istenirken o dönemde darbeci askerler ile beraber hareket eden, hatta kimi çevrelere göre daha ön plana çıkan medya, yargı üniversiteler, siyaset mekanizmaları, Sivil Toplum Kuruluşları ile ilgili olarak, sivil ayağına bugüne kadar operasyon yapılamamış olması adaletin tecellisi açısından sorunlu ve riskli bir duruma işaret ediyor.
Zira sivil darbecilerin başka darbelerde de kullanılma ihtimali bir hayli yüksek. Aynı zamanda sivil cunta’nın, toplum içindeki pozisyonları itibarıyla darbe davalarında kamuoyunu manipüle ederek Türkiye’nin darbeler ve darbecilerle hesaplaşmasını engellenmek amacıyla sulandırma faaliyetleri de cabası.
Bu anlamda 28 Şubat Sürecine ilişkin birçok örnek verebiliriz. Bazı sivri akıllılar toplumun zekasıyla alay edercesine’ ‘28 Şubat Erbakan’ı hedef almadı‘’ diyebiliyorlar. Peki kim hedef alınmış FETÖ ve Çiller. Peki bu peşin hükme nereden varıyorlar? 28 Şubat’a darbe diyen herkes FETÖ’cüymüş? Bunu kim söylüyor? Fabrikatör lakaplı Perinçek. Başka ne diyor 28 Şubat döneminin Genelkurmay Başkanı Org.İsmal Hakkı Karadayı, ‘’önlem alınmazsa, Batı destekli irtica’nın devleti ele geçireceğini belirtmiş.’’ Bugünkü FETÖ manzaraları o uyarının ne kadar haklı olduğunu gösteriyormuş. Gel de bu açıklamaya gülümseme. Zira 28 Şubat davasının 1 numaralı sanığı İ.H.Karadayı’nın 2015 yılında Genelkurmay Başkanı olarak ‘’Gülen örgütünün (FETÖ) üst düzey yöneticilerini Genelkurmay Başkanlığı’nda ağırlayarak plaket verdiği ve Gülen örgütünden övgülerle bahsettiği bir çok televizyon kanalında yayınlanmıştı.
YALNIZ ÇİLLER Mİ HEDEF?
Çiller 28 Şubat davasının 89. Duruşmasında ‘’28 Şubat bir darbedir. Belki alışılagelmiş bir darbe değildir, bir koalisyon eliyle icra edilmiştir. Bu koalisyonun içerisinde çeşitli toplum kitleleri vardır, kimi medya, kimi TSK mensupları, kimi yargı üyeleri, kimi sendikalar, kimi sivil toplum örgütleri ve kimi dış odaklar vardır. Hükümeti düşürmeye yönelik bir plan çerçevesinde korku, baskı ve şiddetle hükümeti yok etmeye yönelik bir harekettir.
“Türk tarihinin hafızasında, bilincinde çok eski bir fotoğraf mevcuttur. O fotoğraf bir hançer gibi herkesin hafızasında saklıdır, siyasetçilerin de hafızasında saklıdır. İpe giden bir Başbakanın (Rahmetli Adnan Menderes) hüzünlü bakışının fotoğrafıdır o. Bu fotoğraf tüm topluma dehşet saçmıştır, 28 Şubat, bu dehşet refleksinin üzerine inşa edilmiştir.” Demiş ve darbecilerden davacı olmuştu. 28 Şubat Süreci’nde darbeye karşı çıkmış çok önemli birden fazla siyasi aktör’ün darbecilerden davacı olmaması, Çiller’in davacı olarak yaptığı açıklamalar karşısında malum 28 Şubat’çı çevreler tıpkı 28 Şubat’ta olduğu gibi Çiller’i hedefe almışlardı.
Duruşma savcısının mütalaasında özellikle belirttiği gibi, BÇG’nin hangi tarihte kurulduğu tespit edilememişti. Ancak Çiller’in darbeci çevreler tarafından ikinci kez hedef alınmasının önemli bir nedeni de; dönemin Genelkurmay 2’nci Başkanı Çevik Bir imzalı 4 Nisan 1997 tarihli BÇG oluşturulması konulu belgede ‘özel oturum notları’ bölümünde özetle sunulan aşağıdaki bilgilerin darbeci çevreler tarafından manipüle edilerek haber yapılmasıyla ilgiliydi. ‘’Amaç bugünkü ortamda öncelikli hedef DYP’nin çökertilmesi, dolayısıyla hükümetin derhal iktidardan çekilmesini sağlayıcı önlemler almaktır. DYP’nin hükümetteki oy potansiyelini kırmak örtülü yapılmalıdır. (DYP Milletvekillerinin para şantaj, tehdit veya diğer usullerle istifa ettirilmesi) Acil tedbirler başlığı altında, Hükümetin ‘RP’nin yumuşak karnını tespiti’ ‘Menfaat çatışması çıkartmak ’DYP liderinin düşürülmesi.’’ Lider’den kurtulmanın parti için kazançlı olacağı’ ifadelerine yer verilmek suretiyle BÇG’nin resmi olarak kurulmasının temelleri atılmıştır.’’
Erbakan 24 Aralık 1995 Genel Seçimleri’nden 1’nci parti çıkmasına rağmen Hükümet’i tek başına kuracak bir çoğunluğa ulaşamadığı için Koalisyon görüşmelerinde önce ANAP ile anlaşmış ancak Mesut Yılmaz’ın Askerin isteği üzerine çekilmesi sonrasında Çiller ile anlaşarak Refah-Yol iktidarı kurulmuştu. O dönemde darbeci askerler Erbakan ile koalisyon kuran Çiller’e ve DYP’ye Psikolojik harp metotlarıyla baskı yaparak DYP’den çok sayıda milletvekilini istifa ettirip Demirel’in yardımı ile Refah-Yol iktidarını düşürmüşlerdi. Bu nedenlerden dolayı 28 Şubat’ta darbeci askerlerin yalnızca Tansu Çiller’i hedef aldıklarına yönelik manipülatif haber ve yorumlar rahmetli Erbakan’ı da hedef alan açıklamalardır. Çünkü hedef yalnızca Çiller değil Refah-Yol hükümetidir. Erbakan da bu hükümetin Başbakanı’dır.
Üstelik Erbakan’ın 28 Şubat’ta iç ve dış darbeciler tarafından hedefe alındığına yönelik birden fazla belge devletin ve yargı organlarının elindedir. Bu köşe vasıtasıyla bu belgeler birçok kez okuyucularımızla paylaşılmıştır.