Türkiye’de 24 Haziran’da 2018’de yapılacak ’Cumhurbaşkanlığı’ ve genel seçimlerin klasik bir seçim ötesinde ülkenin geleceğinin oylanması ve bekası açısından da çok önemli olduğu aşikar. Tabiri caizse Yeniden İstiklal Mücadelesi verdiğimiz bir sürecin içinden geçiyoruz. 15 Temmuz’da Türkiye’ye ve millete diz çöktüremeyen şer güçler ve ülkemiz içindeki uzantıları yeniden karanlık ve kirli senaryo ve provokasyonları tezgahlama peşindeler. Zira Türkiye’yi Gezi’de, 17/25 Aralık’ta, 15 Temmuz’da kıskaca almaya çalışanların ne kirli ve karanlık oyunları bitmiş, ne de kuklaları, piyonları, uzantılarının kökü bütünüyle kazınabilmişti. Bugün gelinen noktada büyük bir mücadelenin içinden geçiyoruz. Kararlılıkla, inanç ve dirençle geleceğimize hiç kimsenin ipotek koyamaması için, Türkiye’nin Türkiye’den yönetilmesi ısrarımız için büyük bir mücadelenin içindeyiz.
Türkiye düşmanları iç ve dış cephelerde aldıkları tüm yenilgilere rağmen pes etmiyorlar. Suriye’nin kuzeyinde, küresel sömürü ve terör baronlarına, maşalarına karşı savaş veren Mehmetçiklerimiz destan yazıyor dersek abartmış olmayız. Dış cephede Türkiye’nin bileğini bükemeyen küresel işgal ve terör baronları bu kez psikolojik harp ve 5’inci kol faaliyetleriyle iç cephede gedikler açabilmek için ülkemizdeki etki ve nüfuz ajanları vasıtasıyla bazı siyaset ve medya mekanizmalarına sızarak dizayn etme faaliyetlerini gerçekleştiriyorlar. Hedef 3 Kasım 2019 seçimlerinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni savunan siyasi partinin kaybetmesini sağlamak suretiyle ’Erdoğan’sız ve yeniden bağımlı Türkiye’ hayalini gerçekleştirmek diyebiliriz. Bu amaçla tüm KAOS planları azmettirici küresel güçler PENTAGON ve NATO tarafından tetikçi terör örgütü GLADYO –B (FETÖ) kullanılmak suretiyle kotarılmaya çalışılmıştı.
24 Haziran çok erken seçim kararı içeriden daha çok dışarıya küresel KAOS şebekelerine karşı bir ’baskın ‘ seçim olmuştu. Yani onların seçimlere müdahalesi için 2019’a yönelik planlarını erkene alamayacakları bir tarihe seçimler çekilmiş oldu. Ayrıca, erken seçimler son baharda yapılmış olsaydı, belirsizlik en azından tarih olarak giderilmiş olsa bile daha 6-7 ay gibi bir süre “beklentiler” ertelenecekti. Yani herkes seçimlerin sonucunu bekleyecekti. Şimdi bekleme süresi azaltıldı. İki ay içerisinde her şey netleşmiş olacak. Ayrıca, ekonomiye yönelik yapısal müdahaleler de ertelenmiş olacaktı. Erken seçim kararı seçilmeyi değil seçtirmemeyi öncelikli sayanlara, ülkeyi yeni sistemle yönetmeyi değil, geriye götürmenin hesaplarını yapanlara baskın yapılmıştır. Planları, şer çabaları ellerinde patlamıştır. Telaş içindedirler. ABD hemen devreye girmiş, S-400 füzelerine ilişkin yaptırım tehditleri savurmaya, OHAL koşullarında seçimin adil, özgür, şeffaf olmayacağını dair sözlerle gerilim hazırlayıcısı rolüne soyunmuştur. Oysa vatandaşın gündelik yaşamını etkilemeyen OHAL, seçimin güvenliği açısından da önemlidir. Kaldı ki sürekli yeni FETÖ hücreleri ve kadroları deşifre edilmektedir ve mücadele bütünüyle bitmiş değildir. 17/25 Aralık ve 15 Temmuz başarısız darbe girişimleri sonrasında Türkiye’de büyük darbe alan FETÖ’nün binlerce militanı ABD ve Almanya başta olmak üzere NATO ve AB ülkelerine Türki Cumhuriyetlerine, Afrika’ya kaçmışlardı. Türkiye, firar eden 72 bin FETÖ mensubunun yakalanması için kırmızı bülten çıkararak İnterpol’e başvurmuştu. İnterpol siyasi olduğu gerekçesiyle 72 bin FETÖ’cünün kaydını silerek teröristlere kalkan olmaya devam ediyor.
2019 seçimleri öncesinde küresel operasyonların hızlanacağı ve Türkiye’ye karşı yaptırım kozlarının kullanılacağına yönelik emareler artmıştı. ABD’deki Rıza Zarrap davası, Rusya’dan S-400’lerin alınmasını sorun etme saikleri açık bir işaretti. Ekonomik krizi tetiklemek ve derinleştirmek için farklı yöntemleri devreye sokabilirlerdi. AK Parti ve Erdoğan gibi Bahçeli de bunu görmüş olacak ki erken seçim açıklamalarında, içeride “KAOS’a çağrı yapan mihrakların faaliyetlerinin hızlandığını” belirtmişti. Bölgesel tehlikelerden, millî güvenliğe yönelik saldırı planlarından bahsetti. ABD’sinden AB’ye ve bazı Körfez ülkelerine kadar birçok küresel aktörün Türkiye seçimlerine müdahale etmek fırsatları kollayacağı bilinen bir gerçeklerdi.
63 günün telaşıyla ellerinden ne gelirse denemeye çalışacaklarına dair hiç bir şüpheniz olmasın. Ama ne denerse denesinler. Bu millet kimin dost kimin düşman olduğunu çok iyi bilmektedir. Son sözü de o söyleyecektir.
CHP’den 15 milletvekilinin hülle yoluyla İYİ Parti’ye katılmalarına tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan:”Nasıl bir iş? Bunun ahlaki bir yanı olabilir mi? Güneş Motel olayından çok daha öte bir durum söz konusu. Parlamentomuzun bu duruma düşmesi bizim için gerçekten bir felaket. Ama 24 Haziran’da benim halkım, parlamentoyu bu kirli duruma düşürenlere gereken cevabı verecektir.”