"11 ayın sultanı, ayların en hayırlısı" buyurmuş Efendimiz Muhammed Mustafa (sav).
Hocalarımızın da hep söylediği gibi Ramazan ayı öyle bir aydır ki; başı rahmet, ortası mağfiret sonu Cehennemden azaddır.
Bütün İslam aleminin başında birliği tesis eden ortak bir irade olmayınca Ramazan çarşamba idi yok perşembe idi derken her yıl olduğu gibi yine birlik sağlanamadan mübarek aya girmiş bulunmaktayız. Arablar yine bizden bir gün sonra bayram edecekler.
İslam dünyasında yaşanmakta olan bunca acı, zulum ,savaş ve ölümlerin sebebi hep bu sağlanamayan birlik ve dayanışma ruhu değil mi zaten?
Bütün dünyanın gözleri önünde 5 milyonluk siyonist İsrail devleti neredeyse 500 milyonluk Arapların ortasında
- Filistrinlilerin topraklarını işgal etmiş;
- yetmemiş Filistinlileri Gazze şeridini açık hava cezaevine çevirerek hapsetmiş,
- Adeta kamp yaşamı sürdürmelerine neden olmuştur.
O da yetmemiş İsrail onları tamamen yok etmeye çalışırken, bayram ve ramazan günlerinde gösterdikleri ittifakı İsraile karşı gösteremeyen Arap dünyası, her zaman olduğu gibi kendi saltanatları ve dünyalıkları için bir birleriyle çatışma ve kavgalara devam etmekteler..
Allah bu Ramazan hatırına hepsine hidayet ihsan eylesin, Filistinli kardeşlerimizin yardımcısı olsun..
Değerli dostlarım,
11 ay boyunca insanlar bilerek ya da bilmeyerek işledikleri günahlardan ve yaptıkları hatalardan bu ayda temizlenir, en çok bu ayda af ve mağfiret dilenir. Çünkü oruç; sadece aç kalıp mide dinlendirmek değil, esas itibarıyla nefsin arzu ve hevalarına gem vurarak onun yıprattığı ve yorduğu ruhu sıhhat buldurmak, dinlendirmek ve huzura erdirmektir. Çünku oruç; mü'minin Nûru, Allah'a yaklaşmanın yoludur.
Bu ahval ve düşüncelerle ibadetini yapanlar Ramazanın manevî ikliminden faydalanır, fazla kilolardan arındığı gibi fazla günahlarından da arınarak bayrama kuş gibi hafifleyerek huzur ve sevinç içinde girerler..
Bu yaşadığımız ahir zaman günlerinde insanların bir çoğunun orucu yemekten ve içmekten uzak kalmak olarak anladığını, oruçluyken bir araya gelen 'Müslümanların' hiç çekinmeden gıybet ettiklerini, başkalarının hakkında atıp tuttuklarını ve hatta bazılarının da namaz kılmadan oruç tuttuklarını görmek bizlerin kutsallarımıza gösterdiğimiz değer ve hassasiyeti ortaya sermektedir.. Oysa Ramazanı hakkıyla idrak edip yaşamazsak bu ayın diğer aylardan hiç bir farkı kalmaz.
''Ah efendim nerde o eski ramazanlar'' diyerek eskileri arayan bizler gibi ileri yaşlardaki insanlar bilirler. Eski Ramazanların ayrı bir maneviyatı ayrı bir neşesi ayrı bir ambiansı vardı. Köylüsünden şehirlisine, zengininden fakirine, taşralısından medreselisine varana kadar her kesim insanın aynı idrak ve iman ile Ramazanı yaşadığı Müslümanlar nasıl oldu da bugünkü durumlarla düştüler?
Nedir bizim toplumun içine düştüğü fesat çukuru?
Neden dayanışma yerine ayrışmayı seçiyoruz?
Efendimiz SAV ''İçinizde en hayırlılarınız insanlara hizmet edenlerdir'' buyurduğu halde, topluma hizmet etmek maksadıyla kurulan dernek ve vakıflarımızda neden hizmet yerine koltuk-makam kavgalarıyla meşgul oluyoruz?
Başkalarıyla yardımlaşmanın faziletini ve huzurunu bir kenara itip, neden dostum dediklerini satarak veya sırtına basarak yükselmenin hesapları içindeyiz?
Neden?... Nedeen?... Neden?... Bu nedenleri daha da çoğaltmak mümkün... İslam dünyasının başında Hilafet kurumu olsa Hilafet fetvalarıyla birçok nedeni ortadan kaldırabilir bir çok konuda Müslümanların birliğini sağlayabilirdi...
Bir asırdır başsız kalan İslam coğrafyasında, ortada duran ve kimsenın görmek istemediği gerçek şu ki;
- başsız kalan İslam dünyasını dört koldan kuşatıp, toplum mühendisliği yapılmakta,
- her yetişen yeni neslin, eğitim, basın, yayın organları gibi bütün araçlar kullanılarak azar azar dinî, ahlakî, millî ve kültürel değerlerimizi kaybederek yetişmesi sağlanmakta,
- dilimizi ve kimliğimizi tamamen kaybetmemiz yolunda yapılan çalışmalar hızla ilerlemektedir.
Bu meyanda yaşadığımız ülkedeki eğitim ve çevre faktörü bu sürecin hızını katlayarak arttırmakta ve yeni kuşak çocuklarımızın kaybolma tehlikesini zirveye taşımaktadır..
İşte bu sebeplerden yeni nesillerimiz Hilafetin önemini kavrayamadığı için, Hilafetin gelmesini istememekte hatta Hilafet ve Halifeliğe düşmanca karşı çıkmaktadır..
Toplumsal uyanış ve diriliş ruhuna sahip olup bu gidişe bir dur demenin zamanı çoktan gelmiş ve geçmektedir..
Dünyanın neresinde olursak olalım (kaygı duyup uğraşan vakıflar derneklere değil sözüm) özellikle Kanada Türk toplumunda ki derneklerimizin ve vakıflarımızın durumu hiç de iç açıcı değil.
Hoplamalı-zıplamalı, yemeli-içmeli eğlencelerle birbirleriyle rekabet etmek değildir topluma hizmet.. Maalesef çeyrek asırdır bunu topluma anlatamadık gitti!..
Eğer bizleri toplum mühendisliği ile sanatla sporla vb. dizayn edip yeni nesillerimizi çalarak bu hale soktularsa ; bütün dernek, vakıf gibi STK’larımızın tek misyonu bu ahvalde olmalı; ehil, idealist, vizyon sahibi kişilerle yönetilerek, aynı tür çalışmalar yapılarak yeni yetişen nesillerimiz geri kazanılmalıdır.
Bu doğrultuda hiç bir gayret göstermeyen, bu amaç ve hedefler uğruna hiçbir kaygısı olmayan, tek meşakkatlerinin ve kaygılarının makam ve yöneticilik ihtirası ya da kavgası olan STK’ların adı ne olursa olsun hiç bir değeri yoktur. Topluma da hiç bir fayda sağlamazlar. Bu güne kadar da bu yüzden bir fayda sağlamamışlardır..
Bu tür STK’ların varlığı ile yokluğu arasında bir fark yoktur, olsa da olur olmasa da olur.......
İnşaallah bunları okuyup üzerinde düşünerek Ramazanın maneviyatından ve faziletinden faydalanıp kalbini kırdıklarımız varsa bir özür dileyip, gıybetini edip kul hakkına girdiklerimiz varsa bir helallik isteyip, ibadet ve taatlerimizi hakkıyla yerine getirip, günahlarımızdan arınmış olarak Bayrama erişmek hepimize nasip olur.
İnşaallah Rabbimiz, sizlerin de dualarıyla dünyanın her yerinde zulüm gören, açlık çeken bütün ümmed-i Muhammede huzurlu bir bayram görmek nasip eder.
Dirlik; birliğin olduğu yerde mümkümdür. Rabbim bizlere iyi günde, kötü günde, hayr-duada, savaşta, barışta , ekonomide, üretimde, ticarette, eğitimde, dinde, diyanette, dilde, kültürde ve hizmette birlik olmayı nasip ve müyesser eylesin. Âmin..
Hayırlı Ramazanlar
Allah'a Emanet.